Milliyet’in Sami Ağabey’i, Sami Kohen (93) aramızdan ayrıldı.
Abdi İpekçi neslinin son temsilcisiydi. 67 yıldır köşe yazıyordu. Uzun yıllar aynı koridorları paylaştık. Vaktini genellikle çalışarak geçirir, odasında olduğunu bize daktilo tıkırtılarıyla duyururdu. Gazete yıllar önce daktilo çağını kapattı, bilgisayara geçti ama Sami Ağabey son ana kadar yazılarını daktiloyla yazdı.
Abdi İpekçi neslinin olduğu gibi daktilonun da son temsilcisiydi gazetemizde. Bir başka özelliği odasını temizliğiydi. Ne kitap ne dergi bulundururdu. O gün gelen ne varsa akşam eve götürür veya arşive teslim ederdi. Mesai arkadaşlarıyla uzun sohbetleri sevmez, ayaküstü birkaç cümleyle yetinirdi.
Sami Ağabey sağlamcı bir yazardı. Yazılarına duygu, niyet, kehanet katmazdı. Somut ve kaynaklarınca doğrulanmış bilgiler üzerinden yürütürdü yazılarını. O da Abdi Bey gibi dengeli olmaya, tarafsız kalmaya özen gösterirdi. Vakaları anlatır, yorumu daha çok okura bırakırdı.
Basınımız bir uzun mesafe koşucusunu kaybetti. Geride kalanlara uzun ömür ve başsağlığı dilerken... Ajanslardan bir başka dış politika yazarı dostumuzun vefat haberi geliyor.
Sedat Sertoğlu da yine böyle bir günde aramızdan ayrılıyor.
Nur içinde yatsınlar.
KANALX
Fransız televizyonunda sabah programı. Tonton bir spiker, yanındaki genç bayanla sohbet ediyor:
- Bu sabah kedimi evde göremedim. Çıkıp baktım, yan komşumun köpeğiyle çimenin üzerinde oynaşıyorlar.
Tonton spikerle genç hanım bu sözler üzerine kedi köpek muhabbetine başlıyor
Bir Amerikan kanalı, yine bir bayan ve bir erkek konuşmacı.
- Hello Ryan, diye söze başlayan bayan spiker devam ediyor:
- Bu sabah evden çıkarken çiçeklerime bir göz attım, begonvilleri biraz soluk gördüm. Onları canlandırmak için ne yapabilirim?
Adam ve kadın bir çiçek muhabbetine başlıyor. Dinleyenlerin içi açılıyor.
Ve bizim kanallardan biri. Sabahın körü. Bayan spiker konuşuyor:
- Şimdi teyzeciğim, olayı baştan alalım.
Senin 16 yaşındaki kızın dayınla kaçıyor.
O gece aynı zamanda yeğeninle de birlikte oluyor.
Sonra oradan da kaçıyor, Adana civarlarındayım, diye telefon ediyor, ama hâlâ kayıp doğru mu?
- İvit, doğru!
- Sonra kocan dayıyı bıçaklıyor.
Dayı şimdi komada, kocan ise firarda.
- İvit.
- Mal sahibi de seni yalnız görünce taciz etmiş öyle mi?
- Mal sahibi değil, onun oğlu ticavüz etti, olmaz dediysem de dinlemedi.
Türkiye her gün bunlarla uyanıyor.
Çoluk çocuk böyle bir yaşam terbiyesi ve sevinciyle sarıp sarmalanıyor!
Herkes bizi kıskanıyor.
(Facebook’tan özetle)
GÜRDENİZ
Fransa’nın etkili düşünce kuruluşlarından Siyasi Araştırmalar Enstitüsü “Sciences Po Aix”, 3-4 Aralık günlerinde Doğu Akdeniz konulu bir panel düzenliyor. Panele Yunan Dışişleri Bakanı Dendias ve Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükrü ile birlikte Türkiye’den E. Amiral Cem Gürdeniz davet ediliyor. Gürdeniz, panel ilanlarında “Mavi Vatan stratejisti” olarak tanıtılıyor. O Mavi Vatan’ın isim babası olup, bu alanda 7 kitap ve 500’den fazla makalenin sahibidir. Ne var ki mahkeme 104 Amiral davası devam ettiği gerekçesiyle Gürdeniz’in yurt dışına çıkışına izin vermiyor. Bir üst mahkeme keza, izin talebini reddediyor. Böylece panelde Yunanistan ve Mısır’a tek taraflı propaganda imkânı sağlanıyor.
Acaba devlet “Mavi Vatan” politikasını terk mi etmiştir? Teoride hayır. Genelkurmay’ın açıklamalarında Mavi Vatan kavramı sık sık vurgulanıyor. Öte yandan, Mavi Vatan’ın babası kendi yurdunda hapis tutuluyor.
TÜBİTAK
Doktora eğitimini bitiren genç, doktora sonrası araştırma bursu için TÜBİTAK’a başvurmuş. İsteği kabul edilmiş. TÜBİTAK’ın burs başvurusunu kabul ettiği altı adaydan biriymiş. Bu genç adamın yapacağı araştırmanın konusu mu? TÜBİTAK bülteninde adının yanında seçtiği konu da belirtiliyor:
“Uluslararası Spor Organizas-yonlarında Helal Gıda Eksikliğinin Sporcuların Performanslarına Etkileri”
Fikir edinmek için 2020 Tokyo Olimpiyatı’nın madalya sıralamasına göz attık.
ABD 113, Çin 88, Rusya 71, İngiltere 65, Japonya 58, Avustralya 46, İtalya 40, Hollanda 36, Fransa 33, Yeni Zelanda 20, Küba 15.
Bu ülkelerin sporcuları kimseye çaktırmadan helal gıdayla besleniyor olabilir mi? Sanmıyoruz.
Tam tersine, İslam dünyasının haram saydığı gıdalarla beslenenler çoğunlukta.
Doktoralı gencin amacı bunu kanıtlamak değildir umarız!