Altan Öymen’in "Bir Dönem Bir Çocuk" adlı kitabı iki haftada ikinci baskıyı tüketmiş, üçüncü baskıya girmiş. 600 sayfalık göz korkutan hacmine rağmen su gibi okunan, popüler bir tarih kitabı yazmış Altan Öymen... Sürekli çekelenen Cumhuriyet geçmişimize belgelerle ışık tutuyor, gerçek devlet adamlarının yaşamlarından çizgiler aktarıyor...
İsmet Paşa bir gün İhsan Sabri Çağlayangil’e nasihat veriyor:
- Sana bir nasihat vereyim; bir karar alacaksan bir 24 saat düşün, sonra al... Kararı aldıktan sonra da hemen uygulama. Üzerinden bir 24 saat geçsin, bir kere daha gözden geçir, ondan sonra uygula...
İhsan Sabri Çağlayangil bu nasihatin dayanağını anlamaya çalışırken İnönü ekliyor:
- Ben İkinci Dünya Savaşı’na girmekten bu sayede kurtuldum...
***
Washington’dan Tokyo’ya, Roma’dan Sydney’e Batı’nın önemli merkezleri pazar günü Irak Savaşı’na karşı mitinglerle sarsıldı. Yüz binler yürüdü. Batı dünyasının insanları petrol uğruna milyonlarca masum insanın kanına girecek bir savaşa karşı vicdan cephesi oluşturuyor... Bu savaştan zararlı çıkacağı kesin olan ülkemizin siyasetçileri ise Bush’un desteğini almak uğruna asrın cinayetine çanak tutuyor. Koltuk söz konusu olunca karar almak için 24 saniye bile düşündüklerini söylemek zor...
Savaş kimin haklı olduğunu değil kimin sağ kalacağını belirler.
Yılmaz Odabaşı yeni şiir kitabı "Buğulu Atlas"ın doğumunu haber verirken Trabzon’da Belediye’nin parka astığı pankartı aktarıyor:
"Bir Japon yılda 25 kitap okuyor. Bir İsveçli, yılda 18 kitap okuyor. Bir Fransız, yılda 17 kitap okuyor. Türkiye’de ise 6 Türk, yılda 1 kitap okuyor..."
Yılmaz Odabaşı: "Pankartı görünce üzüldüm, demek ki bir kitap altı Türk’e bedel" diye düşündüm diyor...
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 79’uncu yılını kutlarken aynı zamanda genel seçimlere hazırlanıyoruz.
Birkaç gün sonra yapılacak genel seçim sonrasında Cumhuriyet’e ilgi ve sevgi duymayan kadrolar iktidar olabilir...
28 Şubat sonrasında Cumhuriyet’i onarması için görev verilen siyasi partiler maalesef halkı soyup soğana çevirmiş, fakirleşen yığınlar tepkilerini Cumhuriyet’le barışık olmayan kadroların arkasına yığmıştır.
Umarız bu tepki yanlış yorumlanmaz. Umarız bu tepki Cumhuriyet’e ve aydınlığa karşı bir sürecin başlangıç noktasını oluşturmaz. Umarız sağduyu ekseninde bir toplumsal birliktelikle onurlu, barışçı ve aydınlık günlerin kapısı açılır.
Vurguncularım! Soyguncularım! Hortumcularım! Bugün iktidarı hep birlikte ele geçirişimizin ikinci onuncu yılındayız.
Kutlu olsun!
Bu anda, sizlerin bir ferdi olarak bu mutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.
Az zamanda büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü İsviçre bankalarında yatan milyarlarca dolarımızdır. Bundaki muvaffakiyeti bir ve beraber olarak yürümemize ve yürütmemize borçluyuz.
Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetindeyiz. Bunların başında 3 Kasım’da yapılacak seçimden muvaffakiyetle çıkmamız gelmektedir. Buna mecburuz. Zira birtakım çevrelerden, iktidardan giderseniz dokunulmazlık nedeniyle açılamayan tüm dosyalar açılır, pislikleriniz ortalığa saçılır, tümünüz ayvayı yersiniz, şeklinde tehditler gelmektedir. İşte bu sebeple geçen seçimlere nispetle daha çok çala... Pardon daha çok çalışacağız. Gizli hesaplarımıza aktardığımız paraların bir kısmını seçmene koklatacağız. Açgözlülük yapmayacağız, bir koyup üç almak için bunu mutlaka yapacağız.
Son on yıldır giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vaat eden sözlerimi işittiniz. Bahtiyarım ki bu sözlerimin hiçbirinde yanılmadım. Bugün aynı inanç ve katiyetle söylüyorum ki bundan sonra da yanılmayacağız.
Arkadaşlar!
Ebediyete akıp giden her on senede bu büyük yıldönümümüzü daha büyük vurgunlarla, daha büyük talanlarla, iktidardan düşme tehlikesi olmadan, gözümüz asla doymadan huzur ve refah içinde kutlamanızı gönülden dilerim.
Ne mutlu yiyene! Ne mutlu, azimliyim, kararlıyım, asla doymayacağım, son nefesime kadar yiyeceğim, diyene!
İlkokul öğrencilerine ATA’ya mektup yazın demişler.
İkinci sınıf öğrencisi afacan bakın ne yazmış
"İnanmayacaksın ama Atam, şimdi o kadar çok doktorumuz, mühendisimiz var ki, işsiz kalanlar bile oluyor."
Ancak aptallar suyun derinliğini iki ayağıyla birden kontrol eder.