Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Mekteb - i Mülkiye’nin 143. kuruluş yıldönümü bu akşam İstanbul Caddebostan Büyük Kulüp’te bir kokteylle kutlanacak. Tüm Mülkiyeliler davetli...
Mülkiyeliler Birliği İstanbul Başkanı Önol Akalın diyor ki:
- Bu yılki kutlamalarımız siyasal iktidarın seçimle yenilendiği bir döneme rastlıyor. Ülkenin sivil bürokratik eliti ve aydınları olarak bu dönemde de çağdaş, demokratik, laik, hukukun üstünlüğünü benimsemiş, insan hak ve özgürlüklerine dayalı bir yönetim anlayışının gözetilmesi ve geçerli kılınması yönünde, biz Mülkiyelilere önemli görevler düşmekte. Bu evrensel değerleri korumanın ve güçlendirmenin, her Mülkiyeli için bir yaşam misyonu olduğuna inanıyorum...
Mekteb - i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fakültesi) ülkesine ve halkına sahip çıkan hakka ve hukuka bağlı bireyler yetiştirir. Mülkiyeli yıllardır haramilere karşı devleti ve halkı korur. O yüzden talancı takımının boy hedefi olmuştur. Ama her koşulda mücadelesini sürdürmüştür.
Yeni Mülkiye neslinin ağabey ve ablalarının izinden yürümesi dileğimizdir...

Biyografi, insana ölümünden sonra bir şekil vermeye yarar.
Virginia Woolf

Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği (USİAD), içinde bulunduğumuz haftanın "Yerli Malı ve Tutum Haftası" olduğunu anımsatıyor. Hafta 1929 yılında Atatürk’ün direktifi ile ilan edilmişti. Son yıllarda iyice unutturuldu. ABD’de "Amerikan Malı Satın Al", İngiltere’de "Buy British" kampanyaları sürüp gider... Fransız devlet adamları Fransız malı otomobile biner... Devlet daireleri Fransız malı kullanır. Baba Türk’ün ise aklı ve gözü yabancı markadadır. Yabancı marka kullanarak kendimizi zengin gösteririz. Ülkemizi fakir düşürürüz.

Kıbrıslı Türkler Lefkoşa’de iki miting düzenledi... Kofi Annan’ın planına evet diyenlerin mitingine yaklaşık 10 bin kişi katıldı. Miting basınımızda geniş biçimde yer aldı. Lefkoşa Haber Ajansı’na göre Annan Planına "hayır" diyen ikinci mitinge 15 bin kişi katıldı. Bu miting basınımızda yer bulmadı. Neden? Medyamız kendi görüşüne uygun olmayan olayları görmezden gelen bir tavır içinde olduğundan mı? Yoksa başka bir habercilik sırrı mı?

AB’den istediğimiz tarihi alamazsak B planını devreye sokacakmışız.
B planı dedikleri de tamamen ABD’nin kucağına oturmaktan ibaret...
Haldun Ertem

Dünkü gün... AB’ye alacağız dediler almadılar... Müslümansın dediler kız vermediler. 2005 dediler 2003’e razı olmadılar... Gibi tartışmaları izlemekle geçti.
O arada bir dostumuz fıkra anlattı...
Adam yolda rastladığı kekeme arkadaşına sormuş:
- Nereye böyle?
- Si si si sipi sipi sipi sipikerlik sı sı sınavına...
Adam birkaç gün sonra aynı dostuna rastlayınca sonucu sormuş. Yanıt:
- Ze ze ze ze zenci zencisin dediler sınavda çaktırdılar...
***
1997 Lüksemburg Zirvesi... 1999 Helsinki Zirvesi... AB ile uyum sağlamamız için hayli zaman vardı. Bekledik bekledik cümle uyum kanunlarını son üç beş aya sıkıştırdık. Üstelik yasaları çıkartırken bir yandan da envai çeşit işkence haberleriyle o yasaları günlük hayatta pek takmayacağımız mesajını Avrupa’ya gönderdik.
AB’ye girmeyi istiyoruz ama Avrupalı olmaya daha doğrusu "uygar dünya"ya uyum sağlamaya niyetimiz var mı?
Avrupa’nın geleceğine bizim ne gibi bir katkımız olacak?
Mafya babalarımız kadar kültür sanat ve bilim adamlarımızı Avrupa’ya çıkartabildik, onlarla da ün sağlayabildik mi?
Birileri AB’yi sadece ordunun rolünü ikinci plana itmek için mi istiyor?
Bu soruları kendimize cesaretle soracak ve özeleştiri yapacak kadar uygar mıyız?
Dünkü gazetelere göz atanlar görmüşlerdir...
Hâlâ kadınların başını örtüp örtmemesini tartışmaktayız.
Gündemimizi çoğu zaman Avrupa’nın 300 yıl önce aştığı sorunlar oluşturuyor.
Kendi gücümüz, imkânlarımız, insanlarımız, varlıklarımızla ayağa kalkamazsak bizi kimse kurtaramaz. Önce kafamıza bunu yerleştirelim.

Lafı duyunca bir gülme tuttu. Size de aktarayım:
"Vatanseverlik insanın kendi ülkesi uğruna ölmesi değil düşman askerlerinin kendi vatanı uğruna ölmesini sağlamaktır."
General Patton