Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih AŞIK

Ne 12 Eylül öncesinin... Ne yakın yılların büyük siyasi cinayetlerini çözebilmişsiniz... Faili meçhul cinayet sayısı 14 bin küsur... Susurluk hala karanlıkta... Karanlık bu kadar koyu ve inatçı olunca toplum her olayda bir komplo arıyor haklı olarak... Susurluk Raportörü Akman Akyürek toplumun bir büyük paranoyaya teslim olduğu günlerde ölüyor. Otomobilde bulunanlar doğrusu "Kaza mı, cinayet mi?" sorusunun içeriği kadar şaşkınlık uyandırıyor. Devlet memuru Akman Akyürek'in 4,5 milyar lira değerindeki Opel Vectra otosundan çıkanlardan bazıları:
"438 milyon liralık çek koçanı ve senet... İki adet 1,5 milyar liralık senet... 43 bin DM'lik dekont... İki kangal sucuk... 10 adet mermi... 14 bin 200 dolar... 1510 Mark..."
Akyürek'in ruhsatlı iki tabancası ortada yokken otomobilde bir adet ruhsatsız tabanca bulunuyor. Ayrıca DGM Başkanlığı dosyası, 115 sayfa evrak vs...
Merhumun babası ilk gün kaza olmadığını söylerken ikinci gün kaza diyor.
CHP Milletvekili Fikri Sağlar, Akyürek'in İngiltere ve Güney Afrika gezilerinin kuşkulu olduğunu bildirerek araştırılmasını istiyor.
Susurluk raportörünün ölüm biçimi de Susurluk'un kendisi kadar büyük bir muamma oluşturuyor. Ne var ki böyle muammaların çözülmemesi için çalışanlar devlet içinde çözülmesini isteyenlerden daha güçlü... Karanlıklara bir karanlık daha ekleniyor.

Dolar geldi 200 lira duvarına dayandı. Bugün yarın o duvarı da aşar. Geçen yıl bu vakitler 104 liraydı dolar. Paramız bir yılda dolar karşısında bir kat değer kaybetti. Ve Türkiye parası dolar karşısında değer kaybeden ülkelerin baş sırasına yerleşti. Peki ne oldu? Savaşta mıyız? Büyük doğal afetler mi geçirdik bu yıl? Hiçbiri yok. O zaman paranın bu kadar değer kaybetmesinin sebebi ne?
Dünya konjonktürü? Yeni Dünya düzeni?
Onlar da değil... Hürriyet Gazetesi'nin geçen yıl bugünkü sayısını alıyor, ekonomi safyasındaki döviz tablosunu açıyoruz...
Bırakınız Amerikan dolarını.. Alman Markını... Fransız Frangını..
Suriye lirasına bakınız yeter... 1 Suriye Lirası'nın karşılığı geçen yıl bu vakitler 1591 liraymış... Bugün tam 3276 lira...
Ürdün Dinarı'na bakalım... 1 Ürdün Dinarı bir yıl önce 136 bin 271 liraymış... Bugün 274 bin 900 lira...
Paramız beğenmediğimiz Ürdün ve Suriye gibi ülkelerin paraları karşılığında da dolar kadar değer kaybetmiş.
Bu ülkeyi yönetenlerin bu tablo karşısında utanıp sıkılması gerekir.
Ama onlar o havada görünmüyor. Bayram çocuğu gibi sabahtan akşama dek dolaşıp duruyorlar... Hem de pişmiş kelle gibi sırıtmayı hiç ihmal etmeden...

"Son 50 yıldır düşünen insanlar hep dışlandı. Düşünce üretenler hapislere yollandı. Toplum fakir bırakıldı, gelişme dinamikleri engellendi. En başta zihinsel liberalizm yasaklandı. Onun olmadığı yerde ekonomik liberalizmle yetinilemeyeceği nedense unutuldu..."
Bu satırlar, bir işçi sendikası liderinin ateşli kongre konuşmasından değil, işadamı İshak Alaton'un önceki gün "Yüzyılın Sonu" başlıklı panelde yaptığı konuşmadan alınma... Bakınız ne diyor Alaton:
- 1945 yılında Karaköy rıhtımında bir büroda iş hayatına ilk atıldığım günlerdi. Rıhtımdan mal yükleyen gemiler tarım ürünleriyle tıkabasa dolardı. Türkiye, Avrupa'yı açlıktan kurtaran ülkeydi. O günlerde fert başına milli gelir Japonya'da 130 dolar, Kore'de 65 dolar civarında iken, Türkiye'de 200 dolardı. Yani bir Türk, o günlerde "1,5 Japon" veya "3 Koreli"ye bedeldi. Aradan yarım asır bile geçmedi. Avrupa fert başına 30 bin dolar gelir düzeyine ulaşmış. Biz ise 2 - 3 bin dolarda çakılıp kalmış ve Avrupa'nın en fakir ülkesi olmuşuz. Japonya uzaya gidiyor, Kore bize oranla 15 misli hızlı büyümüş...
Sonra Türkiye'nin insan coğrafyasına değiniyor Alaton... Prof. Orhan Güvenen'den alıntı yaparak... diyor ki:
- Bugün 62 milyonluk Türkiye'de sadece 100 bin civarında insan, Avrupalılarla oturup tartışabilecek kültür düzeyinde... Ancak 5 milyon kadar insan derdini yazıya dökerek anlatabilirken, 20 milyon insan sadece konuşma yoluyla iletişim kurabiliyor. Geri kalan 40 milyon ise her türlü etkiye açık, önyargılı ve eğitimsiz büyük bir kesim olarak ortaya çıkıyor...
Eee, bu durumda?..
- Bu durumda, diyor Alaton; hiç taraflı davranmadan doğruyu konuşmamız gerek: Kapısına dayandığımız Avrupa Birliği, bizi niçin kabul etsin?..
Peki ne olacak?..
- İlk başta zihinsel liberalizmi arayalım. Bunun için uğraşalım. Düşünce üretelim, önyargısız tartışalım. Hemen bugün başlayalım, çünkü 50 yıl sonra ancak tamamlarız... 50 yıl bekleyemez misiniz?. Bence çok sabırsızsınız...

Bazılarımız hala evde nüfus memuru bekleyedursun sayım sonuçları açıklandı. Türkiye nüfusu: 62 milyon 606 bin 157 kişiymiş...
Bu rakama kimi nasıl inandıracağız?
En iyisi sonucu önceki gece Kanal 6'da Rana Elik'in kullandığı sözcüklerle açıklamak:
"Sayılmayanlar sayılmazsa nüfusumuz 62 milyon..."



Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr