Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Peki gerçek neydi? Arkadaşımız Fahrettin Fidan MGK toplantısında hazır bulunan Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayırı buldu ve soruyu ona sordu. Aldığı yanıt:- İftar arası verildi. Toplantı devam ederken Sayın Cumhurbaşkanı, "top patladı" uyarısında bulundu. Bunun üzerine garsonlar içeriye girerek bizlere servis yapmaya başladılar. Sunulan yiyecekler arasında kanepeler, hurma, zeytin, portakal suyu vs. vardı. İkram, yemek denilecek seviyede, yani çok iyiydi.. MGKnın oruç tutan sivil ve asker üyeleri, hep birlikte oruçlarımızı bu şekilde açtık. 10 - 15 dakika süren iftardan sonra da çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ettik. Herşey normaldi...***Abdullah Gülün TBMMde Hükümet Programını okurken iftara yetişmek için metni kısa kesmesi gibi... MGKda "Devlet işlerini boş verelim iftara gidelim" denmemiş de "hem oruç açalım hem işe devam edelim" denmişse, bu devlet adabına daha uygun değil midir?* Cuma günkü Çankaya Köşkünde yapılan MGK toplantısında iftar arası verildi mi, verilmedi mi? Türkiyenin en büyük gazetesi dün "İftar arası verilmedi" diye manşet attı. Gazetenin Genel Yayın Müdürü de köşesinde bu tavrı eleştiren bir yazı yazdı. Keşke cesur düşünce cesur eylemden öne geçse... Jerzy Lec Aile bilgisi... Cevap: Hayır, 35 tane yeterli görünüyor.Soru: Bebeğin cinsiyetini öğrenmek için en güvenilir yöntem nedir? Cevap: Doğurmak. Soru: Doğum sonrası iyileşme döneminde özellikle kaçınmam gereken bir şey var mı?Cevap: Var... Hamile kalmak. Soru: Bebeğimiz geçen hafta dünyaya geldi. Karım ne zaman kendini yeniden iyi hissetmeye ve normal davranmaya başlayacak? Cevap: Çocuklar ayrı eve çıktıkları zaman. Soru: 35ten sonra çocuk yapmak doğru mudur? Bassam Tibiden... "Avrupa, İslamcıları, Kemalistlere karşı koruyup yardımcı olacaktır. İslamcılar, Kemalizme karşı verdikleri mücadeleyi, generallere karşı bir mücadeleymiş gibi Avrupalıya yutturmaya çalışabilirler...* Doğu uzmanı Suriye asıllı Alman akademisyen Prof. Bassam Tibinin "İslamcılar Avrupa Birliğine mi giriyor?" başlıklı yazısında AKP - AB flörtüne ilişkin çarpıcı satırlar yer alıyor... Mesela: Bazıları neden yazar? Yazmadan duracak kadar güçlü bir kişiliğe sahip olmadığından? Jerzy Lec Pelin ve Deniz... PELİN...Sesine benzeyen bir ses duyduğum zaman sevgili Pelinbir bulut hiç üşenmez ayın üstünü örter terlemesin diye sabahleyinbir transatlantik okyanusların özetini çıkarır yaptığın kağıt gemiler içinve alıcılarına ulaşır postacıların düşürdüğü mektuplar***Sesine benzeyen bir ses duyduğum zaman sevgili Pelinbaharın aramızda gezindiği söylenirgitmediğim ülkelerin çok yakın olduğutanımadığım kadınların çok sıcak olduğu ve aşkınuyumak üzere olan bir şiir olduğu söylenir yüreğinde seninDUYGUSeni kimse anlamıyor Duyguyıkandığın su, yürüdüğün yol, omzunda gezinen melekşemsiyende sayı saymayı öğrenen yağmursarmaşık gibi yüzüne sarılan aynaDENİZBeyaz Güller Hastanesinde yaşamın elini ilk kez tuttuğun zamanTanrı oyuncaklarını yüzünde unuttu seninve mavi bir uçurum ekledi gözlerinegünü gelince düşmem için... ZEYNEPZeynep söyleseneneden açmayıp yaktın sevgilinin gönderdiği mektubuoysa biliyordunOnat Kutların "yanmış bir giysinin küllerinden bir ipekböceğine ulaşılmaz" dediğini. m.asik@milliyet.com.tr Akgün Akovanın son şiir kitabı "Sevdiğim kadın adları gibi" adını taşıyor. İrem, Duygu, Yasemin, Lale, Arzu, Esin, Ayşegül... Gibi tam 33 kadın adına yazılmış şiirler... Akovanın bu isimlerle akrabalığı ya da duygu ilişkisi olmamış. Şiirler kadınlara değil ses ve anlam olarak çağrışımlar yapan kadın adları üzerine yazılı... Çok hoş şiirler...