ÂSaddam'a Darbe... Saddam dersini aldı... Washington Saddam'a haddini bildirdi... Saddam hakettiÄŸi dersi aldı..."
      Gazetelerimiz "Çöl Tilkisi" operasyonunu bu tür başlıklarla verdi...
      Bombardıman durdu. Hedefin Saddam olmadığını görmeyenler de gördü.
     ÂSaddam dimdik ayakta...
      Ama 100'den fazla sivil öldü, 1000'den fazla sivil yaralandı.
      Darbe Saddam'a falan değil... Doğrudan Irak halkına...
      ABD yedi yıldır "Saddam'a darbe" diye Irak halkını vuruyor.
      Yalnız operasyonlarla vurmuyor. Daha büyük darbeyi ambargo ile indiriyor.
      Birleşmiş Milletler Yardım Kordinatörü (İngiliz) Dennis Halliday, geçenlerde masum insanların hayatı üzerine kurulu bir komplonun parçası olamayacağını bildirerek istifa etti. Halliday, ambargonun doğurduğu yetersiz beslenme ve sağlık sorunları yüzünden her ay 5 - 6 bin Iraklı çocuğun öldüğünü, bu durumun ne BM ilkelerine ne İnsan Hakları Beyannamesi'ne uyduğunu söylüyordu.
     ÂThe Lancet dergisine göre 1990 yılından bu yana ambargo yüzünden 560 bin Iraklı çocuk ölmüş, daha doÄŸrusu öldürülmüştür.
      ABD'nin kendi ülkesinde "yalancı" damgası yemiş Başkan'ı, her defasında operasyonlara "Irak'ın elindeki kitle imha silahlarını yoketmek" gerekçesini gösteriyor.
      Irak'ta bugüne dek kitle imha silahı bulunamadı.
      Ancak uygulanan ambargo en etkili "kitle imha silahı" olarak çalışıyor.
      Ve sürekli Iraklı bebek ve çocukları vuruyor.
      Kamuoyu "Saddam'a darbe" diye uyutuluyor.
      Fıkrayı İbrahim Tatlıses, "İbo Şov" da anlatmıştı. Okurumuz B. Bartın ufak bir ek yaparak göndermiş...
     ÂÄ°bo, o hafta piyasaya yeni kaset çıkartan bir ÅŸarkıcı bulamamış. Bu telaÅŸ içinde, nasıl olmuÅŸsa olmuÅŸ Ä°bo Show'a bir fizik profesörü çaÄŸrılmış. Ä°bo ne soracağını ÅŸaşırmış: "Yeni kasetin ne vakit çıkıyor, son kasetinden bi ÅŸargı patlat bahayım" da diyemiyor.
      Sonunda bilime en yakın bulduğu soruyu soruvermiş:
     Â- Yav Hocam, demiÅŸ, ben bu termosu hiç annayamıyom. Bu meretin içine soÄŸuk su koyiyon soÄŸuk, sıcak su koyiyon sıcak galiyor. Termos nassı biliyo suyun sıcak mı soÄŸuk mu olduÄŸunu. Anlat hele hocam.
      - İbo, demiş Hoca, sen başından aşağı kaynar su döküldüğünde suyun sıcak mı soğuk mu olduğunu anlayamıyor musun?
     Â- Eee, demiÅŸ Ä°bo, o nassı bilsin. Ben anlıyom da, bende akıl var.
      - Ee, demiş Hoca, termosta da o kadar akıl var.
      Halk Bankası 1994 yılında Kıbrıs'ta Everest Bank'a 2 milyon mark depo hesabı açıyor. Banka daha sonra el değiştiriyor. Bankanın yeni sahipleri şimdi "Bizim kayıtlarımızda bu para görünmüyor" diyorlar. Para uçmuş oluyor.
      Başbakanlık Teftiş Kurulu bu konuda hazırladığı rapor doğrultusunda Savcılığa suç duyurusunda bulunmuş. Savcılık dönemin Halk Bankası Genel Müdürü Sezgin Taşkıran ve yardımcıları hakkında 2 - 6 yıl hapis istemiyle dava açmış. Bu haber dün Hürriyet'in ekonomi sayfasında Süleyman Demirkıran imzasıyla yayınlandı...
     ÂSezgin TaÅŸkıran malumunuz halen bir baÅŸka soruÅŸturma daha geçiriyor.
      Soruşturma Taşkıran'ın Yahya Demirel'in Kıbrıs'ta kurduğu Yatırım Bankası'na açtığı 4,5 milyon dolarlık depo hesabıyla ilgili... Banka kapanmış, 4,5 milyon dolar buharlaşmış durumda.
     ÂSezgin TaÅŸkıran Halk Bankası Genel Müdürlüğü'ne 1992 yılında zamanın BaÅŸbakanı Süleyman Demirel tarafından atanmıştı.
     ÂDemirel'in bir baÅŸka ilginç icraatı, Türkiye Kalkınma Bankası Genel Müdürlüğü'ne Özal Baysal'ı ataması olmuÅŸtu. Özal Baysal bankanın milyonlarca dolarını batırdığı için halen hapiste bulunuyor.
      Ankara'dan bir bürokrat dostumuz yukarda adı geçen iki ünlü isim Taşkıran ve Baysal hakkında kısa bir not geçti. Birlikte okuyalım:
      - Sezgin Taşkıran ve Özal Baysal hiçbir bankacılık deneyimi ve bilgisine sahip değillerdir.
      - Her ikisi de Sayın Demirel Başbakan olur olmaz, 1992 yılı başlarında bu görevlere atanmışlardır.
      - Özal Baysal, Sosyal Sigortalar Kurumu İş Müfettişi kökenlidir. Söz konusu Genel Müdürlüğe atanmadan önce bir yolunu bularak geldiği Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü görevini sürdürüyordu ve hakkındaki yolsuzluk iddiaları üzerine gelen dört Maliye Bakanlığı Müfettişi tarafından soruşturma yapılıyordu. Ancak 1991 yılı sonlarında Demirel hükümetinin kurulmasıyla bu soruşturmalar da muhtemelen rafa kaldırıldı. Çünkü arkası gelmedi.
      - Sezgin Taşkıran ise kimsenin bilmediği bir özelliğe daha sahiptir. Demirel'in Doğru Yol Partisi'nin 42 resmi kurucu üyesinden biridir. Hiçbir bankada görev almamıştı. Eski bir kaymakam ve Ticaret Bakanlığı bürokratıdır.
      ***
     ÂDemirel'in atadığı iki bankacı olmayan bankacı, sonuçta halkın milyonlarca dolarını belli bazı ceplere taşımış bulunuyor.
      Peki bu soygunda Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in sorumluluğu?
      Ondan hiç kimse söz etmiyor.
      Acaba Sayın Demirel'in dolaylı olarak sorumlu olduğu bu soygunla ilgili bir diyeceği yok mu? Eğer varsa sütunumuz açık, bekliyoruz...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr