Melih AŞIK
Profesör
Selçuk Erez'in Turizm Bakanı
İbrahim Gürdal'a ilginç bir önerisi var.
Erez'in önerisini kendi kaleminden sunuyoruz:
"...Yeni Turizm Bakanımız İstanbul'da yabancı ve yerli basına kokteyl verip Karadeniz'i turizme açtığını ilan ettikten yaklaşık bir hafta sonra, Trabzon'da - aralarında Rum Patriği de bulunduğu için - taşlanan ve bu nedenle Trabzon'un Sumela gibi turistik güzelliklerini göremeyen 400 bilim adamı ve çeşitli din adamlarının başına gelenlere bizzat şahit olmuştum. Trabzon Valisi gerekli güvenceyi vermeyerek, yardımcı olmayarak, Halk Dansları Ekibi'nin gemiye gelip misafirlerimize Türk Halk Dansları'nı sergilemelerini yasaklayarak, aralarında Avrupa Topluluğu'nun Çevre Bakanı
Ritt Bjerrard gibi,
Ağa Han gibi kimseler bulunan güzide bir topluluğa, Karadeniz'i gelecekte nelerin beklediğini göstermiştir.
Turizm Bakanımızın bu sefer Papa'yı 2000 yılında Hz. İsa'nın doğum yıl dönümünde Türkiye'ye davet ettiğini öğrendik.
Papa'ya Türkiye'yi ziyaret ettiğinde mihmandar olarak Sayın Trabzon Valisi'nin verilmesini - bu yolla ananevi Türk misafirperverliği ve hoşgörüsünün vurgulanmasını- öneriyorum!
Hollanda'da yaşlı başlı bir adam kiliye gitmiş. Günah çıkarma kabinine girmiş. Papaza kimsenin duymayacağı bir şekilde fısıldamış:
- Bir günah işledim vicdan azabı altında eziliyorum...
- Anlat ne oldu, demiş papaz...
- İkinci Dünya Savaşında bir Yahudiyi evimin bodrumuna sakladım...
- Bu günah değil ki... Sevap işlemişsin...
- Ama bu işi günde 20 florin karşılığında yaptım...
- Olsun... Sonunda yaptığın iş yine de bir iyilik...
- Günaha girmiş sayılır mıyım?
- Hayır katiyen...
- Son bir soru sorabilir miyim?
- Sor bakalım...
- Acaba artık ona savaşın bittiğini söylesem mi?
"İki kere iki dört eder" veya "Dünya yuvarlaktır" gibi bilgilerin doğruluğundan kuşku duymalı mı?
Bu soruya herkes
"Olur mu öyle şey" diyecektir...
Oysa Beyaz Nokta Vakfı Kurucusu
Tınaz Titiz geçtiğimiz Cumartesi günü Özel Moda Eğitim Kurumları öğretmenlerine verdiği
"Ezbersiz Eğitim" seminerinde
"Kuşku duyulsa iyi olur" diyordu.
Ülkemizde neden fazla sayıda "mucit" yetişmediğini ve sorunları çözmek yerine yeni sorunlar üretmemizin nedenlerini
Tınaz Titiz, öğrencilerin aldıkları bilgilerden kuşku duymamalarına bağlıyor.
Tınaz Titiz eğitimde
"Bilgiyi öğrenme" değil,
"Öğrenmeyi öğrenme" amacını ön plana çıkarıyor ve " İnsanlar sorunlarına ancak bu yolla daha kolay çözebilirler" diyor.
"Ezbere Hayır" ve "Açık defter, açık kitapla sınav" sloganlarıyla başlatılan ezbersiz eğitim yöntemi ilk olarak Moda özel eğitim kurumlarında uygulanmaya konuyor.
Tınaz Titiz verdiği konferanslarla öğretmenleri bu yönde eğitiyor. Umulur ki sonuç iyi olacak, bu öğretmenlerin elinden ezberleyen değil, düşünen, sorgulayan, çözüm üreten gençler yetişecek...
(Tabii ezbere ve teste dayalı ÖSS sınavlarında çelmelenmezlerse...)
Nejat Bey küçük bir not geçmiş...Okuyalım...
"Televizyon reklamlarında, bir banka ismi kulağıma çarptı. Kuweit Türk Bank... Herhangi bir ticari kuruluşta Türk kelimesi kullanılması yasalara bağlıdır... Türk Telekom, Türk Ticaret Bankası, Türk İnter, Türk Bayer vs. gibi isimlere izin yasa ile verilmiştir. "Kuweit Türk" adına izin de yasayla çıkmış olmalıdır. Ancak bütün diğer ortak kuruluşlarda Türk kelimesi baştadır.
"Kuweit - Türk" diye bir laubaliliğe kim izin vermiştir?..
Nazlı Ilıcak'ın evinde Bayan ve Bay
Çiller ile "Çillersever" köşe yazarlarını biraraya getiren daveti
Yavuz Gökmen köşesinde
"Tansu Çiller'le bir akşam yemeği" başlığı altında dün anlattı...
Yavuz, masada
Tansu Çiller'in yanına oturmuş. Böylece sarışın ve güzel kadını çok yakından izleme fırsatı bulmuş.
Çiller tabağındaki yemeği son kırıntısına kadar hırsla çiğneyip yuttuktan sonra:
- Ben, demiş,
bir kavganın içindeyim. Bana bu konuda tavsiyeleriniz varsa bunları dinlemek isterim...
Konuklar söz alarak
Tansu Çiller'e tavsiye ve taktiklerini iletmişler. Aldığımız ek bilgiye göre... En ilginç fikir
Nazlı Ilıcak' tan gelmiş:
- Size en çok eleştiri RP ile koalisyon yapmanızdan geliyor, demiş
Nazlı Hanım, bu konuda bir özeleştiri ve düzeltme yapmanıza ihtiyaç var...
- Ne gibi?
- Yanlış olan RP'yle koalisyon yapmanız değildi. Seçimden önce RP'yle koalisyon yapmayacağınızı söylemenizdi. Konuşmalarınızda bunu vurgulayın.
Tansu Çiller bu fikri çok tutmuş. Ancak çok moralsiz görünmekteymiş ve cevabını aradığı tek soru varmış:
- Kavgaya devam edeyim mi, keseyim mi?
- Devam et, demiş Yavuz Gökmen...
Biz olsak
"Kesin" derdik.
Kendi yaptığı hataları düzeltmek için başkasının aklına başvuracak kadar çaresizleşen siyasetçiden kime ne hayır gelir?
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr