Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Evet Tayyip Erdoğan ve partisinin ağır ekonomik sorunlara yönelik çözüm formülleri yoktur. Tutarlı bir Türkiye programına sahip değiller. Üstüne üstlük iktidara gelince türban ve imam hatip okulları gibi konularda ağır ve tatsız tartışmalar başlatacaklar. Gerçi Tayyip Erdoğan bunları birinci mesele yapmayacaklarını söylüyor. Ne var ki tabandaki tarikatlar, 28 Şubatın intikamını almak için yanıp tutuşanlar ve dinci basın, bu konuyu istismar edecek, türban kavgasını yine gündemin ilk sırasına taşıyacaktır.O çözümlenirse gündeme "günlük yaşamı İslami kurallara göre düzenleme hevesinde olanların" programındaki diğer maddeler girecektir...Peki Tayyip Erdoğanın siyaseten yasaklanması bir çözüm olabilir mi?Hayır... Soyup soğana çevrilmiş ve çaresiz bırakılmış milyonlarca fakir fukara, bu seçimde olmazsa gelecek seçimde Tayyip Erdoğanı yine iktidara taşıyacaktır. Çünkü Erdoğan umut olarak görülmektedir.Ayrıca siyaset yasaklarının artık çağdaş demokrasilerde yeri kalmamıştır...Tayyip Erdoğana umut bağlamış kitleler ve Türkiye, sonucu yaşayarak görmeli, öğrenmelidir. Unutmayalım; yasak sadece merak ve umudu büyütür... Yüksek Seçim Kurulu Tayyip Erdoğanla ilgili kararını bugün yarın verecek... Erdoğan ve partisini laik demokrasiye tehdit olarak görenler konulacak yasağa umut bağlıyor... Böyle bir yasağın mantığı var mı? "Yeryüzü, herkesin ihtiyacını karşılamaya yeterlidir Ama oburluğunu karşılamaya değil." Yeni seçim sistemi önerisi... Aksaklık nereden kaynaklanıyor? Seçim sisteminden...Anayasamız "Seçim kanunları temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir" diyorsa da seçim kanunu bu kurala uymuyor. Yüksek barajla "yönetimde istikrar" ilkesi gözetiliyor. Ama "temsilde adalet" ıskalanıyor... O yüzden "az oyla çok sandalye" tehlikesi partileri titretiyor.Bu noktada eski İtalya muhabirimiz İzzet Yalçın imdada yetişiyor... Sevgili Yalçın, İtalyan yasalarını da inceleyerek temsilde adalet ilkesine uygun bir sistem hazırlamış. Sistemi, yasada küçük bir değişiklik yaparak, oy pusulalalarını bile bozmadan bu seçimde uygulamak mümkün.Formül basit...Bir siyasi parti yüzde 20 oy aldı diyelim... Yasa ile parlamentodaki sandalyelerin en çok yüzde 25ini alabilecek...Sandalye sayısı oy oranını kesinlikle yüzde 5ten fazla aşmayacak.Eğer az aşıyorsa zaten mesele yok.Diyelim AKP yüzde 20 oy aldı. Parlamentoda 550 iskemlenin yüzde 25ine yani 132sine sahip olabilecek. Diyelim üç parti barajı aştı. Sandalyeleri yukardaki sınır dahilinde bölüştüler. Geriye 140 iskemle kaldı. Bunu da barajı aşamayan partiler, aldıkları oy oranına göre paylaşacak. Bu şekilde yüzde yarım oy alan bir partiye bile bir - iki iskemle düşecek. Temsilde adalet gerçekleşecek. Sistem bize uygun geldi. Dikkatlere sunuyoruz... İki parti oyların yüzde 40ını alarak TBMMdeki sandalyelerin tümünü ele geçirebilir. Halkın yüzde 60ının oyu çöpe gidebilir. Seçim sisteminin bu azizliği günün konusu... Gerçi geçen seçimde CHP ve HADEPin yüzde 13.5 oyu boşa gittiğinde kimse umursamamıştı. Ama bu defa hasar ihtimali büyük. Geçen seçimde CHP ve HADEPin başına gelen bu defa belki de 2 parti hariç tümünün başına gelecek... İğneyi seçmene 3 Kasımda yapılacak seçimlerde bizim "sol"un kazanma ihtimali ise neredeyse sıfır. Çünkü aziz milletimizin yüzde 70i her seçimde sağa oy veriyor. Fikrimiz sağda, aklımız fakirlikten kurtulmakta. İşimiz zor! İsveç ve Makedonyada geçen pazar günü yapılan seçimleri sosyal demokratlar kazandı. Almanyada sosyal demokratlar önde... Komşumuz Yunanistan dahil Avrupanın dört bir yanında sosyal demokrat iktidarlar koltukta... Hadi demokrasi anlayışının politikacıdan politikacıya değişmesini anladık da... Memleketin hukuku nasıl oluyor da mahkemeden mahkemeye değişebiliyor?.. *** Saddam Hüseyin, Irak topraklarını BM denetimine açmaya razı olmuş. Yetmez... Petrol kuyularını da, vermesi lazım... m.asik@milliyet.com.tr