Bekir Coşkun kısa ve net bir anlatımla hem konuyu hem okuyucuyu kalbinden yakalıyor... Dünkü yazısında şöyle diyor:
"...Bu güzel ülkeyi seven herkes "Tahkim Yasası"na karşı çıkmalı...
Tahkim Yasası; ulusal varlıkları yağmalamanın, uluslararası yeni boyutudur...
Tahkim; yabancı sermaye ile fingirdeşmeye başlayan yerli sermayenin, Türk hukukunu devre dışı bırakma oyunudur..
Tahkim, enayi yöneticiler açısından; yabancı sermayeyi çekmek için, cumhuriyet hukukuna bir şamardır...
Tahkim; anlaşmazlıklarda yabancı hakeme gidecek kadar, bu ülkeye ve bu ülkenin yasalarına saygısızlıktır...
Tahkim; özünde utançtır...
Bunu Bergama köylüleri anladılar..."
***
Bunu Bergama köylüleri anladılar da iç ve dış sermayenin basındaki dostları anlamadı mı? Tabii onlar da anladılar ama görevleri gereği anlamazlıktan geliyorlar. Geçim dünyası ne de olsa... Onları da anlamak lazım...
Araştırmacı spiker
Fenerbahçe - Siirtspor maçını NTV'den izliyoruz. FB'li
Moldovan biraz önce sol taraftayken şimdi sağ tarafta. Spiker
Moldovan'ı tanımlıyor:
- Araştırmacı forvet...Böylece futbolumuz yeni bir deyim kazanıyor.
Yeraltı hikayesi
Haberi dünkü Posta gazetesi
"Derin Karargah", "Türkiye savaş durumunda yer altından yönetilecek" başlıklarıyla manşetten ve sekiz sütundan vermiş... Habere göre, Türkiye'nin savaşa girmesi halinde güvenlik içinde yönetilmesi için yerin 100 metre altında
"Başbakanlık Harekat Merkezi" diye bir bina inşa ediliyormuş. Savaşta ülke buradan yönetilecekmiş. Suadiye'den okurumuz
Mehmet İyilik Bey haberi okumuş. Yeni birşey görmemiş. Telefonda soruyordu:
- Biz barış zamanında da yeraltından yönetilmiyor muyuz?Ruhun bir ırmaktır!
Savaşları karıncalar da yapar, devletleri arılar da kurar, servet ve zenginliğe hamsterlerde de (= Türkçede:
"Cırlaksıçan" diye geçen bir canlı türü) rastlanır. Ama senin ruhunun izleyeceği yol başkadır. Ruhunun hakkı yendi de onun zarar görmesi pahasına başarılara mı kavuşacak oldun; mutluluk çiçeklerini asla koklayamazsın. Çünkü
"mutluluk" denen şeyi ancak ruh duyumsayabilir, ne akıl, ne karın, ne de para cüzdanı...
Ne var ki, bu konuda fazla düşünmen ve konuşman gerekmeden, bütün bu düşünceleri çoktan sonuna kadar düşünmüş ve dile getirmiş bir söz gelir aklına.. Pek çok zaman önce konuşulmuş bir sözdür bu; insan ağzından çıkmış, zamanüstü, hiç eskimeyen üç beş sözden biridir:
"Bütün dünyayı ele geçirmişsin de ruhun zarar görmüş bundan, neye yarar!.."Hermann Hesse
*
İlk mini Türk uydusu 2001'de uzayda olacakmış...İyi bari, o uydu sayesinde şarkıcıların özel yaşamlarını daha da yakından izleriz!.. Cihan DemirciSosyal hinlik...
Çalışma yaşamının sorunları konusunda uzman bir isim olan Dr.
Engin Ünsal:- Bu işin içinde başka iş var, diyor;
"Sosyal güvenlik" yasa tasarısının bir işlevinin de sigorta şirketlerini zengin etmek olduğunu savunuyor. Gönderdiği notu okuyalım:
"...İşçilerin emeklilik yaşını ve prim ödeme gün sayısını artıran yasa tasarısının kamuoyundan saklanmaya çalışılan asıl amacının, özel emeklilik sigortaları kurmak ve bu yoldan sigortacılık dalında faaliyet gösteren holdinglerin kasasına trilyonlar akıtmak olduğu anlaşılmaktadır.
Türkiye'de insanların çalışma pazarına girmeleri 20 yaş dolayında olduğu varsayılırsa, sürekli iş bulabilen bir işçinin 8300 gün prim ödeme süresi 43 yaşında (7200 gün olursa 40 yaşında) dolacak ve kadın işçi 58, erkek işçi 60 yaşına gelmeden emekli maaşı alamayacaktır. Bu (10 - 15 yıllık) önemli bir boşluktur.
Bu durumda sigorta şirketleri
"özel ihtiyarlık" sigortalarını devreye sokacak, işverenlerin de özendirmesiyle çalışanların emeklilikleri bu sigortalara kaydırılacak, böylece kayıt dışı işçi çalıştırma eğilimleri artacak, SSK kurtarılmak istenirken bu kez kurulacak yeni sistemden darbe yiyecektir.
Çalışma Bakanı, emeklilik yaşını ve prim ödeme gün sayısını yükselten yasa tasarısının ardından
"özel emeklilik fonlarına izin veren" bir tasarının getirileceğini söylemiştir (Cumhuriyet, 29.07.1999). Böylece hükümetin gerçek niyetinin sigorta şirketleri için çok büyük fonlar yaratmak ve belki de bu fonları 15 - 25 sene vadeli borçlanmalar için kullanmak istediğinin de olduğu ortaya çıkmaktadır.
Özel ihtiyarlık sigortaları Batı'da çok yaygındır. Batıda
"Private Pension Plan Funds" olarak bilinen bu fonlar sendikaların denetimi altındadır.
Eğer ülkemizde özel ihtiyarlık sigortaları kurulacaksa - TBMM'de görüşülmekte olan tasarı bu sonucu kesinlikle doğuracaktır - bunu sendikalar kurmalı, bu işçilere ikinci bir emekli maaşı sağlamak amacıyla yapılmalı, finansmanı işçi ve işveren tarafından ortaklaşa karşılanmalı ve denetimi sendika, işveren ve Çalışma Bakanlığı tarafından yapılmalıdır..."
*
Başkalarının kendisini kurtarmasını bekleyen kişiler yalnızca kölelerdir. VoltaireYazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr