Topu topu 8 maddelik bir kanun tasarısı. Komisyondan geçti, bu hafta Genel Kurul’da görüşülecek. Adı; Maarif Vakfı Kanun Tasarısı.
Resmi gerekçesi son derece ulvi;
“Yurtdışında okul öncesi eğitimden üniversite eğitimine kadar tüm eğitim süreçlerinde burslar vermek, okullar, yurtlar açmak, eğitim program ve içeriklerini geliştirmek vb.”
CHP Bursa milletvekili Ceyhun İrgil’e göre ise asıl amaç çok farklı:
- Asıl amaç devletin maddi - manevi bütün gücünü kullanarak Cemaat’in yurtdışındaki okullarını kapatmak veya ele geçirmek. Bunun için vakıf adı altında ve tabii iktidarın güdümünde adeta paralel milli eğitim bakanlığı kuruyorlar. Tasarı Anayasa ve öğretim birliği yasasına da açıkça aykırı...
- Neresiyle aykırı?
- Vakıf kendi dünya görüşüne göre eğitim programları geliştirecek ve eğitmen yetiştirecek. Tasarıya göre vakfın eğitim kurumu açtığı ülkelerde Milli Eğitim Bakanlığı başta, hiçbir kamu kurumu aynı amaç güden birimler kuramaz. Daha önce açılmışlar varsa yetkileri bu Maarif Vakfı’na devredilecek. Bu da MEB’in görevini tamamen bu vakıfa devretmesi demek.
- Bu işler için büyük paralar lazım. O nereden temin edilecek?
- Merkezi İstanbul’da olacak vakfa devlet başta 1 milyon lira katkıda bulunacak. Ama asıl önemli kaynak şu; Milli Eğitim Bakanlığı’nın uygun gördüğü yurt dışındaki kamuya ait varlıklar Bakanlar Kurulu kararıyla bedelsiz olarak bu vakfa bağışlanabilecek.
Şıpınişi çözümler
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun oğlu Kerem Kılıçdaroğlu, CHP üzerine hazırladığı doktora tezini Al Jazeera’ye anlatmış.
Kerem Kılıçdaroğlu’na göre, CHP’nin oylarını artıracak en etkili yöntem, “Sokağa çıkmak değil seçmenin ayağına gitmek” imiş... Genç adama bu noktada birkaç soru:
Diyelim ki seçim öncesi evine gittiğiniz seçmen size sordu:
- İktidara gelirseniz eğitimde, sağlıkta, benzer alanlarda AKP’nin yaptığından daha farklı ne yapacaksınız?
- Gelir adaletini nasıl sağlayacaksınız? Vergi politikanız ne olacak? Üretimi nasıl attıracaksınız?...
CHP’nin bu konularda sorulan soruları yanıtlayacak bir iktidar programı var mı?
Gittiğiniz evde sordular diyelim:
- Siz iktidara gelirseniz Güneydoğu meselesini nasıl çözeceksiniz?
Ne cevap vereceksiniz?
CHP seçim bildirgelerinde bu karmaşık konunun çözümü için öneri şudur:
“Meclis’te dört partinin bir araya gelerek oluşturacağı mutabakat ve hakikatler komisyonlarıyla bu konuyu çözeceğiz...”
Bu iş bu kadar basit olsa şimdiye dek Daha önce de yazdık... CHP uzun kurultaylar süreciyle sorunları ve çözümleri saptamalı, bir program oluşturmalı... Bir siyasi çizgi saptamalı. Program bu siyasi çizginin üzerine oturmalı...
AKP’yi gündelik eleştirilerle düzeltmeye çalışan bir siyaset partiyi iktidara götüremez..
HAKİM
Yargıtay ile Danıştay’ın yapısını değiştiren kanun tasarısının daha iyi bir hukuk düzeni getireceğine kimse inanmıyor. Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu diyor ki:
“Daire sayıları ve hakim sayıları azaltılacak diye önce Yargıtay ve Danıştay üyeliklerinin tamamına son verilmek istenmektedir. HSYK daha sonra Yargıtay ve Danıştay’ı yeniden oluşturacaktır. Bu tasarının gösterilen gerekçesi istinaf mahkemeleri çalışmaya başlayınca yüksek mahkemelere gelen iş sayısının düşeceğidir. Gayri resmi ve esas gerekçe ise cemaatçi olduğu söylenen yüksek hakimlerin yüksek yargıdan tasfiye edilmesidir.”
Tabii “Cemaatçi” diye diğer muhalif yargıçların tasfiye edileceğini de tahmin edersiniz.
Meclis Başkanı davetiyelerden “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözünü çıkarmış
Doğrusunu yapmış... Egemenlik artık milletin
değil ki...
? ? ?
Ülke öyle dizayn edildi ki;
Liselilerin gösterdiği kadar tepkiyi
medya, yargı, üniversiteler, ordu vs. gösteremiyor...
Akif Kökçe
PSİKO
Psikopat katil Atalay Filiz’i yakalayan polisler sıraya girip onunla resim çektiriyorlar. Cinayet Masası şefi de aralarında... Cinayet işleyen katillere sempati besleyen... Caniye özenen cinayet masası polisi ve şefi olur mu? Bizde oluyor.
Nasıl oluyor? Twitter mesajlarını aktaralım...
Gazeteci Özlem Özdemir:
- Uzmanlara göre, bu kimseler yapamadığını yapana hayran olur, içindeki öfkeyi, sevgisizliği katil üzerinden tatmin edermiş...
Evşen Tamam:
“Katil bile olsa, ünlü birini görünce fotoğraf çektirmeyen bizden değildir.”
Günsel:
“Bu suçu ve suçluyu övmek olmuyor mu? Polis; suçluların can düşmanı, böyle yaparsa hangi suçla mücadele edilebilir?”