Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Kuzguncuk'tan Şevki...
...Ben bir lise öğrencisiyim Yorumcu Amca... En büyük idealim uçak mühendisi olmak... Bu amaçla bol bol ders çalışıyor, kendimi üniversite sınavlarına hazırlıyorum...
Ne var ki son günlerde acayip acayip rüyalar görmeye başladım... Özellikle futbolda transfer sezonunun başlamasıyla birlikte yoğunlaşan bu rüyaların sonuncusunu size anlatıp yorumunuzu rica edeceğim... Rüya şöyle:
Efendim ben güya ünlü bir futbolcuyum ve yöneticilerle transfer görüşmesi yapıyorum..
Gerilimli bir havada başlayan görüşmede ilk sözü Başkan alıyor... Purosunu yaktıktan sonra bana hitaben:
- Evet koçum, bizimle olan sözleşmen bu sene bitti, diyor. Yönetim olarak senin sözleşmeni yenilemek istiyoruz... Ne dersin?..
Olumlu yaklaşıyorum teklife:
- Elbette efendim, ben bu renklere gönül vermiş bir futbolcuyum, hakkımı alırsam derhal basarım imzayı, diyorum...
Komite üyelerinden biri vakit geçirmeden soruyor:
- Kafandaki rakam nedir?..
- İki sene için iki trilyon... Dolar olaraktan...
Bu isteğim üzerine tüm yöneteciler "Ohaaaa..." diyerek ayağa fırlayıp şaşkınlıklarını sergiliyorlar... Sesi titreyen Başkan:
- Oğlum, senin daha düne kadar kıçında donun yoktu... Şimdi kalkmış on profesörün otuz yılda kazandığı parayı istiyorsun bizden, ayıp değil mi?.. diyor..
İstifimi bozmuyorum:
- İyi ama efendim, bu iş bir arz talep meselesi, diyorum. O profesörlerin yazdığı kitabı topu topu üç - beş kişi okur... Oysa bizim oynadığımız topu milyonlarca insan seyrediyor...
Görüşmeler bu noktada tıkanıyor... Kızgın bir şekilde odayı terkedip kapı önünde merakla bekleşen basın mensuplarına kısa bir demeç veriyorum:
- Yöneticiler istediğim parayı vermediler; bu nedenle ben de başka renklere gönül vermeye karar verdim... Gönlüm tekliflere açıktır...
YORUMU: Transfer borsasında dönen paralar senin okuma şevkini kırmasın Şevki... Bu ülkenin genç ayaklardan çok genç beyinlere ihtiyacı var...

Sınava doğru...

Hükümette yine sorun... MHP, memur alım sınavını ÖSYM'nin yapmasına karşı çıkmış... Okurumuz Öner Bey'in önerisi:
- Oldu olacak, sınav parti genel merkezlerinde yapılsın!..

Can Baba'nın bahçesi

Can Yücel'in yeni şiir kitabı çıktı postadan... Ne çok, ne çabuk yazıyor... Bir önceki kitabı daha geçenlerde gelmişti...
"Mekanım Datça Olsun" adıyla yayımlanan bu son kitabı eşi Güler Yücel resimlemiş... Güler Hanım tuvalin başında çalışırken bir gün, Can Baba şu satırları döktürmüş:
***
Güler resim yapmağa başladı
Bir ikisini Sütçü Zeybek'e gösterdiğinde
"İnekleri de koy içine!" dedi.
Güler de koyuyor artık
Bahçe resimleri içine
Hem sade inekleri değil
Kedileri, köpekleri
Gugukçu kuşlarını
Kargaları
Uçuç böceklerini
Kelebekleri...
Bahçe değil hayvanat bahçesi...

Derste...

Türkçe dersinde öğretmen sordu:
- Ben güzelim, dediğim zaman bu hangi zaman formundadır?
- Geçmiş zaman öğretmenim.
***
Öğretmen sordu:
- Bu sınıfta kimse birinin hayatını kurtardı mı?
Esra parmak kaldırdı:
- Ben, yeğenimin hayatını kurtardım.
- Nasıl oldu?
- Ablamın doğum kontrol haplarını sakladım.
***
Öğretmen sormuş:
- Söyle bakalım, iki yüzlü kime denir?
Zeynep:
- Okula gülerek gelen öğrenciye?..

*İnsanın hakkında konuşulmasından çok daha kötü birşey vardır:
Hakkında hiç konuşulmaması...
Oscar Wilde

Zamlı sohbet...

Celal Kılıç 26 yıllık devlet memuru... "Memur" ama arkadaşlarının çoğu O'nu "kaymak tabakadan" sayıyormuş... Ehh, nasıl saymasınlar; Celal Bey bir beyin cerrahı çünkü... Ankara Trafik Hastanesi Klinik Şeflerinden... Kendisiyle memurlara yapılacak yarı yıl zammı arefesinde memurların durumunu konuştuk:
- Ayıptır sorması, maaşınız ne kadar?
- Daha ayıptır (!) söylemesi, 270 milyon lira.
- Bu parayla nasıl geçindiğinizi, daha doğrusu geçinebildiğinizi sorsak? - Sürünme pozisyonunda geçinmeye çalışıyoruz işte... İnanın, mesleğe ilk başladığımda durumun çok daha iyiydi. Şimdi iki çocuk okutuyorum, ay başlarını nasıl getireceğimi düşünmekten klinik vak'a oldum. Fakat beni en çok üzen büyük oğlanın durumu...
- Hayrola?
- Zamanında o kadar uyardım ama fayda etmedi: Tıp Fakültesi'ne girdi!.. İki sene sonra doktor çıkacak... İnanır mısınız, Tıp Fakültesi'ni kazandığı sene meslektaşlar bana, ciddi ciddi "Geçmiş olsun" ziyaretine geldiler. Ben de "Dostlar sağolsun" diye karşılık verdim. Oğlan sınıflarını geçtikçe sevinçten havalara uçuyor, bense kahroluyorum.
- Ya küçük oğlan?
- Bizim ailenin neredeyse tamamı sağlık alanında çalışıyor. Neyse ki küçük oğlan akıllı çıktı! Tıp değil, turizm okuyacak...
- Mesut Yılmaz, bütçe olanakları memura yüzde 10'dan fazla zam vermemize elverişli değil diyor, siz ne diyorsunuz?
- Haksız sayılmaz, bankaların içini boşaltan vampirlere para pompalamaktan bütçede para mı kaldı ki!
- Siz nasıl bir zam istiyorsunuz?
- Memurlara yapılacak zam, enflasyon üzerinden değil, devletin zenginlerden aldığı borçlara uyguladığı faiz oranı üzerinden olmalıdır, diyorum...

İç sesimiz...

Yaşamınızda önemli kararlar vereceğiniz anda aklınızın ve duygularınızın sesini duyamıyorsanız şunu unutmayın:
"Hayır", öyle yavaş fısıldar ki bazen duyamazsınız... Oysa "Evet" avazı çıktığı kadar bağırır!.. Başka bir deyişle, kararınız olumlu ise bunu bilirsiniz. Eğer aklınızdan veya duygularınızdan net bir ses duyamıyorsanız bekleyin, "Karar veremiyorum" diye canınızı da sıkmayın: "Evet"in haykırışını duyana kadar kararınız "Hayır"dır...
(Kemal Tümerkan'ın "Hiç Gülümsenmemiş Gülümseyişimle" adlı kitabından...)



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr