Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Ergene nehrinin ve kollarının sanayi atıklarıyla giderek bataklığa dönüşmesi, toprağın zehirlenmesi üzerine çevre duyarlılığına sahip kuruluşlar ve Trakya halkı elele verdi. Geçen hafta sonunda "Tertemiz Trakya - Pırıl Pırıl Ergene" mitingi düzenlendi...
       Çevre Bakanı İmren Aykut da mitinge "ilgisiz" kalmamış; kendisi gelemese de (!) Müsteşar Yardımcısı'nı göndermeyi unutmamıştı. Müsteşar Bey (yer yer protesto edilen konuşmasında..) Bakanlığın bu işin peşinde olduğunu; arıtma tesisi kurmayan sanayi tesisleri hakkında işlem yapıldığını anımsattı...
       Ama çok geçmeden... dün... Çorlu'dan Açık Pencere'ye bir faks notu... Yerel basından Erdal Özcan arkadaşımız bildiriyor:
       "Çorlu'da arıtması olmayan 19 fabrikanın kapatılma kararını Çevre Bakanlığı durdurdu. Ergene'yi zehirleyen ve arıtma tesisi olmayan fabrikalar bir bir tespit edilmiş ve Çevre Bakanlığı bu fabrikalara `arıtma yapmaları' için 30 Mart 1998 tarihine kadar süre vermişti. Süre dolmasına rağmen `arıtma' tesisleri kurulmayınca Tekirdağ Valiliği bu fabrikaların kapatılması için Bakanlıktan olur istedi. Ama Bakanlık 3 Nisan 1998 tarihinde ilettiği ani bir emirle Çorlu'daki toplam 19 fabrikaya 1 Haziran'a kadar yeni süre verdi."
       ***
       Çevre Bakanı İmren Aykut, Trakya'daki fabrikaların işlediği çevre cinayetine karşı çok kararlı bir tavır takınmış, kendilerine Mart'a kadar süreyi zar zor tanımıştı. Peki şimdi bu davadan neden vazgeçti? Ankara'da neler olup bittiğini, aradan geçen sürede nelerin döndüğünü bilemediğimizden bu sorunun yanıtını da bilmiyoruz. Ama üç ay sonra da erken seçim falan derken arıtma tesisleri hepten unutulur... Trakya ölüme mahkum olur. Bunu biliyoruz...

       Başbakan Mesut Yılmaz, Kurban Bayramı'nın ilk günü Bodrum'da açılışını yaptığı Oasis İş Merkezi'nde bir optik mağazasına giriyor. Oğlu Hasan'a "Ray Ban" marka bir gözlük satın alıyor. Fiyatını sorduğunda mağaza sahibi, "5 milyon lira bırakın, siftah olsun" diyor. Mesut Yılmaz 25 milyon lira bırakıyor. Gözlüğün fiyatı, Hürriyet'in haberine göre, 400 mark, yani 55 milyon liradır. Başbakan bu alışverişten 30 milyon lira karlı çıkıyor. Mağaza sahibi Başbakan'a ayrıca bir kalem, Hasan'a bir saat hediye ediyor. Siftahı mağaza sahibi yerine Mesut Bey ve oğlu Hasan yapmış oluyor...
       Bu haber 8 Nisan Çarşamba gününün gazetelerinde yer alıyor.
       9 Nisan Çarşamba günü Akşam'da Cenk Koray'ın sütununda benzer (veya benzemez) bir başka olay yer alıyor. Bu olayın kahramanı sanatçı Levent Kırca'dır... Levent Kırca Rumelikavağı'ndaki "İskele Balık" lokantasında tek başına öğle yemeği yemiş. Lokanta sahibi garsonlara "Misafirimizdir, para almayın" talimat vermiş. Ancak Levent Kırca dinlememiş, bir 5 milyonluğu bahşiş olarak bırakıp çıkmış. Lokanta sahibi de hesap almayalım derken 1,5 milyon lira tutan hesap yerine 5 milyon lira aldıkları için üzülmüş... Levent Bey'in 3,5 milyon liralık hesabı kaldı, bir geçtiğinde uğrasın, diye Cenk Koray'a haber göndermiş...
       İki ünlü isim... İki tavır... Yorumu size kalmış...

       Başbakan Mesut Yılmaz'ın Bodrum'daki tatil serüvenini gazetelerde tatlı tatlı, pardon acı acı izledik. Mesut Bey, bayramın ilk günü "Oasis" adlı alışveriş merkezinin açılışını yaptı. Sonraki günlerde öğlen ve akşam yemeklerinde işadamlarıyla buluştu. Mesut Bey'in açılışını yaptığı "Oasis" İş Merkezi, "Nurol" firmasına aitti. Ve sonraki günlerde yemek yediği işadamları arasında Nurol'un patronları Nurettin ve Oğuz Çarmıklı da yer alıyordu.
     ÂNurol firması, son aylarda adını özellikle Meclis'teki koltuk skandalıyla duyurdu. "Mesa - Nurol ortaklığı"nın TBMM koltuk ihalesinde devlete (yani halka) insafsızca kazıklar attığı gazete manÅŸetlerinde günlerce izlendi. Her iki firma, haklarındaki soygun iddiaları karşısında susup kaldılar. Kendilerini savunacak söz bulamadılar.
       Meclis soygunu halen TBMM Araştırma Komisyonu'nda ve mahkemelerde soruşturulurken Mesut Yılmaz'ın Bodrum'dan "Bakın Nurol firmasının patronlarıyla içtiğim su ayrı gitmiyor" mesajını vermesi neyi akla getirir?
       Onları korumaya aldığını ve aklamaya çalıştığını değil mi?
       Koltuk skandalında hem veren taraf (Mustafa Kalemli ve Necdet Basa ), hem alan taraf (Nurol'un patronları) ile sıkı fıkı olan Dürüst Lider Mesut Bey'in bu skandaldaki konumu size de ilginç gelmiyor mu?
       Başbakan'ın Bodrum'daki masa arkadaşları Nurol'un patronlarından ibaret değil tabii... MNG Holding'in Başkanı Mehmet Nazif Günal, Bodrum tatili boyunca Mesut Yılmaz'dan hemen hiç ayrılmıyor. Mesut Bey deniz gezintilerini MNG'nin "Magic Life" adlı teknesiyle yapıyor. MNG hatırlayacaksınız, Karadeniz Otoyolu ihalesine katılan şirketlerden biri... Karadeniz Otoyolu'yla ilgili yolsuzluk iddiaları hala inandırıcı yanıtlar bulmadı. Başbakan MNG'nin yatıyla püfür püfür dolaşırken muhtemeldir ki Mustafa Kalemli kadere lanet ediyor;
     Â- Ben ihale verdiÄŸim ÅŸirketten daire aldım diye dünyayı başıma yıktılar, BaÅŸbakan ihale verdiÄŸi firmanın yatıyla dolaşırken kimse oralı olmuyor, diye için için söyleniyor...
     ÂMesut Bey'in yemek davetlerine katılan diÄŸer iÅŸadamları arasında Yalçın SünnetçioÄŸlu, Sadri Åžener, Ali Çarmıklı gibi isimler de göze çarpıyor.
       Bu isimlerin ortak özelliği "devletle iş yapan" kişiler olmaları...
       Böylesi bir siyasetçi - müteahhit samimiyeti elbette: " Mesut Yılmaz kendisini finanse etmeleri karşılığında yandaş işadamlarına devlet imkanlarını peşkeş çekiyor" söylentisine yol açıyor. Bu tür ilişkiler yüzünden Profesör Emre Kongar, TV'de açık açık "Türkiye'de siyasi partilerin liderlerini yağmacılar belirliyor" diyebiliyor. Türkiye'de bu "yağmacı - siyasetçi" ortaklığı "demokrasi" adı altında sürüp gidiyor...

       Kurban Baramında Cumhurbaşkanı 2 koç kesmiş, Başbakan 8 koyun... Liderler her bayramda namaza giderek veya kestikleri kurbanları medyaya teşhir ederek dine olan bağlılıklarını kamuoyuna gösterirler. Bayramda 10 adet koyun kesseniz eder 300 - 500 milyon lira para... Allah kabul etsin. Peki ama hepsi de varlıklı olan liderlerimiz neden hiçbir zaman fitre ve zekat verip vermediklerini, veriyorlarsa ne kadar verdiklerini açıklamazlar? Gelin de dinsel gösteriyi oya dönüştürme hevesindeki liderler takımının fitre ve zekat konusundaki bu ketumluğunu açıklayın!



Yazara E-Posta: M.Asik@milliyet.com.tr