Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Seçim öncesi televizyon programlarında ekonomiyi nasıl düzlüğe çıkartacakları sorulduğunda Recep Tayyip Erdoğan:
- Öncelikle güven ortamı sağlayarak, diye yanıt veriyordu...
Güven ortamı nasıl sağlanırdı? Elbet mazisi temiz, şaibesiz, sabıkasız, güven veren isimlerin hükümet koltuklarına oturtulmasıyla...
Ne var ki tersi oldu...
Hükümete çoğunlukla kimliği ve kişiliği tartışılır isimler atandı.
Enerji, Ulaştırma gibi yatırımcı bakanlıkların başındaki isimlerin belirgin özelliği Belediye döneminden Tayyip Erdoğan’ın mutemet adamı olmaları.
4 önemli bakanlığın başındaki isimler yolsuzluktan mahkemelik...
Bayındırlık Bakanı "ihale yasası"na karşı çıkarak ayan beyan yandaş kayırma niyeti sergiliyor.
TBMM Bayındırlık Komisyonu Başkanlığı’na getirilen Prof. Adem Baştürk 5 yolsuzluk davasında yargılanmakta...
Son olarak da Maliye Bakanı Unakıtan’ın kendi yargılandığı suçu affa sokma çabası ortaya çıkartıldı.
Tayyip Erdoğan’ın dokunulmazlıkları kaldırma sözünden cayması başlı başına bir güvensizlik kaynağı idi...
Cumhuriyet tarihinde bu kadar tartışmalı isimlerden oluşturulan bir Hükümet ve bu kadar çabuk güven yitiren bir iktidarı biz hatırlamıyoruz. Siz anımsıyor musunuz?

Telgraf...
Sayın dansöz Asena, Bizden önce sizi vurdular. Acil şifalar diliyorum.
Saddam Hüseyin

Dansöz Asena bacağından vurulmuş... Hastanenin yetkilisi cep telefonuyla bir televizyon kanalına bağlanıyor... Doktorlardan aldığı ilk bilgiyi televizyona aktarıyor... "Kurşun Asena hanımın şurasından girdi, burasından çıktı" vs...
Almanya’dan Profesör Yaşar Bilgin aradı telefonla, dedi ki:
- Bu konular hasta ile hekim arasındaki sırlardır. Bir hekim hastanın izni olmadan onun sağlık durumu hakkında açıklama yapamaz.. Yapmamalıdır... Almanya’da böyle bir şey yasaktır. Türkiye’de de hastaya bu saygı gösterilmelidir.

ABD’nin Irak’ta kalıcı olacağı yolundaki haberler üzerine:
- Amerika ile komşu oluyoruz, yorumları yapılmıştı...
Dün Amerika’nın istekleri açıklandı...
İncirlik, Batman, Diyarbakır, Çorlu, Afyon, Sabiha Gökçen havaalanları... İskenderun, Mersin, Taşucu limanları...
Bu alan ve limanlarda keşif çalışmaları başlıyormuş...
ABD ile münasebetimiz komşuluğu çok aşıyor...
Akraba oluyoruz akraba...

Savaşa girersek savaş sonunda söz sahibi oluruz. Kürt devletinin kurulmasını engelleriz. Savaş sonrası bölgenin yeniden inşasında Türk müteahhitleri görev (iş) alır. Musul ve Kerkük petrolü bizi bekliyor...vs...
Bugün Türkiye’yi Irak’a karşı savaşa sürmek için ısıtılan iştah açıcı gerekçeler Körfez Savaşı öncesinde de gazete manşetlerinde yer almıştı.
Savaştan 10 yıl sonraki manzarayı Özal’ın en yakınındaki kişilerden Şerif Egeli "The Özal" adlı kitapta (S. 450) anlatır...
- Savaştan önce Ortadoğu’ya 5 milyar dolara yakın müteahhitlik hizmetimiz vardı. Bugün müteahhitlik sıfıra düşmüş durumda.
Kamyonlarımız Irak’tan geçemediği için Ortadoğu’ya ihracatımız 2 milyar dolara düştü.
Suudi Arabistan, Kuveyt gibi zengin ülkelerin bütün parası Amerika tarafından emildiği için oradan ihale alma imkânı kalmadı.
- Zararımız ne kadardır?
- Her yıl 3 milyar dolardan hesap ederseniz 10 yıllık süreçte en az 30 milyar dolardır. Sınırın kapanmasından dolayı kamyonculukla geçinen binlerce aile işsiz kaldı. Bu durum terörün en büyük sebebi oldu. Bir de üstüne o kadar para harcadık o terörü halledebilmek için.
- Amerika zararımızı karşıladı mı?
- Suudi Arabistan ve Kuveyt’ten 3 milyar dolar alındı. Ama o para hiçbir zaman Türkiye’ye gelmedi. F - 16 uçaklarının bedeli olarak Amerika’da kaldı.
***
ABD ve diğer ülkelerin savaş zararları, geçen defa bölge ülkelerince karşılanmıştı. Bu defa öyle bir durum yok. ABD savaş masrafını kendi kasasından karşılayacak. Bize de fındık fıstık parası düşecek. Bu arada verilecek savaş tazminatı savaştan zarar gören kamyoncunun, ihracatçının, tarımcının, otelcinin cebine girer mi? Mümkün mü? Gelecek para doğal olarak hortumcu zararlarının karşılanmasına gidecektir.

Kimileri savaşı durdurmak için ölümü göze alıp CANLI KALKAN olurken,
bizimkilerin üstlendiği görev CANLI SAZAN olmak !
Akif Kökçe