Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dikmen'den Sökmen:
Rüyamda Başbakan Ecevit'in koruma görevlisiyim. Bülent Bey nerede, ben orada...
Ülkenin içinde bulunduğu şartlar çerçevesinde son derece yoğun bir tempoda çalışan Başbakan, güne Hüsamettin Özkan'la görüşerek başlıyor...
Ayaküstü yapılan bu görüşmede Hüsamettin Bey'in vurguladığı ilk konu emekli yaşı...
- Emekli yaşını 60'ın altına düşürmemiz kesinlikle mümkün değil Sayın Başbakanım, diyor Özkan ve ekliyor, efendim neymiş, kimse 60 yaşına kadar çalışmıyormuş... Hıh... Bunu söyleyenlere sizi ve Sayın Demirel'i örnek göstermek lazım... Bakın, ikiniz de maşallah yetmişinizi geçtiniz ama hala harıl harıl çalışıyorsunuz...
Bu sözler Ecevit'in hoşuna gidiyor. Özkan'ın sırtını sıvazlayarak:
- Çok doğru söyledin Sayın Hüsamettincim, diyor, bizi baz olarak alırsak emekli yaşını yetmişe, hatta seksene çıkarmamız gerekir...
Başbakan'la Özkan'ın ayakta ele aldıkları ikinci konu vergi meselesi...
- Zenginden vergi almanın hiçbir anlamı yok, diyerek giriyor konuya Bülent Bey... Neden?.. Çünkü bu ülkede zengin sayısı fazla değil. Buna karşın milyonlarca fakir var. Şimdi mantıklı düşünelim; üç - beş kişiden toplanacak vergi mi fazla tutar, yoksa milyonlardan toplanan vergi mi?..
Bu yaklaşıma hayran kalıyor Hüsamettin Bey... Gözleri ışıl ışıl bir vaziyette:
- Hah şöyle Sayın Ecevit, diyor, ben her zaman söylemişimdir zaten; bu ülke şair ruhlu başbakanlarla değil, pençesini fakire atacak şahin ruhlu başbakanlarla gelişir...
Gülümseyerek Başbakan'ın makam odasına giriyorlar...
YORUMU: Önceki başbakanlığı döneminde Apo yakalandığı için oy patlaması yapan ve tekrar başbakan olan Bülent Bey şimdilerde emekçi kesimin ekmeğiyle oynamakta... Demek ki neymiş?.. Apo karın doyurmuyormuş...

Milliyetçi çizgi...

Koalisyon kurulmadan önce DSP ile MHP'nin birarada yaşayabileceğine inananların sayısı pek azdı. Biri sağ milliyetçi... Diğeri sol milliyetçi... "İmkanı yok anlaşma zemini bulamazlar" deniyordu... Buldular.
IMF milliyetçiliğinde birleşip cümle alemi yanılttılar.

Motivasyon meselesi...

TSYD Kupası finalinde Fenerbahçe - G.Saray maçı 1 - 1 bitiyor. Kupayı Galatasaray kazanıyor. Kaptan Büyük Hakan maç biter bitmez Galatasaray formasını çıkarıyor. Adidas reklamı taşıyan iç fanilasıyla kalıyor. Kupayı alıyor. Peşinden sahayı dört dönüp "Adidas" markasını dolaştırıyor. Hakan'ın maçta iyi oynamadığı söyleniyor. Ama maçtan sonra üzerindeki ikinci formanın hakkını veriyor. Adidas adını bütün gazetelerin spor sayfalarına yazdırmayı başarıyor. "Hakan başarısız" diyenler yanılıyor. Adidas forması altında fevkalade iyi çalışıyor...

*Cihan Demirci’den LAFORiZMA
Ataköy'de süren Avrupa Yüzme Şampiyonası'na halk ilgi göstermiyormuş...
Bizimkiler şu sıra Şile ve Kilyos'ta boğulma yarışında...

Botswana nire...

Tatil günlerinde bir ara Paris'te, OECD'deki değerli uzmanlarımızdan Mehmet Öğütçü ile sohbet ediyorduk... Sağdan soldan konuşurken... Mehmet Öğütçü çantasından bir rapor çıkardı... Üzerinde Botswana Cumhuriyeti yazıyor:
- Afrika'daki yerini bile bilmem ama, dedi, bakın Botswana adlı Afrika ülkesi önümüzdeki 15 yıla ilişkin bir stratejik planlama yapmış. Bana da bir kopyasını göndermiş...
Dünya ülkeleri 20 yıllık, 50 yıllık planlar yapıyor. Ulusal siyaseti bu planların üzerine oturtuyor, ülkenin ve toplumun yarınını tesadüfe bırakmıyorlar... 1,5 milyonluk Botswana bile bu çağdaş kervana katılmış.
Peki bizde durum nedir?
Acaba Ankara'da günde 5 dakika olsun başını iki elinin arasına alarak "yarın"ı düşünen bir siyaset adamı var mı?
Elbette... Ankara'da ülkenin geleceğine ilişkin çalışmalar yapan, planlar hazırlayan değerli uzmanlar, bürokratlar mevcuttur.
Ama bu konulara vakit ayıran siyasetçi var mı? Varsa adedi kaç?
Siyaset ülkenin ve halkın yarınıyla ne kadar meşguldür?
Yoksa bizdeki siyaset sadece "Hazine"nin para babaları arasında pay edilmesine ilişkin sorunlarla mı ilgilidir?
Eğer ikincisi söz konusu ise... Hangi demokrasiden, hangi yarınlardan söz edebiliriz...

Sevdiğin belli mi?..

Gelibolu Tarih ve Çevre Koruma Derneği'nin bastırıp Gelibolu'da yaşayanlara dağıttığı el ilanını birlikte okuyalım:
"Gelibolu'yu çok seviyorsanız!
Niçin?
- Yerlere tükürüyorsunuz?
- Boş sigara paketlerini, çöp kutularına atmıyorsunuz?
- Çiğnediğiniz sakız ve ambalajlarını sokaklara atıyorsunuz?
- Meşrubat kutularını ve içki şişelerini denize atıyorsunuz?
- Otonuzun sigara küllüğünü sokaklara boşaltıyorsunuz?
- Çöplerinizi bidonlara değil de, bidonların yanına bırakıyorsunuz?
- Ağaç dikmiyor, dikilenleri korumuyorsunuz?
- Piknik yaptığınız alanlarda kendi çöplerinizi toplamıyor, çevreyi kirletiyor, bir daha pikniğe geleceğinizi düşünemiyorsunuz? Piknik ateşini söndürmüyorsunuz?
- Evinizin önü veya bahçesini temizlemiyorsunuz?
- Aracınızı olur olmaz yerlere park ediyorsunuz?
- Balkondan çöp atıyor, halı silkeliyorsunuz?..
- Tarihi yerleri ve türbeleri tahrip ediyorsunuz?
Öyleyse siz; Gelibolu'yu çok sevmiyorsunuz...




Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr