Teşhis:
"Takdir - ilahi..." (Depremin bilimsel izahı yok sanki...) Önlem:
"Allah tekrarından korusun..." (Bizim alacağımız önlem yoktur...) Teselli:
"Devlet vatandaşın yanındadır..." (Sanki karşısında olacaktı...) Tedavi:
"Devlet yaraları saracaktır... (Eğer
Cavit 'in yaralarını sarmaktan vakit bulursa...) Ve inciler:
     Â
- Kimden davacı olunacaktır? Depremden... Çünkü yıkan depremdir. Deprem bir kenara bırakılıp devletten davacı olmanın hiçbir yararı yoktur. Kimseyi suçlamanın yararı yoktur... Binaenaleyh...      Türkiye'yi 35 yıldır bu siyasi meddah zihniyeti idare ediyor. Her felaketi lafla geçiştirip yeni felaketlere zemin hazırlıyor. Ne bilimin sesine kulak vermek var lügatında, ne hırsız müteahhitten veya rüşvetçi belediyeden hesap sormak... Ne de insanları yeni bir felaketten koruyacak önlemi almak...
      O yüzden ABD veya Japonya'da artık sıradanlaşmış bir doğa olayı Türkiye'de doğal afete dönüşebiliyor...
     Â
Bekir Coşkun dün bu zatı muhteremin 1964'de müteahhit olarak yaptığı SSK Hastanesi'nin Erzincan depreminde yıkılan ilk bina olduğunu anımsatıyordu.
      Bu zihniyet yalnızca halkı enayi yerine koymuyor. Aynı zamanda yeni deprem felaketlerine davetiye çıkartıyor.
      Halk hırsız müteahhitleri, haraççı belediyeleri, aymaz siyasetçileri hesap masasına oturtmazsa... Bilimin sesine kulak vermezse.. Daha çok acılar yaşayacağız... Çok ağlayacağız... Biline...
Yunanistan'a not...
      Yunan halkı Türk depremzedelere yardımcı olmak için seferber oldu... Yunanistan Türkiye'ye yardıma koşan ülkelerin başında geliyor... Gazetelerde bu tür haberler okuyor...Seviniyoruz... Ancak yetmiyor... Yunanistan'ı daha büyük bir görev bekliyor.
Financial Times gazetesinde yayınlanan Prof.
S.R. Sonyel'in mektubu bu görevi çok net ve özlü tanımlıyor:
     Â
"Yunan Hükümeti Yunan halkının gösterdiği duyarlığa paralel olarak Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye ayırdığı 600 milyon dolarlık yardım paketi üzerindeki vetosunu kaldırmalıdır. En anlamlı yardım bu olacaktır"      Yunan Hükümeti hiçbir zahmete girmeden, tek bir imza ile, 600 milyon doların Türkiye'ye sevkini sağlayabilir. Bu bir insanlık görevidir.
Deprem havası
      Bir okur sorusu:
      - Hava sıcaklığıyla depremin ilişkisi var mı?
      Uzmanların yanıtı:
     Â
- Hayır. Hava sıcaklığıyla depremin hiçbir ilintisi yoktur.Köpeğimiz bile yok...
      Bu ülke yarım yüzyıldır en acı depremlere sahne oluyor... Her deprem sonrası en acı kayıplar yaşanıyor. Eloğlu insan hayatına değer verdiği türlü çeşitli önlem geliştirmiş. Örneğin köpekleri eğitip bu amaç doğrultusunda kullanıyor. Fakir komşumuz Bulgaristan'ın bile köpekli kurtarma ekipleri var. Bizim bir tek kurtarma köpeğimiz yok. Acaba neden? Eğitmesini bilmediğimizden mi? Bir okurumuz bu soruyu sorduktan sonra acı acı ekliyor:
     Â
- Bizde hayvan eğitme birimleri var. Biz de köpek eğitiyoruz... Ama insanları kurtarsın diye değil... Hakkını arayan insanları ısırsın diye...`OHAL ilan edin!..'
      Bursa'dan yapılan
"Malzeme gönderin!" çağrısını NTV'de izliyoruz... Örneğin:
     Â
"Kesici ve delici aletler..."      Bursa bir inşaat merkezi. Ve Bursa'da delici alet bulunamıyor.
      Depremin ilk günü bu sütunda Prof.
Zafer Üskül'ün çağrısını yayınladık:
     Â
- Derhal Olağanüstü Hal ilan edilmeli, başına da bu konuda deneyli Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu
getirilmeli, diyordu
Zafer Üskül, bu şekilde hem kurtarma ve yardım çalışmaları tek elden yürütülür hem de OHAL ilanı durumunda özel kesimin elindeki araç ve gereç anında hizmete sokulabilir.
      Hükümet anlaşılan özel sektörü rahatsız etmemek için OHAL ilan etmedi. Eğer OHAL ilan edilse gereken her türlü araç, gereç ve malzemenin temini sorun olmayacaktı. Organizasyon çok daha iyi düzenlenecekti. Yine de geç değil. Telefondaki okurumuz:
     Â- Adapazarı'na yardım malzemesi götürdük ama kriz masasında teslim alacak yetkili yoktu, diyor, malzemeleri bırakıp döndük. Ve gördük ki baÅŸkaları da yığınla malzemeyi oraya bırakıp gitmiÅŸti. Tonlarca domates çürümeye terkedilmiÅŸti. Öte yandan vatandaÅŸ koÅŸtura koÅŸtura eldiven, maske falan arıyordu.
      Bütün bu keşmekeşi önlemek için OHAL ilanı şart... Bunu hala mı göremediniz sayın Hükümet erkanı?
      ***
Uyan artık TRT...
      Deprem bölgelerinde bir organizasyon sefaleti yaşanıyor. Hangi bölgede ne tür araç, gereç ve malzemeye ne miktarda ihtiyaç var? Öğrenebileceğiniz tek kaynak NTV televizyonundan geçen alt yazılar... TRT Kurumu TRT 3'ü tamamen bu organizasyona ve deprem bölgeleriyle iletişime ayırabilir. Hala ne bekleniyor? NTV büyük bir sorumluluk örneğiyle bu görevi yerine getirirken tam yararlı olamıyor. Çünkü asli görevi bu değil. Yapılan çağrı doğrultusunda bir bölgeye ihtiyaç duyulan malzemeden bazen çok sayıda gidiyor. Bazen hiç gitmiyor. Bir televizyon kanalının konuyu sürekli izlemesi lazım. Bunu iş edinmesi lazım... Sayın TRT yetkilileri. Hala ne bekliyorsunuz?..
      ***
      Ermeni Kilisesi "depreme yardım" kampanyası başlatmış.
      Darısı Diyanet Vakfı'nın başına...
      ***
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr