ÂAkın Birdal'a yapılan saldırıyı dün ANAP milletvekili YaÅŸar Okuyan'ın kuzeni Muhittin Okuyan'a yapılan saldırı izledi. Saldırganlar bu cinayeti "Akın Birdal'ın intikamı" diye nitelediler. Anlaşılıyor ki birileri yine terörü tırmandırmak amacında. Ä°ki cinayeti iÅŸleyen o yüzden aynı kaynak olabilir. EÄŸer vuranlar bulunmazsa kuÅŸkular devlet içine doÄŸru yoÄŸunlaÅŸacaktır... Çünkü Susurluk öğretti ki, bu tür faili meçhul siyasi cinayetler genellikle devlet içine yerleÅŸmiÅŸ odaklardan kaynaklanmaktadır...
      Peki amaç nedir?.. Amaç birden fazla olabilir... Ortamı gerginleştirmek... Korku salmak... Hükümeti sarsmak... Otoriter bir rejime zemin hazırlamak, gibi... Yazarımız Sami Kohen'in de yazısında işaret ettiği gibi... İngiliz Dışişleri Bakanı Robin Cook'un Türkiye'ye gelmesinden bir hafta önce... Cardiff toplantısından bir ay önce... Avrupa Birliği ile ilişkilerin umut verici sona ilerlediği bir dönemde... Bu saldırılar Türkiye'nin insan hakları karnesine ve Batı'yla ilişkilerine sıkılan kurşunlardır da.
      Temize çıkmanın tek çaresi ise failleri bulmaktır... Sayın Birdal'a geçmiş olsun diyor, Okuyan ailesine başsağlığı diliyoruz.
     Â"Ä°ÅŸkolik", "zamkolik", "çaykolik" gibi Türkçemize son zamanlarda giren ve yaygın olarak kullanılan deyiÅŸlere Profesör Saim SakaoÄŸlu'nun itirazını aktarmıştık dün... Sayın SakaoÄŸlu, "Alcoholic" sözcüğünün ekinin "coholic" (kolik) deÄŸil, "-ic" olduÄŸunu anımsatıyor; "kolik" ekiyle yapılan türetmelerin mantığının olmadığını söylüyordu.
      Glasgow'dan okurumuz Dr. Ahmet Dursun ve ODTÜ'den Doç. Joshua Bear gönderdikleri e - mail notlarında aydınlatıcı bilgi veriyor ve bakınız ne diyorlar:
      - Evet, Prof. Sakaoğlu'nun da dediği gibi.. İngilizce'deki "alcoholic" sözcüğü, "alcohol"un sonuna "- ic" ekinin ilavesiyle kurulmuştur. Ancak... Zamanla "oholic" ve "- holic" biçimlerini alan "bağımsız" bir yapım eki ortaya çıkmış ve bu şekliyle bellibaşlı sözlüklere girmiştir. Bu eklerin kullanılmasıyla oluşturulan "workaholic" (çalışma düşkünü), "chocoholic" (çikolata hastası), "newsaholic" (haber alma hastası), "shopaholic" (alışveriş hastası) gibi sözcükler de İngilizce sözlüklere ve hatta gramer kitaplarına girmiştir.
      Her iki okurumuza çok teşekkür ediyoruz...
      TRT'mi, DPT'mi, Bakanlıklardan biri mi, diye sormayın.
      Ankara'da bir resmi kuruluşta koridorlarının ortasına beyaz çizgi çekmişler.
      Çizginin neden çekildiğini soranlara Genel Müdür şöyle döyormuş:
     Â- Çizgiyi geç gelenlerle erken çıkanların çarpışmaması için çizdik...
      ***
      Japon aile dünya turundan dönmüş. Komşuları sormuş:
      - Seyahatiniz nasıl geçti?
      - Bilmiyoruz, demişler, henüz çektiğimiz resimler banyodan çıkmadı...
      Üniversiteler öğrencilerden "harç" topluyor. Öğrenciler buna biraz da şaka yollu "haraç" adını veriyor. Bize sorarsanız... Dershanelere trilyonlar ödeyen öğrenciler gittikleri üniversitenin masraflarına imkanları dahilinde katkıda bulunmalı. Kendileri için yapılan masrafa biraz olsun katılmalı. O yüzden harca "haraç" demek yanlış.
      Daha doğrusu yanlıştı. Artık değil.
      Gerçekten de harçlar bu yıl haraca dönüştü.
      Nasılına gelince... Geçmiş yıllarda üniversiteler öğrencilerden toplanan harçları uygun faizlerle bankaya yatırıyor, elde ettikleri faizleri yine üniversitenin veya öğrencilerin ihtiyaçlarına harcıyorlardı.
      Bu yıl rektörlere yukardan garip bir emir geldi...
     Â- Öğrenci harçlarını ve döner sermaye gelirlerini mutlaka Ziraat Bankası'na yatıracaksınız... Karşılığında yüzde 10 faiz alacaksınız...
      Böylece devlet, öğrencilerin ödediği harçların enflasyonla aşınan bölümünü gaspetmiş oldu.
      İstanbul Üniversitesi'nden örnek verirsek...
      İ.Ü. bir yılda 15 trilyon döner sermaye, 4 trilyon da harç geliri elde ediyor. Rektörlüğün yaptığı hesaplara göre eğer bu paralar belli vadelerle bankalara yatırılmış olsa 3,5 trilyon lira daha fazla faiz geliri elde edilecek. Bu büyük para öğrenciye hizmet olarak geri ödenecek.
      Ama olmuyor... Para öğrenciye döneceği yerde Ziraat Bankası'nın kasasına giriyor.
      Bütün üniversiteler hesaba katıldığında 50 trilyona yakın bir kaynağın bu şekilde gaspedildiği hesaplanıyor.
      Söylentiye göre amaç Ziraat Bankası'nı kurtarmaktır.
      Ne olursa olsun ortada haksız bir gasp var.
      Batık kredilerin veya yöneticilerin beceriksizliğinden doğan açıkların üniversite öğrencilerine ödetilmesi kadar saçmalık ve haksızlık olamaz.
      İktidar bu konudaki yakınmaları duymazdan geliyor.
      Muhalefet ise uyuyor...
      Bu saçmalığa kim dur diyecek?
      İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Kemal Alemdaroğlu, dünkü ziyaret sırasında Cumhurbaşkanı Demirel'e bu konudaki yakınmasını aktardı.
     ÂDemirel bu konuda sesini yükseltmelidir.
      Öğrenciler mektup, faks, telefon kampanyalarıyla bu konuda lobi yapmalıdır.
      Bu haklarıdır.
Yazara E-Posta: masik@milliyet.com.tr