Vakıfbank'ta 5 - 7 Mayıs tarihlerinde müfettiş yardımcılığı sınavı yapılıyor. Mülakatta sorulan soru:
Sizin altınızda çalışan 2 kişi var, birisi siyasi bir partinin veya herhangi bir derneğin haftalık toplantılarına diğeri ise cuma namazına gitmek için mesai saatlerinde izin istiyor. Sen hangisine izin verirsin?
(Cuma namazına gidene başka sorular sorulurken "parti toplantısına" diyen"Neden?" sorularıyla sıkıştırılıyor)
Bir başka soru:
- Müdürlerden birini teftiş etmeye gidiyorsunuz ve temiz raporu veriyorsunuz. Fakat üstünüz olarak ben onu bankadan atmak istiyorum. Bunu kabul eder misiniz?
(Atmayı kabul etmeyenler nedenleri konusunda sıkıştırılırken atanlara başka sorular yöneltiliyor.)
AKP'nin aradığı devlet memuru tipini bu sorulardan çıkartabilirsiniz...
"Ağır ol, molla desinler" eskidendi.
Şimdi ağır olana "obez" diyorlar.
"Başbakanlık Konutu'nun dekorasyonu için 3 trilyon lira ayırdım ama yaptığım tasarrufla onarımı 300 milyara mal ettim... İsrafa çok karşıyım."
Kardeşim sen düşünceden ibaretsin
Geriye kalan et ve kemiksin
Gül düşünürsün gülistan olursun
Diken düşünürsün dikenlik olursun
CHP milletvekili İzzet Çetin Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin'e sormuştu:
- TRT'yi denetlemekle görevlendirilen Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu üyeleri Alattin Savan, Namık Aydemir ve Haluk Bilecan'ın çocuklarını TRT'ye yerleştirdiği doğru mudur?
Bakan Şahin yanıt verdi:
- Doğrudur... Gereken yapılacaktır.
TRT Genel Müdürü Yücel Yener denetime gelen müfettişin çocuğunu işe yerleştirerek rüşvet vermiş oluyor. Müfettiş ise rüşvet karşılığı görevi kötüye kullanmış. Bir ara üstü örtülen kirli olay bakalım soruşturulacak mı?
Eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un kalbine geçenlerde stent takılması gerekti. Osman Durmuş bu operasyonu Kadıköy'de "Siyami Ersek Hastanesi"nde yaptırdı. Durmuş bakanlığı sırasında devlet hastanelerinin ithal malı stent takmasını yasaklamıştı. Kendisine 4500 dolar değerinde ithal stent takıldı. Ve tüm masraflar hastane vakfından ödendi. Hastane hekimleri üç aydır döner sermaye ücretlerini alamıyor. Osman Durmuş'a geçmiş olsun derken... Haklı olarak vakıf ve döner sermaye giderlerinin incelenmesini istiyorlar.
Başbakan Tayyip Erdoğan başta olmak üzere hükümet üyeleri Atatürkçü ve laik söylemi geçmişe göre daha sık ve yoğun kullanıyor... Acaba bu durum asker cephesindeki bakışı değiştiriyor mu? Emekli Orgeneral Kemal Yavuz'un Akşam'daki son yazısı, o cepheden bakışta pek değişiklik olmadığını gösteriyor. Kemal Yavuz, askeri müdahale konusunu ele aldığı yazısının bir yerinde şöyle diyor:
"... İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi, TSK'nin, sadece dıştan gelen tehdit ve saldırılara karşı değil, aynı zamanda ve kimi zaman bundan da önemli olabilecek iç tehdit ve saldırılara karşı da Türkiye Cumhuriyeti'ni, Cumhuriyetin vazgeçilmez ilkelerini, özellikle Atatürk ilke ve inkılaplarını koruma ve kollama görevi ile görevli olduğunu açık ve net olarak belirtmiştir."
Kemal Yavuz daha sonra şu kişisel görüşlere yer veriyor:
"... Hükümet, kendi ideolojisi doğrultusunda, bildiklerini yürütmektedir. Toplumdan veya TSK'den bir tepki ile karşılaştığında, geçici olarak duraklamakta ya da bir adım geri atmakta veya atar görünmekte, fakat asla bildiğinden, yapmak istediğinden vazgeçmemekte, öngördüğü istikamette ilerlemeye, ısrarla devam etmektedir. Diğer yandan, AB'nin Kopenhag siyasi kriterlerinin arkasına sığınarak, TC Devlet düzeni içinde, TSK'nin yerini ve önemini küçültücü manevralar çevirmeye çalışmaktadır. Görülen o ki, halkımız onlara 'Bölük Dur!' deyinceye kadar da bu sakat yolda ilerlemeye devam edecekler.
***
Ne diyelim? Siyasi iktidarın laik cumhuriyetin altını oyma ve devleti ideolojik işgale uğratma teşebbüslerinden vazgeçmesini... Asker cephesinin demokrasiyi zedelememek için daha fazla sabır ve sükûnet göstermesini dileyelim. Elden başka ne gelir?
Askerin demokrasiye müdahalesine karşıyız. Ancak demokrat rolü oynarken ABD yalakalığı yapan ve ofsayta düşenleri de görmek zorundayız. Bu malum tipler fırsat buldukça Türk generallerini anti demokrat olmakla suçluyorlar. Derken bakıyorsunuz birden Wolfowitz'in safına geçmiş bu defa TSK komutanlarını siyasete müdahale etmedi diye eleştiriyorlar... Veya eleştiriye çanak tutuyorlar. Dünyayı kana bulayan Amerikalı generaller Türk generallerinden daha mı demokrat? Wolfowitz'e yakalalık demokratlık mı?