Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     "Nota, müzik notası değildir. Öyle her zaman nota verilmez, şartların oluşması lazımdır."
Recep Tayyip Erdoğan'ın, 11 askerimizin kaçırılmasıyla ilgili soruları yanıtlarken verdiği nota dersi! Henüz tazeliğini koruyor. Nota nedir, nasıl bir şeydir, CHP İstanbul milletvekili Onur Öymen'i dinliyoruz:
"Anladığım kadarıyla Sayın Başbakan notayı savaş ilanının bir adım öncesi başvurulan son yol zannediyor. Oysa nota sadece ve sadece diplomatik yazışmadır, hükümetler her yıl birbirlerine sayısız nota verirler. Önemli olan bu yazışmanın içeriğidir, üslubudur. Örneğin bir hükümet bir başka hükümete, falanca bakanımız ülkenizi ziyaret edecek, filanca kişilerle görüşmeyi arzu ediyor, lütfen gerekli randevuları sağlayınız, şeklinde bir yazı verebilir ve bu da bir notadır."
- Bir misal versek...
- Yıllar önce İspanya'da maslahatgüzardım. Bir gün Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldım ve bana hükümetimize iletilmek üzere bir protesto notası verdiler. Türkiye'de görev yapan bir İspanyol gazeteci, yasadışı bir mitinge katılmış, polisimiz de bu nedenle o gazeteciyi bir - iki saat kadar gözaltına almıştı. Böylesine basit bir olay için bile nota verilebilirken Süleymaniye'deki olayla ilgili nota verilir miymiş denilebilir mi?

Özür gelmezse ABD'ye karşı önlemler alacakmışız. Ne yapacağız, Coca Cola'yı bırakıp Cola Turka mı içeceğiz?
Bodrum ve Marmaris'te büyük orman yangınları çıkmış. Şuna "Orman vasfını kaybetmiş arazi çalışması" desek daha doğru olmaz mı?

Her musibette bir isabet vardır... 11 subay ve astsubayımızın başlarına çuval geçirilerek kaçırılmasının da bir isabetli yanı umarız olmuştur.
Umarız bu vesileyle Türk - Amerikan dostluğu diye bir şeyin olmadığı, Amerikan çıkarlarına hizmet ettiğimiz sürece karşı tarafın dost gibi göründüğü anlaşılmıştır. Naom Chomsky'nin kendi ülkesine yakıştırdığı "Terörist devlet", "Haydut devlet" deyimlerindeki isabeti de umarız fark etmişizdir.
ABD'nin gerçek kimliğini saptarsak gelecekte daha sağlam temellere dayanan ilişki kurmamız mümkün. Aksi takdirde işte böyle ikide bir "şok" olur, hüsrana uğrarız.

Mehmet Ögütçü dostumuz Paris'ten yazıyor:
"Askerlerimizin, Kerkük'e götürülmelerinin ardından hemen ertesi gün Bağdat'a ulaştırılmaları, operasyonun önceden planlı olduğunu ve tepeden yönetildiğini gösteriyor. Hükümetin, baslangıçta Powell ve Cheney'in peşinden koşması hata olmuş, karşı tarafa psikolojik üstünlük sağlamıştır. Onların peşinden koşmak yerine alacağımız aktif önlemlerle onların bizim peşimizden koşmasını sağlamalıydık. Şimdi yapacağımız sert ve anlamlı tepki göstermektir.

Haftalardır büyük gizlilik içinde hazırlanan yeni YÖK yasasının yarın açıklanması bekleniyor. Yasanın kimi bölümleri kamuoyuna sızdı. Ama bütünü yarın öğrenilecek. Yeni yasa ile amaçlanan hedef nedir?
- Üniversitelerin bilimsel kalitesini yükseltmek, uluslararası standartları yakalamak mı? Öğretim üyeleri ve öğrencilere daha iyi koşullar sağlamak mı?
Hayır... Hedef YÖK yönetimi ve rektörleri değiştirmek, üniversiteyi hükümetin emrine sokmak... Bilimsel özerkliğe son vermek... Türbanı serbest bırakmak... İmam hatiplere üniversite yolunu açarak ortaöğretim gençliğini yeniden imam hatip okullarına doldurmak ve benzeri adımlardır.
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Nusret Aras'a göre:
- Yasa değişikliği ile kamu üniversitelerinin yıkılması amaçlanmaktadır...
ODTÜ Rektörü Prof. Ural Akbulut diyor ki:
- Amaç Atatürkçü kadroların üniversitelerden tasfiyesidir. Sadece rektörler değil 600 dekan, binlerce müdür, bölüm başkanı gidecek. Bu tür bir tasfiye ortaçağdan bu yana çok enderdir.
İstanbul Üniversitesi öğretim üyeleri, durumu şöyle özetliyor:
- Yeni YÖK yasası AKP'nin ideolojik işgal harekâtının yeni safhasıdır. Laik Cumhuriyet'i İslam Cumhuriyeti'ne dönüştürme projesinin ilk önemli adımıdır.
***
Seçmenin sadece yüzde 25'inin oyuna sahip AKP çok iddialı ve tehlikeli denemelerin içine giriyor. Kamuoyu aymaz uykularda...

Tayyip Erdoğan, partisinin Kayseri il kongresinde yaptığı konuşmada dedi ki:
- İlk kez burada açıklıyorum, yakın zamana kadar, yapılan anlaşmalar nedeniyle Telsim ve Turkcell arasındaki anlaşmaya göre bu iki şirket dört, Telekom ise bir alıyordu. Biz iktidara geldikten sonra buna karşı dava açtık ve kazandık. Bundan böyle Telekom ve bu iki şirket yüzde 50'şer pay alacaklar...
Elektrik Mühendisleri Odası, dün yaptığı açıklamada dedi ki:
- Arabağlantı anlaşması konusunda davayı 1998 yılında Elektrik Mühendisleri Odası açmış, bu dava sonucu anlaşma 4 Ekim 2000 tarihinde iptal edilmiştir. Başbakan'ın sözünü ettiği sonuç EMO'nun çabaları sonucu sağlanmıştır.