Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih AŞIK

Maaşların düşüklüğü çalışanlarda mutsuzluk yaratır mı?..
Kesinlikle evet...
Peki maaşların yüksekliği onları mutlu etmeye yeter mi?..
Hayır...
İngiltere'de bir şirket patronu Financial Times gazetesi uzmanlarından Profesör John Hunt'a yazdığı mektupta diyor ki:
- Sayın Profesör; şirketimden çalışanların maaşlarına üç yıldır enfasyonun üzerinde zam yapıyorum. Ama onları mutlu görmüyorum. Acaba neden?..
Prof. Hunt, Amerikalı Araştırmacı Fred Herzberg'in 1950'lerde yaptığı araştırmanın sonuçlarından da yararlanarak yanıt veriyor:
- İşçi ücretleri mutsuzluk kaynağı olabilir, ama her zaman memnuniyet sebebi olamaz. Çalışanları memnun eden genellikle yaptıkları işin onların motivasyonu ile çakışmasıdır. Başarı, tanınma, güçlü olma, işin ilginçliği, ödüllenme... Çalışanı daha çok bunlar mutlu eder. Memnuniyetsizlik kaynakları ise (ücret dışında) işyerinin sağlık ve fizik koşulları, patronun tavrı, eşit olmayan muamele vb.. dir...
Sonuç... Para dediğiniz şeyin yokluğu yara, ama varlığı herşey değil... Paranın ötesinde beklentileri de var çalışanların...

Nedense bizim şaşıracak şeyleri olağan karşılamak... Olağan şeylere şaşırmak gibi garip bir huyumuz da var... Mesela rüşvet karşılığı eroin kaçakçılarını serbest bırakan DGM yargıçlarına çok şaşırıldı. Peşinden Manisa'da işkence sanığı polisleri beraat ettiren yargıçlara şaşırdık... Sanki toplumun tüm katmanları çürürken 150 milyon lira maaş ödeyip tek başına sokağa saldığımız savcı ve yargıçlar bağımsızlıklarını kahramanca sürdürecek, her türlü baskıya meydan okuyup tarafsız kararlar alacaklardı. Nasıl olacaksa?
Yargı'nın; çetenin veya birkaç polis memurunun karşısında yasaları uygulayacak gücünün kalmadığını görmek istemiyoruz. O yüzden her defasında yeniden şaşırıyoruz...

Türk Hava Yolları'nın deneyli pilotlarından Ümit Bağcı'ya geçenlerde bir dost toplantısında o klasik soru soruldu:
- Uçak tehlikeli değil mi Kaptan? Siz hiç korkmuyor musunuz?
Kaptan dedi ki:
- Sizin büyük babanız yatakta ölmedi mi?..
- Evet...
- Peki onun babası?
- O da yatakta öldü...
- Peki siz akşam yatağa girerken korkuyor musunuz?..

İzmir Belediye Başkanı Burhan Özfatura, İzmir Körfezi'ni içten dolaşacak 6 şeritli yolun başlama emrini verirken, Cumhuriyet Meydanı - Konak arasında kalan bölgenin SİT olduğunu, buradan yol geçirilemeyececeğini biliyordu. Kordon'un İzmir'in simgesi olduğunu, böyle simgelerin "Ben yaptım oldu" mantığıyla iptal edilemeyeceğini de bilmek durumundaydı. Bilmese bile yaptığı işin "yanlışlığı" kendisine Mimarlar Odası'ndan Çevre Mühendisleri Odası'na, Şehir Plancıları Odası'ndan İnşaat Mühendisleri Odası'na, yaklaşık 20 uzman sivil toplum kuruluşu tarafından bildirilmişti.
Üstelik Kordon otoyolunun mucidi de o değildi. Proje daha önceki CHP'li Başkan Yüksel Çakmur tarafından kamuoyu gündemine getirilmişti. Çakmur kendisinden brifing isteyen sivil toplum kuruluşlarının karşısına kendi uzmanlarını değil, Bayındır Holding mühendislerini çıkarınca işin aslı da belli olmuş; bunun Belediye değil Bayındır Holding prodüksiyonu olduğu anlaşılmıştı. Yüksel Çakmur meslek kuruluşlarının muhalefetine rağmen, Kordon otoyolunu başlatma kararındaydı. Ancak CHP'li Bayındırlık Bakanı Onur Kumbaracıbaşı izin vermedi. Proje yattı...
Acaba çevreciler ve uzmanlar bu otoyola neden karşıydı? Çünkü Otoyol hem İzmir'in simgesini yok edecek, hem halkın denizle ilgisini kesecekti. Üstelik de otoyolun önünü kesen bir SİT alanı vardı.
Burhan Özfatura bütün bunları bile bile Bayındırlık Holding'e "Başla" komutunu verdi. Liman ile Cumhuriyet Meydanı arası toprakla dolduruldu. Herkes dolgu SİT sınırına dayandığında sonrasının ne olacağını merak ediyordu. Hiçbir şey olmadı. Dolgu durdu. Ancak duran dolgu üzerinde yol hazırlıkları başladı.
Derken geçen hafta İzmir Koruma Kurulu, dolgunun yapıldığı alanı da SİT ilan etti. Bu durumda dolgu üzerinde de artık yol çalışmaları yapılamayacaktı. Koruma Kurulu'nun bu kararı İzmir'in "şehirci", "mimar", "çevre mühendisi", "çevre avukatı" bilumum uzman ve korumacı kuruluşlarından alkış alırken çok tuhaf bir gelişme oldu... Kültür Bakanlığı, İzmir Koruma Kurulu'nun kararını iptal etti. Bu yönde yoğun bir kulis yürüten DSP milletvekili Ahmet Priştina:
- Karar "usülden " iptal edildi, Kurul aynı yönde usülüne uygun yeni bir karar alabilir...
derken... Kurul üyeleri üzerinde "eğer kararı değiştirmezseniz görevden alınacaksınız" yollu bir baskı başlatıldığı bildiriliyor... Yanlışlıklar komedyası bir ayıplar komedyasına dönüşüyor. Kültür Bakanlığı aydın çevreleri şaşırtan bir tavır izliyor bu konuda... Bakan İstemihan Talay'ın tavrı da şaşırtıyor aynı çevreleri. Çözüm mü? Basit... Doldurulan alanı "Taşıtlara kapalı, halka açık" bir rekreasyon alanı yaparak bütün İzmir'i mutlu etmek... Bayındır Holding'in otoyol hizmetindeki ısrarını bir başka alanda değerlendirmek..!



Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr