Böyle çalışkan Meclis hiç görülmedi. Gece gündüz çalışıyor maşallah. Durmadan yasa çıkarıyor. Çıkarıyor da... Ne çıkarıyor? Havadan para kazanma erbabını rahatlatan... Fakir fukarayı biraz daha cendereye sokan tasalar, pardon yasalar. Bu arada bir de “Çetelerle Mücadeleö Yasası çıkarıldı ki... Evlere şenlik... Devlet kuşkulu gördüğü herkesi dinleyecek. Bilgisayarlardaki özel mektuplaşmaları izleyecek. Çetelerle ilgili haberler yüzünden gazetecilere 4 yıla kadar hapis cezası verebilecek. Her türlü örgütlenmeyi izlemek imkanı veren bu yasa iki küçük (!) unsuru kapsam dışı bırakmış... 1) Çek - senet tahsilatı... 2) Devlet içinde Susurluk tipi örgütlenme... İyi mi? Acaba Meclis biraz daha yavaş çalışsa daha iyi olmaz mı? Çünkü bu karambolde yasadan çok yarına dönük sorun üretiliyor gibi geliyor bize...
Uyuşturucu belası
Amerika’da iki delikanlı uyuşturucudan yakalanmış, birkaç gün içerde yattıktan sonra yargıç karşısına çıkarılmışlar. Yargıç bakmış delikanlılar iyi aile çocukları, halim selim insanlar:
- Size ceza vermeyeceğim, demiş, ama bir görev vereceğim... Buradan çıktıktan sonra var gücünüzle diğer gençleri uyuşturucudan vazgeçirmek için çalışacaksınız. Ve bir ay sonra gelip sonucu bana anlatacaksınız.
Gençler sevinçle mahkemeden çıkmış. Bir ay sonra dönüp yargıcın karşısına geçmişler:
- Söyleyin bakalım kaç genci uyuşturucudan kurtardınız?
- Ben 17 genci kurtardım, demiş birinci genç...
- Nasıl başardın bunu?
- Bir kağıda iki daire çizdim. Biri büyük diğeri küçük. Önce büyük daireyi gösterdim. “Beyniniz uyuşturucudan önce böyleydiö dedim. Sonra küçük daireyi gösterdim. “Uyuşturucudan sonra böyle olduö dedim...
Yargıç ikinci delikanlıya dönmüş:
- Sen kaç genci yoldan döndürdün?
- 156 genci...
- Nasıl başardın?
- Ben de iki daire çizdim. Biri küçük, biri büyük. Önce küçük daireyi gösterdim. “Makatınız nezarete atılmadan önce böyleydiö dedim...
Ahlaki çağrışım...
Bodrum’da geçici işçi olarak çalışan Doğulu marangoza bu tatil beldesi konusunda fikri soruluyor. Cevabı şöyle:
- Burada fuhuş çok oluyor. Nataşalar pansiyonlarda çalışıyorlar.
Bu sözler bambaşka bir olayı çağrıştırdı...
Yıllar önce Bodrum’da bir kahvede gevezelik ediyoruz... Bir gazeteci arkadaşımız yarı şaka Bodrum’un ahlaken bozulduğunu anlatıyor... Derken Bodrumlu biri, arkadaşımızın sözlerini ciddiye alıp soruyor:
- Sizin ahlak anlayışınız nereden başlar?
Arkadaşımızdan yanıt:
- Maddi imkanlarımın bittiği yerden..
Yüz dolar
Haberi TGRT’de izledik. Türk gençlerini 100 dolar karşılığı hıristiyan yapmaya çalışan bir grup Amerikalı yakalanmış... Demek hükümetin parasal konulardaki politikalarına baktılar. “Bunlar 100 dolara dinini bile değiştirirö kanaatine vardılar. Acı...
Öyle bir öykü...
Zamanın “iyi ve üretken olarak kullanımıö konusunda düzenlenen kursta öğretmen:
“Hadi, küçük bir sınav yapalımö demiş.
Ve masanın üzerine kocaman bir kavanoz koymuş.
Sonra bir torbadan irice kaya parçaları çıkarmış, dikkatle üst üste koyarak kavanozun içine yerleştirmiş. Kavanozda taş parçası için yer kalmayınca sormuş: “Kavanoz doldu mu?ö Sınıftaki herkes, “Evet, dolduö yanıtını vermiş.
“Demek doldu ha!..ö demiş hoca. Hemen eğilip bir kova küçük çakıl taşı çıkarmış, kavanozun tepesine dökmüş kavanozu eline alıp sallamış, küçük parçalar büyük taşların sağına soluna yerleşmişler... Yeniden sormuş öğrencilerine:
“Kavanoz doldu mu?ö İşin sanıldığı kadar basit olmadığını sezmiş olan öğrenciler, “Hayır, tam da dolmuş sayılmazö demişler.
“Aferinö demiş zaman kullanım hocası. Masanın altından bu kez de bir kova dolusu kum çıkarmış. Kumu kaya parçaları ve küçük taşların arasındaki bölgeler tümüyle doluncaya kadar dökmüş. Ve sormuş yeniden: “Kavanoz doldu mu?ö
“Hayır dolmadı!ö diye bağırmış öğrenciler. Yine “Aferinö demiş hoca. Bir sürahi su çıkarıp kavanozun içine dökmeye başlamış.
Sormuş: “Bu gördüklerinizden nasıl bir ders çıkardınız?ö Atılgan bir öğrenci hemen fırlamış: “Şu dersi çıkardık. Günlük iş programınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman yeni işler için zaman bulabilirsiniz.ö
“Hayırö demiş öğretmen. “Çıkarılması gereken asıl ders şu: Eğer büyük taş parçalarını baştan kavanoza koymazsanız daha sonra asla koyamazsınız...ö Ve tabii herkesin kendi kendisine sorması gereken soruyu sormuş: “Hayatınızdaki büyük taş parçaları hangileri? Onları ilk iş olarak kavanoza koyuyor musunuz? Yoksa kavanozu kumlarla ve suyla doldurup büyük parçaları dışarıda mı bırakıyorsunuz?ö
Küçücük eksik
Haşim Albayrak Karadeniz fıkraları yazar. Sonra kitaplaştırır. Son kitabının adı “Temel’siz fıkralar...ö Bu kitabın 50’inci sayfasında şöyle bir itiraf yer alıyor:
“Yazdığım fıkra kitaplarından birini 1990’da mizah üstadı Aziz Nesin’e takdim etmiş, sonra da sormuştum:
- Üstadım, nasıl buldunuz?
- Bir eksiğin var delikanlı, dedi.
Merakla:
- Nedir efendim? diye sorunca:
- Kabiliyet oğlum, dedi.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr