Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nin farklı bölümlerinde okuyan 100 genç, "ülke gerçeğini" gidip yerinde görmek amacıyla bugün "Şark Ekspresi"yle Güneydoğu'ya hareket ediyor... Geziyi düzenleyen ODTÜ İletişim Topluluğu'nun Başkanı Yıldıray Oğur, "Geleceğin Türkiyesi, Türkiye'nin Geleceğine Gidiyor!" başlıklı etkinlik hakkında şu bilgileri verdi:
- 36 milyonluk seçmen kitlesinin 20 milyonu "genç" olan bir ülkede, "genç" nüfusun en bilinçli kesimi olan üniversite gençliğini olumlu yönde kullanamıyoruz ne yazık ki.. Üniversitelinin potansiyeli şimdiye dek hep marjinal hareketlerde sınandı. Üniversite merkezli terör girdabına düşen Türkiye, altın değerinde yıllar kaybetti. Bizim amacımız bu süreci tersine işletmek... Sesleri çok çıksa da sayıları aslında çok az olan aşırı uçları bir kenara bırakırsak üniversite gençliğinin büyük çoğunluğu ortak beklentilere sahip: İyi bir yaşam, toplumsal barış, sağlıklı iletişim, dürüst siyaset, temiz toplum.. Önemli olan; ortak paydaları öne çıkarıp o yönde (ve bir arada) çalışma ortamını sağlamak.. "Şark Ekspresi" projemiz bu yönde atılmış bir ilk adım...
- Neden ilk durak Güneydoğu?
- Ülkemizi 30 yıl ileri götürecek kadar büyük bir kaynağı boşa harcamamıza neden olan terör belasına karşı mücadelenin başarıya ulaşmak üzere olduğu şu günlerde bir "iletişim köprüsü" kurmak için...
- Neler yapacaksınız orada?
- Güneydoğu konusunda kafa yoran uzmanların vereceği seminerlere katılacağız. Sivil toplum örgütleriyle, üniversite ve diğer eğitim kurumlarıyla, yöre halkıyla görüşmeler yapacağız. Dönüşte izlenimlerimizi raporlaştırıp üst düzey devlet yöneticilerine ulaştıracağız. Geziye katılan 100 arkadaşımızdan her biri, seçeceğimiz pilot bir yöredeki çocukların "gönüllü abla ve ağabeyi" olacaklar. Yöre çocuklarıyla yıllar boyu sürecek bir iletişimin temeli atılacak böylece...

***
Viagra'yı yalnızca parası olan alabilecek...
Hadi bakalım şimdi de desinler "parayla saadet olmaz" diye...
***

Tarafsız Başkan!

Meclis Başkanlığına ANAP'ın adayı Yıldırım Akbulut seçildi. Hayırlı, uğurlu olsun. Akbulut siyaset sahnesinin önüne çıkar da Akbulut fıkraları ondan geri kalır mı? Yıldırım Bey'in Başkan seçildiği saatlerde Meclis kulisinde anlatılan Akbulut fıkrasını sıcağı sıcağına aktaralım...
Meclis Başkanlığı seçiminin ilk turunda Yıldırım Akbulut'a partisinin toplam milletvekili sayısından bir eksik oy çıktığı görülünce Mesut Yılmaz, Akbulut'a oy vermeyen milletvekilinin kim olduğunu soruşturmaya başlamış. Bunu öğrenen Akbulut soluğu genel başkanının yanında almış:
-Hiç demiş, boşuna kendinizi yormayın sayın genel başkanım... Aradığınız o milletvekili benim!
- Siz misiniz? Neden kendinize oy vermediniz peki?
- Eee, benim tarafsız (!) olmam lazım.

***
İsrail seçimini yaptı ve başbakan: Barak...
Biz seçimi yapalı 1 ayı geçti ama durum: Kel başa şimşir tarak!..
***

Türban kazandı...

Merwe Hanım'ı vatandaşlıktan çıkararak en az 600 bin dolarlık dövizden olduğumuzu biliyor muydunuz?
O zaman şimdi öğreneceksiniz.
Haber, Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Dubai'de yayınlanan "El Khaalej" gazetesinin manşetinde yer aldı. Habere göre, Katarlı bir işadamı, karısının isteği üzerine Merwe'nin başörtüsünü satın almaya karar veriyor. Ve başörtüsü için 500 bin dolar ödemeye hazır olduğunu bildiriyor.
Bu işadamının karısı durumu aynı anda babasına da açıyor. Bir İş Konseyi'nin başkanı olan baba, bu girişimden duygulanıyor; 100 bin dolar da o bastırıyor. Ediyor 600 bin dolar.
Merwe Hanım herhalde bu fırsatı kaçırmayacak, türbanın satışı için harekete geçecektir. Ancak para herhalde Türkiye'ye değil yeni vatanı Amerika'ya transfer edilecektir. Görüyor musunuz türban alerjisi yüzünden neler kaçırıyoruz!
Bu arada Merwe Hanım'da türban çok. Hepsi de birbirinden şık. Onları da İslam ülkelerinde tek tek açık arttırmaya çıkarmalı... Anlaşılıyor ki, büyük paralar var türbanın ucunda... Bizden hatırlatması...

Ağlama duvarı

Haberi İnternet'ten aldık...
Kudüs'e atanan bir Amerikalı gazeteci, ağlama duvarının önünden gelip geçerken, bir musevinin hergün duvarın önünde diz çöküp dua ettiğini farketmiş. Haftalarca aynı manzarayı görünce dayanamamış gazeteci... Bu adamla konuşmayı denemiş:
- Sizi hergün dua ederken görüyorum...
- Evet, demiş adam, sabahları gelir, dünya barışı ve kardeşlik için dua ederim... Öğleden sonraları gelir, yeryüzündeki acıların ortadan kalkması ve bütün insanların refaha kavuşması için dilekte bulunurum...
- Ne kadardır sürüyor bu..?
- Tam 25 yıldır...
- Bunca yıl sonra nasıl bir duygu var içinizde?
- Duvara konuşuyormuşum gibi bir duygu...



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr