Doktor
Celal Kılıç anlatıyor.
     Â
- Siyasetle yakından ilgileniyorum ya... Bugünlerde her kiminle karşılaşsam sorduğu ilk soru "Geçti mi, geçti mi?.."
oluyor. Geçti mi, dediği malum; Ya, Uluslararası Tahkim ya SSK Yasası'nda yapılan değişikler ya da buna benzer birşey... Ben de, bu soruyu soranlara anında şu yanıtı veriyorum: "Geçti! Geçti!.."
     Â
Sonra da yaşanmış bir olayı anlatıyorum kendilerine:       Lenin
dönemi... Moskova'da Lenin
ve arkadaşları, daha merkeziyetçi bir Sovyet Cumhuriyeti'ni, taşradaki kimi aydınlar da bunun tam tersini savunuyorlar. Konunun Sovyet Parlamentosu'nda görüşüleceği tarihten kısa bir süre önce ikinci görüşü savunanlar kulis yapmak için Moskova'ya bir heyet göndermişler. Dönemin önde gelen aydınlarından Nerimanof
başkanlığındaki heyete dönüşlerinde arkadaşları sormuşlar:
      - Geçti mi? Geçti mi?
     ÂTasarı Meclis'ten geçti mi, anlamına gelen bu soruya Nerimanof, kendi lehçesiyle yanıt vermiÅŸ:
      - Mıha geçtik! (Yani, kazığa oturtulduk.)
     Â- Yahu burcutamıyrık mı? (Yani, kıvırtamaz mıyız? )
      - Neçe burcutacahsan? Dibine kadar...
Aile eksikti...
      Cumhurbaşkanı
Demirel'in dün birinci sayfamızda yayımlanan
Kamuran Çörtük'lü,
Cavit Çağlar'lı
"Aile fotoğrafı"nın üzerinde
"Yakışmadı" yorumu okunuyordu. Kimi okurlarımız dün telefonda:
     Â
- Bizce yakışmış, yorumunu yaptılar.
      Ancak bu okurlar aile fotoğrafının eksik kaldığı görüşünde. Çerçevenin içinde
Demirel biraderlere cömert krediler veren Emlak Bankası eski Müdürü
Erdin Arı'nın,
Yahya Demirel'e 4,5 milyon dolar hediye eden Halk Bankası Müdürü
Sezgin Taşkıran'ın, hapisteki
Özal Baysal'ın falan da yer alması gerektiğini söyledi okurlar. Ki, aile tamam olsun...
      *
Centilmen, bir kadınla ayrı cinsten olduğunu farkettirmeden konuşabilen erkeğe denir.El tutma ayıbı...
     Â
İsmet Sezgin bir resepsiyonda özel kalem müdiresinin elini tutmuş. O sırada fotoğrafı çekilmiş. Binbir türlü yorum. Acaba
Ä°smet Abi'nin niyeti ne?
      Hanımların sık sık elini öpen bir konta sebebini sormuşlar:
     Â
- Eee, bi yerden başlamak lazım, demiş...
      Bu işin esprisi...
İsmet Abi'ye gelince... O herkesin elini tutar. O ve onun yaşındakiler bir hanımın elini tutuyorsa bu insancıl sevgi ve sempatinin belirtisidir sadece. Ayıp, bu sevgiden anlam türetenlerin yaptığıdır.
     Â
Cihan Demirci’den LAFORÄ°ZMA     Â
Datça esintisiyle ünlüdür...     Â
Eskiden püfür püfür esen Datça, bundan sonra Can Baba'sıyla küfür küfür esecek artık!..Börek ağaçları...
      Mali Milat ve
"Nereden Buldun" Yasası'nın ortadan kaldırılmasıyla yurt dışına kaçan 30 milyar dolar geri dönecek...
      Cumhurbaşkanı'nın açıkladığına göre Tahkim'in kabulüyle kapımızda bekleyen 60 milyar dolarlık yatırım yurt içine akacak...
      İşadamları ve uluslararası tekelleri memnun eden iki küçük yasa değişikliğiyle kazandık mı size 90 milyar dolar.
      Gelsin şimdi paralar...
      Derken yıllar önce bir Amerikan dergisinde okuduğumuz hüzünlü bir röportajı anımsadık...
      97 yaşında olup ömrünün büyük bölümünü köle olarak geçiren bir zenci anlatıyordu:
     Â
- Çocukken arkadaşımla Güney Afrika'da limanda oynuyorduk. Tayfalar bizi bir gemiye davet etti. Ambara indirip orada çok lezzetli börekler ikram ettiler. Börekleri iştahla yerken bize bu böreklerin Amerika'da ağaçlarda yetiştiğini anlattılar. Arkadaşımla Amerika'ya gitsek mi gitmesek mi diye tartışmaya başladık. Güverteye çıktığımızda iş işten geçmiş, gemi limandan çoktan ayrılmıştı. Amerika'ya ayak bastığımızda köle olarak bir çiftliğe satıldık. Uzun sürecek esaret yıllarımız başladı.      Afrikalı çocukları börek ağaçlarıyla aldatmışlar kısacası...
      Biz de ABD'de ağaçlarda pıtrak gibi yetişen dolarların peşine takılmış durumdayız...
      İktisatçı
Öztin Akgüç Cumhuriyet'teki sütununda:
     Â
- Türkiye çapında bir ülke yabancı sermayeyle kalkınmaz. Dünyada bunun bir örneği yoktur. Ufak ada devletleri, nüfusu az ülkeler belki yabancı sermayeyle kalkınır...Türkiye gibi bir ülkeye yabancı sermayenin katkısı sınırlı olur,      diyedursun... Yabancıların dayattığı yasa değişikliklerinin kendilerinin kazancını arttırmaya dönük olduğu gerçeği de bir kenarda dursun...
      Biz hayal ettiği müddetçe yaşayan insanlar olarak halimizden memnunuz.
      Aheste çek kürekleri mehtab uyanmasın...
Çok sesli müzik!
      Çok partili demokrasi yaşamının 50'inci yılındayız. Meclis'te 5 partimiz yer alıyor. Ne var ki, bu partilerimiz dışardan dayatılan yasaları onaylarken hiç tartışmadan ellerini aynı anda havaya kaldırıyor. Aynı anda indiriyor. Tek ses veriyor.
Ali Sirmen dostumuz çok partili demokrasinin bu biçimini
Yıldırım Gürses'in saz heyetine benzetir. Orada da çok keman vardır. Ama aynı sesi çıkarırlar. Adı çok seslidir. Kendi tek sesli. Alaturka demokrasi bu açıdan alaturka müzikle çok benzerlik gösterir.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr