ÂUÄŸur Mumcu'yu ölümünün 6'ıncı yıldönümünde her zamanki gibi hatta daha da çok takdir ve saygıyla anıyoruz. Türkiye'yi bugünlere getiren uÄŸursuzlukları durup dinlenmeden yazdığı, ülkesini ve halkını uyarmak için canını diÅŸine taktığı... Ve gerçekleri anlatmayı kendi yaÅŸamından daha önemli saydığı için...
     ÂUÄŸur Mumcu bugün yazıları, sözleri, düşünceleriyle yaşıyor... Türkiye bugün de aynı bayağılığın, caniliÄŸin, çetelerin, yalanın, talanın, hırsızlığın pençesinde yaÅŸadığı için... UÄŸur Mumcu'nun dün söyledikleri bugün geçerliÄŸini koruyor. ÖrneÄŸin 28 Mayıs 1978'de yazdığı yazıdan bir pasaj:
      "Milliyetçiliği ve Atatürkçülüğü sömürdükleri yetmedi. Şimdi de "bayrak" edebiyatına başladılar. Sanki Türk Bayrağı bu efendilerin tapulu mallarıdır! Hangi onurlu kavgada Türk bayrağını yüce doruklara çektiler?.. Kurtuluş Savaşı'nda Mustafa Kemal'in dalgalandırdığı Türk bayrağına, siyaset sahnesine çok yıldızlı Amerikan bayrağı önünde Johnson ile kolkola çektirdiği fotoğrafları dağıtarak fırlayan Demirel mi sahip çıkacak?.. Sen bayrağını Türkiye'deki Amerikan üslerine çekebiliyor musun; ondan haber ver!"
      ***
      "Bir toplumu ayakta tutan temel dayanaklardan biri adalet duygusudur. Bu duygu bir kez yara aldı mı, demokrasinin temelleri de sarsılmış demektir. Adalet bağımsız mahkemeler eliyle dağıtılırsa adalet duygusu güçlenir. Devletin görevi adam öldürmek değildir. Devlet, sanıklar kim olursa olsun, suçları hangi türden olursa olsun, suç belirtileri bulunan kimseleri, sağ olarak mahkemelerin önüne çıkarmakla yükümlüdür..." (30 Ocak 1976)
      xxx
      "İnsanlara can güvenliği sağlayamamış bir düzene hukuk devleti denilemez. Devrimcilerin faili meçhul cinayetlere kurban gittiği bir düzene demokrasi denilemez. Yolsuzlukların devlet yetkililerini sardığı bir düzene Anayasa düzeni denilemez. Bu katiller demokrasisidir. Bu hırsızlar düzenidir..." (Aralık 1970)
      Yakında lokantalarda şu yazıyı da göreceksiniz: "Aile Cinnet Salonumuz vardır!.."
      Yaşı 90'a yaklaşan dedeyi 17 yaşındaki tazeyle evlendirmişler. Herhalde miras meselesi falan... Gerdek vakti gelmiş. Gelin yatağın ucunda süklüm püklüm oturuyor. Dede sormuş:
     Â- Sana seks namına birÅŸey öğretmediler mi?
      - Hayır, demiş kızcağız.
     Â- Ben de bütün bildiklerimi unuttum, ne yapacağız ÅŸimdi!?..
      Almanya'da bir lisede öğrenci olan Fritz, derslerde öğretmeni Helga'ya biraz fazla dikkatli bakıyormuş. Helga bir ara koridorda Fritz'i yakalamış:
      - Neden bana öyle dikkatli bakıyorsun?
     Â- Sizi seviyorum.
      - Ama ben çocukları sevmem.
     Â- Öyleyse dikkatli oluruz...
      İstanbul'dan 69 milletvekili çıkacakmış.
      Çıktıktan sonra da İstanbul'a uğramayacaklar tabii.
     ÂKenan Tunç
      Başbakan Bülent Ecevit'le konuşan Hürriyet Ankara Temsilcisi Sedat Ergin izlenimlerini aktarırken diyor ki:
     Â- BaÅŸbakan'ın odasında bilgisayar yok... Bilgisayar yerine eski bir daktilo var. Ecevit notlarını bu daktiloda yazıyor...
      Bülent Bey ne zaman bilgisayara geçecek? Bu soruya yanıtı şu oluyor:
     Â- Bilgisayar kullanmak istemediÄŸimden deÄŸil. 15 günümü ayırıp alışmam gerekiyor. Ona vakit bulamıyorum...
      Geçelim... İnternette TBMM'nin sitesinde (www.tbmm.gov.tr) bütün partilerin web sayfaları var... ANAP'ın, DYP'nin, CHP'nin, DTP'nin... Hatta BBP ve MHP'nin.. Fakat DSP'nin bir web sayfası mevcut değil... Gerçi web sayfalarının hiçbiri yeterli değil. Hiçbirinde yabancı dil kullanılmıyor. Ancak yine de parti programını, teşkilat yapısını vs. bulabiliyorsunuz. CHP kanalından Genel Başkan'a mesaj gönderebiliyorsunuz. DSP'de hiçbiri yok. Acaba neden? Parti olarak elektronik iletişimin önemini kavrayamadıklarından mı? Yoksa halkla iletişimi yararsız gördüklerinden mi?.. Neyse... Sonuç değişmiyor...
     ÂBülent Bey ve partisi elektronik iletiÅŸim dünyasının hiçbir yerinde yok ama Cem Kekeç ve meyhanesi dünyanın dört bir yanında mevcut.
      İstanbul Etiler'deki "Kallavi" meyhanesini internette (www.kallavi.com) adresinde bulabiliyor; günün programını ve mönüdeki yiyecekleri öğrenebiliyor, dilerseniz hemen yerinizi ayırtabiliyorsunuz. Sayfanın İngilizcesi de var.
      Geleneksel ilişkiler dünyası şimdi yavaş yavaş elektronik dünyanın içine taşınıyor. Bu gelişmeye ayak uyduramamak geleceğe havlu atmak demektir... Meyhane sahibi Cem Kekeç Bey bunun farkına varmış; internete bağlanmış. Darısı DSP'nin ve hala daktilo çağını yaşayan benzeri kurumların başına...
     ÂRezaletin ikinci perdesi
      Başbakanlığın Web sayfası (www.başbakanlık.gov.tr) üzerinde yapılan şaklabanlığı 8 Ocak 99'da gazetemiz yazdı. Sayfayı açtığınızda karşınıza "Türk'e kefen biçenin ölümü korkunç olur" gibi korkunç bir söz çıkıyordu. Gazete eleştirileri üzerine bu ibare oradan kaldırıldı. Derken dün okurumuz Osman Burçhan'ın uyarısı üzerine sayfayı yeniden açtık. Bakanlar Kurulu bölümüne girdik. Ne görelim? Bu defa en tepede "Türkiye sizinle gurur duyuyor" şeklinde bir ibare... Altında DSP'li bakanların biyografileri... Hikmet Uluğbay'ın biyografisine eklenmiş şöyle bir cümle: "Kendisi hemşerim olur..."
      Başbakanlar başbakanlığa ne kadar hakim? Başbakanlık bürokrasisi ne kadar ciddi? Buradan anlayabilirsiniz...
      (Not: Önceki gün saptadığımız ikinci rezalet dün düzeltilmişti. Yakında bir başka biçimde tekrarlanırsa şaşmayız. Ayrıca... Bütünüyle baştan savma düzenlenmiş bu sitede İngilizce izahat yok. Bir de Atatürk bölümü var ki... Olmaması olmasından iyidir. O kadar kötü...)
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr