Şu günlerde YÖK’e kızgın cumhuriyetçi ve laik hocalar AKP iktidarıyla ahenkli şekilde YÖK’ü topa tutuyorlar. Aklımıza İran’ın son günleri geliyor. Humeyniciler ile demokratlar Şah’ı devirmek için işbirliği yapmıştı; Şah devrilince Humeyni’nin ilk işi demokratları temizlemek oldu...
YÖK’e hepimiz kızgınız. Ama insan birlikte yola çıktığı kişilerin neyin peşinde olduğunu da bir sorgulamaz mı? Bu iktidar bilimsel ve çağdaş bir üniversite peşinde mi? Tersi niyetler içinde mi? YÖK mü daha tehlikeli, AKP’nin eğitimi geriye döndürmeye yönelik niyet ve projeleri mi?
İnsanın hangi amaca omuz verdiğini görmesi bu kadar zor mudur laik hocam?
***
Haftanın olayı malum... Genelkurmay’ın Basın Kokteyli.. Ve komutanların siyasete uyarıları... Evet askerin demokrasiye müdahalesi doğru değildir.
İyi ama Türkiye’de işleyen bir demokrasi var mı?
Demokraside bir partinin yüzde 35 oyla Meclis’in yüzde 65’ine yayılması olası mı? Demokrasi kendisine yönelik sabotajlara izin verir mi?
Tabii ki aksaklık ülkede muhalefet yokluğundan kaynaklanıyor. CHP’nin sinemakeliğinden... Sivil toplum örgütlerinin sessizliğinden...
Eğer siyasi muhalefet, cumhuriyet, laiklik ve demokrasiyi korumakta hassas olsa demokrasi dışı güçlerin oyuna girmesine gerek kalır mıydı?
Biri öteki kadar zengin olunca, kardeşler birbirlerini severler.
Uganda Sözü
Okurumuz Turgut Sancaklı soruyor: "Hukumumuzda suçluya, özellikle de teröriste yataklık edenlere ağır cezalar verildiğini biliyoruz.
Terörist devlete yataklık eden devletlere de evrensel hukukta ceza sözkonusu mudur?"
Bir diğer okur sorusu:
- "Memleketin bütün kaleleri zaptedilmiş bütün tersaneleri işgal edilmiş olabilir" diye bir söz vardı. Üs ve limanların ABD’ye verilmesi bana bu sözü hatırlattı da söyleyeni anımsamadım. Kim söylemişti?
Faruk Bildirici son kitabı "Hanedanın Son Prensi"nde anlatıyor:
"(Semra Özal) Ankara Palas’taki akşam yemeğinde herkes pistte dans ederken Mesut Yılmaz’ın somurtarak oturduğunu fark etti. Dans bitip yerine otururken Yılmaz’ın kulağına doğru eğildi;
- Berna’yı dansa kaldırsana.
Yılmaz harekete geçmek zorunda kaldı. Fakat zoraki dans ettiği her halinden belliydi. Eşinin beline sarılan elinden tesbihi sarkıyor, omzundaki elinde de ağızlığa taktığı sigarası hâlâ tütüyordu."
AŞK: 1 sesli, 2 sessiz ve 2 aptaldan oluşan bir kelime.
DİL: Bazı dejenere insanların konuşmak için de kullandıkları cinsel organ.
BAŞ AĞRISI: Kadınlar tarafından en sık kullanılan doğum kontrol yöntemi.
NANOSANİYE: Trafikte ışığın yeşile dönmesi ile arkadaki hayvanın korna çalması arasında geçen süre.
FUTBOL: Kadınların kocaları yerine bilmeden evlendikleri nesne.
KUANTUM FİZİĞİ: Gece vakti, karanlık bir odada var olmayan bir kediyi arayan kör adam.
HARWARE: Bilgisayarın software arızası nedeniyle bozulması durumunda yumruklanan kısmı.
ENTELEKTÜEL: 2 saat boyunca seksden başka bir şey düşünmemeyi becerebilen insanoğlu.
EKİP ÇALIŞMASI: Bütün suçları ekibin geri kalanına yüklemeyi sağlayan çalışma biçimi.
Okurumuz Lerzan hanım çiçeği burnunda emekliymiş... Eline 22. dönem (şimdiki dönem) milletvekillerinin isim listesi geçmiş... "Aylak bakkal yumurta tartar" hesabı oturmuş, soyadları aynı olan milletvekillerini araştırmış. Çıkan sonuç mu?
İkişer tane olan soyadları; Akbulut, Akdemir, Akman, Albayrak, Arıkan, Atalay, Aydoğan, Baş, Bulut, Can, Çavuşoğlu, Çetinkaya, Çiçek, Demir, Erdoğan, Ergin, Işık, Kaplan, Kart, Koca, Önder, Sarı, Taşçı, Toprak, Torun, Üstün ve Yazıcıoğlu.
Üçer tane olan soyadları; Aslan, Ateş, Aydın, Çetin, Doğan, Eraslan, Güler, Koç.
Dörder tane olan soyadları; Arslan, Çakır, Çelik, Erdem, Kaya, Özcan, Şahin, Yıldırım.
Beşer tane olan soyadı; Kılıç.
Altışar tane: Yıldız ve Yılmaz.