İstanbul Belediyesi Kadıköy - Moda’da fuzuli tramvaydan sonra ikinci ve çok daha büyük bir cinayet işliyor... Moda Burnu’nu çepeçevre otoyolla çevirerek İstanbul’da binlerce insanın nefeslendiği ender alanlardan birinin denizle ilişkisini kesiyor. Açıkçası ortadan kaldırıyor.
İstanbul’un betonundan bunalan binlerce insan özellikle hafta sonlarında Moda Burnu’na koşuyor, bir parça soluk alıyordu. Anlaşılan halka bu kadarcık mutluluk çok görüldü. Yürüyüş parkurunun yerini şimdi otoyol alıyor.
Kadıköy’den başlayacak otoyol (Moda Kulübü’nü önden değil arkasındaki tepenin içinden bir tünelle kat ederek) kıyıdan Kurbağalıdere’ye bağlanıyor...
Kadıköylü mimarlar otoyolla ilgili görüşlerini "www.arkitera.com/gundem/moda/" adresinde belirtiyor. Otoyol cinayetini önlemek için bir de "semt girişimi" oluşturuldu (Tel: 0212.244.71.64)...
Genel kanaat o ki:
"Kadıköy’ün denizle ilişkisini koruyabilmiş tek sakin noktası olan Moda, bu otoyolla denizden koparılacak... Üstelik trafik sorununu da çözmeyecek..."
Otoyol projesinin temeli 31 Ocak’ta (nedense) sessiz sedasız atıldı. Ancak Anıtlar Kurulu’ndan onay alınmadığı için inşaat geçici olarak durduruldu. Yakında yeniden başlatılacak. İstanbullular müteahhitten başka kimseye kâr sağlamayacak bu projeye karşı çıkmalı, kendilerine ait toprakları savunmalıdır.
Herkes ölür ama herkes gerçekten yaşamaz...
Victor Hugo
Hemen tüm yorumlarda "ABD’nin Irak’a demokrasi götürdüğü..." söyleniyor... ABD bir ülkeye demokrasi götürür mü?
Noam Chomsky diyor ki:
- Gerçek demokratik bir ülkenin liderleri ülkelerini sömürtmezler. O yüzden ABD başka ülkelere sadece demokrasi maskeli diktatörlükler götürür.
Bir güncel örnek... TBMM bir karar aldı. ABD takmadı. Şimdi TBMM’nin kararının değiştirilmesi için bastırıyor.
ABD demokrasiyi kendine uyarsa seviyor...
4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi’ne İstanbul’dan gelen delegelerden Kara Vasıf kürsüden şöyle diyordu.
"Dört yüzle beş yüz milyon TL arasında borcumuz var. Bu parayı kimse kimseye bağışlamaz. Bizim gelirimiz, bunun faizine bile yetmez... Parasız, ordusuz ne yapabiliriz. Bir devletin koruyuculuğuna girmekten başka çaremiz yoktur."
O günlerde İstanbul’da yayımlanan Peyamı Sabah, Alemdar, Türkçe, İstanbul gibi gazeteler aynı görüşü destekliyordu. Sivas Kongresi bütün bu koşullara rağmen karar aldı:
"Manda ve himaye kabul edilemez"
(TRT 2’de Nazmi Kal’ın programından)
Önümüzdeki pazar günü Siirt’te yapılacak seçimlerde sonuç ne olur? Sözü, adı adeta Siirt’le özdeşleşmiş Siirt Mücadele gazetesinin sahibi Cumhur Kılıççıoğlu’na bırakıyoruz.
- DEHAP, HADEP ve SHP, bugün ortaklaşa yaptıkları basın toplantısında Siirtli seçmenleri AKP ve CHP’ye oy vermemeye çağırdılar. Bunun anlamı seçimi boykot edecekleridir. Boykot da CHP’nin aleyhine olur, AKP’nin işine yarar. Fadıl Akgündüz avukatları aracılığıyla, "Madem ki hemşerilerim Tayyip’i istiyorlar, ben de buna saygı duyarım" şeklinde mesaj gönderdi. Bu iki son gelişme AKP’nin seçimleri 3 - 0 kazanma ihtimalini çok güçlendirdi.
- CHP’nin hiç şansı yok mu?
- Sayın Baykal, 3 Kasım seçimlerinde buraya gelmedi. Bu seçimde geleceğine ilişkin şu ana kadar da hiçbir işaret yok. Hatırlarsınız, geçenlerde, bizim Siirt seçimi diye bir sorunumuz yoktur, demiş, ardından, "Tayyip Erdoğan bir an önce milletvekili olsun da elini taşın altına soksun" şeklinde konuşmuştu... Görebildiğim kadarıyla Baykal tamamen Erdoğan’a çalışıyor.
- Sonuca gelirsek?
- Konuştuğum Siirtliler, biz geçen seçimde her partiye oy vermiştik, ama bu kez sadece milletvekili değil, ülkeyi yönetecek Başbakanı seçeceğiz, aş, iş ve yatırım için Tayyip’e oy vermemiz lazım, diyorlar. Bana göre sonuç 3 - 0 AKP olacak gibi. CHP bir milletvekili çıkarırsa büyük başarı olur.
Pekiii... Acaba CHP, Tayyip’i seçtireyim derken oradaki tek milletvekilini de kaybederse acaba Deniz Baykal’ın hali nice olur... Bilemeyiz...
---------------
Tezkere rededilince ABD
"Türkiye Kuzey Irak’a giremez diyormuş"
Kuzey Irak babalarının tapulu malı sanki...
***
Kamuya "milli görüş" ağırlıklı personelin yerleştirilmesi hız almaya başlamış.
"Milli görüş" dedikleri de,
"Selamün aleyküm kardeşim..."
Haldun Ertem
Tezkere Meclis’ten döndü. Felaket tellallarının hevesi kursağında kaldı. Borsa ve dolar bir gün sarsıldı. İkinci gün kendine geldi. Eğer tezkere ikinci kez Meclis’e gider ve kabul edilirse başlayacak süreç çok sancılı olacak... Fransa, Almanya, Rusya savaşa karşı duruyor. Amerika’nın BM kararı olmadan Irak’a saldırması hem BM’yi çatlatacak hem Üçüncü Dünya Savaşı’nın ilk kıvılcımlarını yakacak. En zor günleri ise iki ülke yaşayacak: Irak ve biz... ABD’ye karşı direnebilsek savaşı bir ihtimal önleyebilirdik. Galiba ve maalesef direnemeyeceğiz...