Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Satrançtan tasarruf olur mu? Eğer sözkonusu ülke Türkiye ise olur, nitekim oldu ve bu yıl yapılması planlanan Üniversitelerarası Satranç Şampiyonası iptal edildi. Peki, sebep?
Üniversiteler Federasyonu Genel Sekteri Nihat Doker sebebi şöyle açıklıyor:
"Başbakanlık'tan gelen 'Tasarruf Genelgesi' nedeniyle pekçok federasyon gibi bizim federasyonumuz da bazı yarışmaları, şampiyonaları iptal etmek zorunda kaldı. Geçmiş yıllarda hentbol, satranç, okçuluk, boks, kürek, kayak, dağcılık vs. gibi branşlarda şampiyonalar düzenlerdik. Bu yıl "Tasarruf Genelgesi" gelince yukarıda saydığım branşlardan hentbol hariç diğer bütün müsabakaları iptal ettik. "
Üniversite oyunlarına 2500 genç katılacakmış... Toplam masrafı 64 milyar lira imiş... Bu paradan tasarruf edilmiş.
Bu kadarcık para için üniversite gençlerinin yılda bir kez biraraya gelip spor etkinliklerinde kaynaşması önleniyor.
Devlet, bu kadarcık parayı tasarruf edeceğim diye, ders yılı başında gençlere verdiği sözü tutmuyor.
Banka hortumcularının götürdüğü para böyle böyle ödeniyor...
Sayın Fikret Ünlü... Siz ne diyorsunuz bu manzaraya?

ANAP içinde Genel Başkan Mesut Yılmaz'la İçişleri Bakanı Sadettin Tantan arasında bir gerginlik olduğu biliniyordu. Bu gerginliğin arttığı, Ecevit'le Tantan arasındaki suların da bulandığı haberleri geliyor.
Akşam'da Emin Pazarcı, Mesut Yılmaz'a soruyor:
- Tantan'ın uygulamlarından duyduğunuz rahatsızlığı Başbakan Bülent Ecevit'e de iletecek misiniz?
Cevap:
- Konuşuyoruz zaten bu konuyu devamlı. O da rahatsız bu tür uygulamalardan.
- Peki MHP ne düşünüyor?
- Onlardan daha önce bir tepki gelmedi.
Tantan
için bir "geriye sayım" dan söz edilebilir...

Nereden ve nasıl patladıysa. Kriz patladı... Dış yardımın gelişi 15 günde 15 kanun şartına bağlandı. Duran parlamento çalıştı. THY, Telekom, Şeker fabrikaları, Tekel satılıyor. Dışa pazar açılıyor.
Gece vakti kapının önünde kavga sesleri duyulmuş. Nasrettin Hoca sırtına yorganı alıp aşağı inmiş. Kavgacıları ayırayım derken bıçkınlar Hoca'nın sırtındaki yorganı alıp kaçmış. Dönüşte Hoca'ya karısı sormuş:
- Hoca kavga ne oldu?
- Hiiiç, demiş Hoca, yorgan gitti kavga bitti...
Kriz - mriz diye yorganı sırtımızdan (yatağı altımızdan) alacaklar; kavga bitecek...

Banka hortumcularının 4422 sayılı "Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu" na göre yargılanması beklenirken... Ve böyle olduğu sanılırken... Bankaların içlerini örgütlü bir şekilde boşaltarak soyanlar hakkında bu yeni yasa uygulanmıyor.
- Neden?
Cumhuriyet Savcısı Mete Göktürk bu soruya:
- Çünkü, 4422 sayılı yasada öngörülen suçun oluşabilmesi için çıkar sağlamak üzere kurulmuş örgütün bu amaca ulaşmakta "zor ya da tehdit uygulaması, yıldırma, korkutma ve sindirme eylemlerinde bulunması" gerektiği belirtilmiştir...
Sayın Savcı ekliyor:
- Oysa bugüne kadar ortaya çıkarılan banka ve kamu kurumlarının hortumlanması eylemlerinden hiçbirisinde cebir, şiddet ve zor unsurlarına rastlanmamıştır. Dolayısıyla bu olayların hiçbirisi bu yasa kapsamına girmemektedir.
Peki ne olacak?
Savcı Mete Göktürk:
- Bu durumda TCK 313. ve 314. maddelerinin uygulanmasından başka çare kalmıyor. Zaten Devlet Güvenlik Mahkemeleri de bu suçlarla ilgili olarak şu ana kadar yalnızca TCK 313. ve 314. maddelerinden kamu davaları açmaktadır.
diyor... Ve bu maddelerin adeta "çeteleri kolladığını" örneklerle anlatıyor:
- Bir bankanın yönetim kurulu üyeleri o bankanın içini boşaltmak amacıyla bir çete oluştursalar, bu amaçla 2 kez ihaleye fesat karıştırma, 3 kez resmi evrakta sahtecilik, 2 kez dolandırıcılık, 5 kez sahte kimlik düzenlemek ve bir kez zimmet suçunu işleseler... bu suçlardan yalnızca, en ağırı olan zimmet suçu için yasada öngörülen cezanın aşağı haddi ile cezalandırılabilecekler, işledikleri diğer suçlar için ise ceza verilemeyecektir. Oysa çete mensubu olmayan bir kişi bu suçları işlediği takdirde işlediği bütün fiillerden ayrı ayrı ceza alacak, yani aynı suçu işleyen çete mensubuna göre kat kat fazla ceza çekecektir.
Görüldüğü gibi.. Yasalar daima büyük götürenden yana işliyor...

Karısını çok seven bir İngiliz kendisine böyle bir eş verdiği şükrediyordu...
Birden bir melek göründü karşısında...
İngiliz sordu meleğe:
- Neden benim karım bu kadar güzel ve bu kadar iyi kalpli yaratıldı?
Melek cevap verdi:
- Sen onu çok sevesin diye.
İngiliz sordu:
- Peki karım neden bu kadar akılsız yaratıldı?
Melek yine cevap verdi:
- O seni çok sevsin diye...
(Fıkra Mehmet Barlas'tan)