Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Turkish Forum adlı gönüllü kuruluş dünyanın dört bir yanında Türkiye'ye karşı oynanan oyunları titiz biçimde izliyor. Bu konudaki haberleri bizlere elektronik mektupla postalıyor. Aşağıdaki haber Yunanlıların Boston'da tezgahladıkları yeni oyunla ilgili... Okuyalım:
...Türkiye'nin uyarılarına rağmen akıllanmayan Yunanistan, şimdi "KÜRDİSTAN"ın yerini alacak yeni "PONTUS oyunu"nun perdesini 30 Nisan - 2 Mayıs tarihleri arasında Amerika'da Boston şehrinde açacak. Atina'dan aldıkları talimat üzerine Washington ve New York'taki Yunanlı diplomatlar bu konuda faaliyetlerini hızlandırdılar.
Yunanistan, yukarıda belirtilen tarihlerde Boston'da düzenleyeceği bir dizi toplantıda PONTUS adını, Türkiye aleyhine uydurma bir soykırım senaryosuyla propaganda malzemesi olarak kullanılacak. Bu şekilde, "Ermeni soykırımı", "Kıbrıslı Rum Soykırımı", "Kürt Soykırımı"ndan sonra şimdi de, gene Yunanistan'ı yönetenlerin ürünü olan bir "Pontus Rum Soykırımı" masalı Amerika üzerinden dünyaya yayılacak.
Bu toplantının asıl amacı, uluslararası kuruluş ve devletlerden "Pontus Soykırımını" kabul etmesi için Türkiye'ye baskı yapılmasına zemin hazırlanmasıdır.

*Ağca, "Türkiye benim rüyam" demiş.
Abdi İpekçi gibi aydınların katledilmediği bir Türkiye de bizim rüyamızdı.

Pozisyonlar...

Adam, sabah evden çıkarken eşine gülerek yaklaşmış:
- İlginç bir önerim var karıcığım, bu akşam pozisyonlarımızı değiştirelim mi?
- Kabul kocacığım, bu akşam yemek ve ütü işini sen yap, televizyonun karşısına ben geçeyim...

*Küskünlerin hareketi faizcilere yaramış.
Normal... Çünkü bunlar "ant" yerine "rant" içmişler Meclis'e girerken...

O ölçü değilmiş!..

Bağımsız milletvekili Mümtaz Soysal dün düzenlediği basın toplantısında, Meclis'in olağanüstü toplantıya çağrılmasında kimi çevrelerde eleştirilen tavrının gerekçelerini üniversite kürsüsünde ders verircesine uzun uzun anlatmış, sıra çoğu SBF ve Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan öğrencisi olan muhabir arkadaşlarımızın sorularını yanıtlamaya gelmişti. Bazı konuların tekrar tekrar sorulması Hoca'yı hafiften kızdırmaya başlamıştı ki... NTV'den Sabri Duransoy da daha önce yanıtı verilmiş bir soru yöneltince Mümtaz Hoca dayanamadı, arkadaşımıza şöyle sitem etti:
- Sizler söylediklerimi anlamıyorsunuz galiba... Hep aynı şeyleri tekrar tekrar soruyorsunuz.
Sabri Duransoy, BYYO'dan hocasının bu sitemi üzerine altta kalmak istemedi;
- Öyle diyorsunuz ama Hocam, ben öğrencinizken sizden hep 9 alırdım...
Mümtaz Hoca'nın bu tepkiye yanıtı ne mi oldu?
- O ölçü değil ki... Mesut Yılmaz da benden hep 10 alırdı!

Cihan Demirel’den LAFORİZMA

Haluk Kırcı mahkemede meslek arkadaşı Çatlı için "O Türkiye'nin en büyük katili" demiş... Biraz daha coşup "En büyük katil bizim katil" diye de bağırabilirdi aslında!..

Anlayana saz!

Adam Kahramanmaraşlıymış... Kendisi hoppa ama babası o ölçüde zengin bir kızla evlenmiş. Kısa bir süre sonra karısıyla ilgili dedikodular gelmeye başlamış kulağına. Ama susup oturmuş... Günün birinde kayınpeder ölmüş. Mirası paylaşılmış. Bizimki o zaman "Karım beni aldatıyor" gerekçesiyle boşanma davası açmış... İlk duruşmada yargıç sormuş:
- Karının seni aldattığından emin misin?
- Eminim hakim bey... Elimde belgelerim var.
- Peki, kaç yıldan beri aldattığını da biliyor musun?
- Biliyorum hakim bey... En az 5 - 6 yıldır.
- Yani kayınpederin sağ iken sen bu durumu biliyordun?
- Evet hakim bey, biliyordum.
Yargıç, bu son yanıttan sonra kararını açıklamış:
- Demek ki sen, sırf kayınpederinin mirasına konmak için godoşluğu yıllarca sineye çekmişsin. Bu durumu bu kadar uzun süre sineye çekebildiğine göre bundan sonra da haydi haydi çekebilirsin. Dolayısıyla ben seni boşamıyorum.
Bu öyküyü, dün sabah Cüneyt Canver'in Flash TV'de yaptığı programa Kahramanmaraş'tan katılan bir dinleyici telefonda anlattı. Neden mi anlattı? Efendim programda, Türkiye'de parti içi demokrasi yok, liderler diktası var, artık buna tahammül edemiyoruz, diyerek TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağıran küskün milletvekillerinin bu şikayetleri tartışılıyordu da...

*Ceza kaldırılabilir; ama suç, insanın içinde sonsuza kadar yaşar.
OVİDİUS

Sıra gelemiyor...

Türk edebiyatının önemli ismi Ahmet Hamdi Tampınar:
- Ne zaman sanattan bahsetmeye başlasak, sıra bir türlü ona gelmez, dermiş...
Demokrasi de öyle değil mi?
- 50 yıldır ondan bahsediyoruz ve sıra bir türlü ona gelmiyor...
Demokrasi adına yaşananlara bakın... Ne demek istediğimizi anlarsınız sayın okurlar...

*Kastamonu'nun ortalık yerinde göze çarpan bir pano... İçkiye karşı yapılan uyarıyı anlamayan olursa.. İngilizcesini okuyup anlayacak...

Nazım Alpman



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr