AKP şimdi de hafta tatilini cumaya çekmeye çalışmakla suçlanıyor...
Arman Salepçi dostumuz türban tartışmalarından hareket ederek diyor ki:
"Türban tartışmalarını sadece hanımlarla ilgili mesele sanıyoruz...
AKP'li erkeklerin kafalarının içini gözden kaçırıyoruz...
Aslında olup biten şu:
Siyasal İslam sempatizanları iktidardadır fakat biz 'şeklen' yok farz ediyoruz.
Peki AKP'li bu milletvekilleri türbanlı eşleri ve kızlarından daha az mı radikal İslamcı? Bir an için AKP'nin Genel Başkanının, Başbakanın ve Meclis Başkanının cinsiyetlerinin erkek değil de kadın olduğunu düşünelim. Sizce hangisinin başı açık olurdu? Acaba Merve Kavakçı'dan farkları kalır mıydı?
Sadece erkek olmalarının sağladığı avantajla protokole de, Meclis'e de, hükümete de girebiliyorlar. Kadınlarıyla aynı hatta daha radikal İslamcı görüşlere sahip olsalar dahi, başörtüsü takmadıkları için bizler onları radikal İslamın temsilcileri saymıyoruz... Eğer türban takmayan radikal İslamcıysan üniversiteye de protokole de girebilirsin, milletvekili, bakan, başbakan da olabilirsin. Kimsenin sesi çıkmaz ve seni "radikal İslamcı" değilmişsin farz eder. Erkek egemen bir toplum olduğumuz aşikâr. En azından feministlerin buna karşı çıkmaları gerekmez mi?"
Türkiye, Bağdat Büyükelçiliği'ni yeniden açıyor. Bakalım Amerika da büyükelçilik açacak mı?
Anadolu Ajansı'ndan Vedat Çuhadar, geçtiğimiz pazar günü 5 yaşındaki oğlu Deniz'i Çankaya'ya gezmeye götürdü. Baba - oğul, Ankara'nın bu en lüks ve bakımlı semtinde uzun uzun dolaştıktan sonra Dikmen'e gitmeye karar verdiler. Yolda, bir gecekondu bölgesinden geçiyorlardı ki minik Deniz her biri yoksulluk ve perişanlık abidesi evleri işaret ederek;
-Yahu baba, dedi, televizyonlar söylemedi ama burada da deprem olmuş galiba!
"Anneler Günü"nde...
Yaşamlarının en az yarısını
çocuklarına armağan eden...
Askerdeki çocuğunun özlemini,
Hapisteki çocuğunun acısını
Özürlü çocuğunun fiziki esaretini
İşsiz çocuğunun iç sıkıntısını
Ve benzeri bin bir derdi yaşayan tüm anneleri kutluyor, sabır diliyoruz...
Başka bir aşk istemez, aşkınla çarpar kalbimiz... Ey vatan göz yaşların dinsin yetiştik çünkü biz... Mülkiye Marşı eşliğinde duygulu anlar yaşadık Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde önceki gün... Genç Mülkiyeliler Topluluğu'nun "Kariyerinin Zirvesindekiler" ödül töreninde bulunduk.
GMT, fakülte içinde kurulmuş bir gönüllü öğrenci topluluğu... Öğrencileri meslek hayatına hazırlamak amacıyla tanıtım seminerleri, iş fuarları örgütlüyor. Aynı zamanda "Kariyerinin Zirvesindekiler" adıyla bir de ödül töreni düzenlemekte... Ödüle layık bulunan kişileri 6'şar aday arasından Mülkiye öğrencileri seçiyor.
Bu yıl "Zirvedekiler" ödülü kişi olarak Ercan Kumcu, Baskın Oran, kurum olarak Merkez Bankası, OYAK ve Arçelik'e verildi... GMT bir de "Mülkiye Özel Ödülü" düzenlemiş. O ödülü de bu sütunun yazarına verdiler.
Ödül töreni öncesi SBF Dekanı Prof. Celal Göle ile okulumuzu gezdik. Geçen yıllar içinde pek çok şey bozuldu. Ama SBF düzelmiş... Güzelleşmiş.
Okul bir ev samimiyeti içinde. Kantinle sınıflar iç içe. Ayakkabı boyacısı, berber vs. birer köşeye yerleşmiş. Düzenlemeler öğrencileri mümkün olduğunca okulun içinde oyalamak esasına dönük yapılmış....
Bilgisayar salonlarıyla, her türlü yerli yabancı yayının bulunduğu kütüphanesiyle, çağdaş ve pırıl pırıl sınıflarıyla bakımlı bir özel üniversiteden farksız görünüyordu fakülte... Celal Hoca, erkekler tuvaletini gösterdi. Doğrusu bizim gazetenin saat başı temizlenen tuvaletlerinden farksızdı.
Işıldayan gözleri, yüzlerinden eksik olmayan tebessümleriyle derli toplu, pırıl pırıl bir öğrenci topluluğu gördük okulumuzda. Mülkiye bir tarihtir.. Bir ruhtur... O ruh öğrenciye benzersiz bir yurt sevgisi ve toplumsal sorumluluk yükler. O onurlu yükü taşıyacak öğrencilerle söyleştik okulumuzda... Gözlerinde yarınları gördük... Çoook mutlu olduk...
Yapı Kredi Kültür Sanat'ın düzenlediği "Salı Toplantıları"nın son konuğu Prof. Tarık Minkari'ydi. Ünlü cerrahın bir anısı:
- Annem lisedeyken "Ne olacaksın?" diye sorardı; ben de doktor olmak istediğimi söylerdim. Başımı okşayıp, "Sen nikâh memuru ol; çok rahat bir iştir evladım. insanlar kendileri sana gelir; onlara birkaç güzel söz söyler, imza attırır, çikolatanı alır, eve gelirsin. Evlenenler, mutlu olunca sana teşekkür etmez- ler ama kavga edince de sana gelmez, mutsuz olunca da sana 'Allah cezanı versin!' demezler." Nikâh bir anlıktır ve nikâhtan sonra nikâh memurunu hatırlayanına rastlamadım.
Tüm eleştirilere rağmen Kültür ile Turizm bakanlıkları birleşti. Niye eleştiriliyor ki... İkisinin de altyapısı; şiş kebap ve rakı.