Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"...Abdülhamid devrinde birkaç arkadaşla beraber oruç yerken basıldık, yakın bir merkeze götürüldük. İşgüzar memur bizi komiserin odasından içeriye tıkar gibi soktu. Komiser yatağının üstünde, henüz yeni kalkmış... İki parmağı arasında da bir sigara, tütüp duruyordu.İşi o da anladı. Biz de! Bakışlarımız, halimize en belirli birer tercüman oldu. Komiser elindeki sigarayı bir daha çekti. Bize dedi ki:- Şeri bir özürünüz mü vardı?- Evet efendim!- Bizi getiren polise dönerek, efendiler şeri özürleri varmış. Sormadan, anlamadan niye tutup geldin? Bize dönerek, "Bir daha evinizde oturun, buyrun!" dedi.İki taraf da, düşmüş olduğu müşkül vaziyetten kurtuldu idi!Halbuki, o devirde memuriyetten tard, işten kovulma, üç, beş, on, gün hapis vardı.(Ramazan Karşılaması... Arba Yayınları S.53) Nerdeee o eski ramazanlar diye iç çekmek kolay da... Eski ramazanları yaşamak kolay mıydı sanıyorsunuz? Hele de oruç vakti bir şeyler yerken görünmek! Ahmet Rasim üstat anlatıyor: Atatürk kazandığı zaferlerden daha büyük adamdı. Vatana millete... - Ancak medyamız dahil herkes, Tayyip Beyi başbakan yapmanın yollarını arıyor. Hiç kimse "Devam eden yolsuzluk davalarından aklan gel" diyemiyor. Oysa Mesut Yılmaz bile geçen dönem, "Hakkımdaki iddialar sonuçlanmadan hükümette görev almam" demişti. Medyanın ve toplumun yolsuzluklara karşı duyarlığı iyice aşındı... Tayyip Erdoğanın İstanbul mahkemelerinde 7 yolsuzluk davası halen devam ediyor. Erdoğanın toplam 56 yıla kadar hapsi isteniyor. Mehmet Yıldız gönderdiği notta diyor ki: Bir dostumuz seçimi şöyle yorumladı: - Sistem gariban kitleleri korkuyla sindirdi. Onlar da rövanşta sistemi korkuttu. Ziyaretçi defteri "Sevgili Atam, emanetine sahip çıkamadılar. Senin yerine keşke onlar yatsaydı.""Atam huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bizi çetelerin elinden kurtar.""Siz olmasaydınız adımız Mayk ve Co olurdu.""Atam biz açız ama, sakın gözün arkada kalmasın.""Sevgili Atatürk, sana öyle kızıyorum ki... Ya on yıl daha yaşamalı ya da güdülmeye alışık bir milleti demokrasi ile tanıştırmamalıydın." İstanbul Akmerkezde düzenlenen "Atatürk Fotoğrafları Sergisi"ne konulan ziyaretçi defterine düşülen notlardan birkaçını görelim: Dünden bugüne "... Atatürk, bütün devrimci hareketlerinde, çokluk, en yakın arkadaşları tarafından bile yalnız bırakıldı. Her Batı modeli demokrasi denemesinde, partilerarası rekabet savaşı derhal oy avcılığı ile soysuzlaşmış ve Kemalist rejime karşı en sinsi darbe indirilmiştir. Sanki Atatürk çağı dinsizlik çağı imişmiş gibi. Demokrasinin ilk sloganı milleti Ezanı Muhammediye kavuşturduk oldu. Bu çığır da açılınca, bütün Kemalizmin ideolojik ilkeleri partiler arasında bir nevi açık eksiltme ye konuldu. Bu koşullar altında, partiler arasında yüksek düzeyde bir rekabet olanağı kalmadı. Menfi seleksiyon kanunu harekete geçerek kötü, iyi yi kovdu, geri, ileri yi ezdi, Kemalizmin çağdaş uygarlığın üstüne çıkmak ideali yerini geçmişin karanlıklarına doğru bir atılış, bir akış, partilerarası savaşa bıraktı." ***O partilerarası savaşın bugün hangi noktaya vardığını hep birlikte yaşayarak görüyoruz... Atatürkün bilime, aydınlığa, çağdaş uygarlığa yönlendirdiği Türkiyenin bugün geldiği yerde tartıştığı konuya bakınız; "Başbakanın eşinin türbanı"... Varacağımız yer burası mı olmalıydı? Atatürk döneminin Basın Yayın Genel Müdürü Vedat Nedim Tör, 1970lerde yazdığı "Kemalizmin Dramı" başlıklı yazısında şöyle diyor: Temsilde komedi - Şu anda Meclise giren 550 milletvekilinden 541inin sadece iki seçmeni mevcuttur; Deniz Baykal ve Recep Tayyip Erdoğan... Şu anda bu 541 kişi, bence, milletin değil genel başkanların vekilidir.Türkiye genelinde "seçmen" in ancak yüzde 40ı Mecliste temsil edilmektedir. Ve iktidar partisi (tüm seçmenlerin) yüzde 25 oyuyla TBMMde sandalyelerin yüzde 66sını almış, Anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşmıştır.Halkın TBMMde temsil edildiğini düşünmek ve bu tabloya "demokrasi" adı vermek mümkün müdür? m.asik@milliyet.com.tr Okurumuz Erdal Şahin anımsatıyor: