Yaşadığımız toplumda kimileri yaptıkları üç kuruşluk yardımı gazetelerin birinci sayfalarına taşımaya çalışırken, kimileri de neredeyse bütün varlıklarını yardım ve bağışa harcıyor. Hem de ne reklam, ne teşekkür beklemeden...
Örnek mi?.. İşte İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Gülsün Sağlamer... Hürriyet’in dün yayımlanan eğitim ekinden öğreniyoruz ki Prof. Gülsün Sağlamer, (milletvekilleri çalışmadıkları üç ayın peşin maaşını ceplerine atmış bulunurken) her ay 1 milyar 412 milyon liralık maaşının üçte ikisini üniversiteye bağışlamaktadır. Gerisini Hüriyet’in eğitim ekinden okuyoruz:
“...Gülsün Sağlamer’in İTÜ mezunlarını harekete geçirmesi, okula üç yılda 30 milyon dolarlık bir kaynak yaratmış. Bunun 25 milyon doları harcanmış. Bağışlar dışında üniversite - sanayi işbirliği sonucu üretilen projeler döner sermaye gelirlerinde büyük artışa neden olmuş. Gelir her yıl katlanarak artmış. Bu yıl sonunda 10 milyon dolara ulaşması bekleniyor. Sağlamer’in İTÜ’ye katkısı yalnızca rektörlük görevi nedeniyle yaptıklarıyla sınırlı değil. Mimar olan Sağlamer, öğretim üyeliği döneminde yaptığı bir otel projesi sonunda alması gereken 500 bin dolarlık telif hakkını da İTÜ’ye bağışlamış. Kampüs içinde yapımı halen devam eden 12 yurt binasından biri bu parayla yapılarak Sağlamer’in adı verilmiş. Hayatında 500 bin doları birarada görmediğini söyleyen Sağlamer, “Bu telif hakkı yıllar önce yaptığım bir projeden ortaya çıktı. Ne yapacağım bu parayı. Üniversiteye başladığım yıl yurtta kalmıştım,şartları çok kötüydü. Yurt yapma isteğim o günden gelen bir şeyö diyor.
Bu yurtsever rektörü ve sessiz fedakarlığını yürekten alkışlıyoruz.
Yeni adres!..
Olay tam bir laz fıkrası gibi, ama değil... Trabzonspor - Galatasaray maçı için Trabzon’a giden spor yazarı arkadaşımız Zeki Çol’a oradaki dostları anlatmışlar; biz de ondan aktarıyoruz.
Efendim, Trabzon’da beyaz eşya satan bir işyerinin sahibi dükkanının yerini değiştirmek zorunda kalmış. Boşalttığı dükkanının camına yeni işyerinin adresini bildiren şu yazıyı asmış:
“Taşındık. Yeni işyerimiz MİT’in tam karşısındadır.ö
Zeki, yazının fotoğrafını çekmek istediğini söyleyince olayı anlatanlar;
- Maalesef çekemezsin, demişler, çünkü MİT adamı içeriye aldı, yazı da anında yok edildi.
Asıl şans...
Akşamüstü serinliğinde Çiçek Pasajı’na uğramış, demleniyordu. Bir ara Milli Piyango satıcısı sokuldu yanına. Kibarca sordu:
- Size de çıkabilir, alır mıydınız?
Bizimki kadehi yuvarlarken;
- Sağol dedi, bizde şans olsa...
Milli Piyangocu gülümsedi:
- Şanslısın ki buradasın abi!..
*
Cihan Demirci’den LAFORİZMAAsıl önemli olan “Baykal zihniyetininö CHP’den istifa etmesi değil mi?..Adaletsiz denklem
1995 ve 1999 genel seçim sonuçlarına “karşılaştırmalıö olarak göz atalım... Hayretler içinde kalalım... Mesela:
DSP (1995’te) yüzde 14.6 oyla 76 milletvekili çıkarıyor / Ama FP (1999’da) yüzde 15.3 oyla 111 milletvekili çıkarıyor.
DSP (1999’da) yüzde 22.1 oyla 136 milletvekili çıkarıyor / Ama FP (RP) (1995’te) yüzde 21.9 oyla 158 milletvekili çıkarıyor. / 1999’da DSP, MHP’den 1 milyon 300 bin fazla oy alıyor. Ama milletvekili farkı sadece 6.
Peki nedir bu tablonun izahı?.. Apaçık ortada ki.. Mevcut seçim sistemi sağ partilerin avantajına düzenlenmiş... İyi de, nasıl kuruldu bu tezgah?..
İşin uzmanı Erhan Göksel anlatıyor:
- 12 Eylül’ün Türkiye’ye armağanıdır bu. Solun oy deposu sayılan gelişmiş bölgeler ve büyük şehirlerin milletvekili sayısını kırpmak, neticede “solöu küçültmek için yapıldı bu. Demirel ve Özal’ın her yeri “ilö yapmasının altında da aynı şey yatar: Büyük şehirlerin milletvekili sayılarını kırpmak.
- Biraz daha açalım...
- Fransız patentli bu “hınzırcaö uygulama, 1983 seçim yasasıyla bizde de geçerli oldu: Milletvekilliklerini illere dağıtırken önce “her ile bir milletvekiliö verilmesini öngörmektedir. Daha sonra, Türkiye nüfusu geri kalan milletvekili sayısına bölünecek; çıkacak rakam, milletvekilliklerinin illere dağıtımında esas olacaktır. (Örneğin 99 seçimleri için önce 80 ile birer üyelik verilmiş, daha sonra toplam nüfus 470’e bölünerek bir rakam elde edilmiş, geriye kalan 470 milletvekili bu rakamın katlarına göre illere dağıtılmıştır.) Sonuçta nüfusuna bakılmaksızın her ile önceden birer üyelik verilmesi nedeniyle, orta ve büyük nüfusa sahip (sola meyilli) illerin Meclis’te temsili düşmektedir. Bu sistem sonucunda İstanbul’da 133, Ankara’da 132, İzmir’de ise 130 bin kişiye 1 milletvekili düşerken.. Aynı rakam Tunceli için 43, Bayburt için 50, Gümüşhane için 72 bindir.
Özetle... TBMM’de küçük kentler nüfuslarına oranla fazla, büyük ve gelişmiş kentler nüfuslarına oranla az üyeyle temsil ediliyor. Taşra kentleri TBMM’de haksız bir ağırlık kazanıyor. Bu durum CHP, DSP gibi partilerin sürekli aleyhine işliyor. Peki bu iki parti Anayasa’daki “Temsilde adaletö ilkesine kesinlikle ters düşen yukardaki çarpıklığa neden itiraz etmediler. Neden değiştirmeye çalışmadılar?..
Birbirlerini yemekten fırsat bulamadıkları için herhalde...
*
Benzine yeni zam gelecekmiş.Yeter ya... Şuna benzam diyelim bari...
Kenan TunçYazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr