Telekom'un satışa çıkarılması Türkiye'ye neler kaybettirecek, neler kazandıracak? Kamuoyu bilmiyor. Çünkü mevzu kamuoyunda tartışılmıyor. Tartışılmasının yararı da yok.
Türkiye "ya bu yasayı çıkaracaksınız ya da çıkracaksınız", çıkmazına sıkıştırıldı.
Yasa çıkmazsa para yok, kriz var.
Bu bağlamda Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün direnişi de safsata...
Kamu ve özel bankaların soyulmasına seyirci daha doğrusu yardımcı olan Üçlü Koalisyon, Telekom, THY, Tekel gibi kuruluşları satılmaya mahkum etti.
Üstelik de satışların daha başındayız. Dışardan yönetilmeye başlayan Türkiye daha neler satacak. Bilmiyoruz. Bush'lar biliyor...
Milli Eğitim Bakanlığı'nın "Eğitim" Dergisinde Musa Takçı'nın yazısından birkaç faydalı satır:
"Çocuklar her zaman kendileri için önemli olan şeyleri öğrenirler. Kendileri için az önemli veya büsbütün önemsiz konularda pek başarı gösteremezler. Bu sebeple öğrenmeyi çocuklar için önemli hale getirmeli ve kendileri için neyin önemli olduğunu öğrenmelerine yardımcı olmalıyız... "
Tabii bunun için de neyin önemli neyin önemsiz olduğunu önce ana baba ve öğretmenlerin öğrenmesi gerekiyor...
FP Bitlis milletvekili Zeki Ergezen, dün Meclis bahçesinde yanındaki seçmenlerle yüksek sesle konuşuyordu.
- Arıyorum arkadaş, arıyorum... Ben arıyorum.
Hemen ileride, bir arkadaşıyla sohbet etmekte olan meslekdaşımız sordu:
- Hayrola Zeki Bey, neyi arıyorsunuz?
- Kalbinin üzerinde dolar ve mark olmayan adam arıyorum arkadaş (!)
- Bu adamları nerede arıyorsunuz peki?
- Türkiye'de arıyorum. Meclis'te arıyorum... Hatta kendi partimde arıyorum arkadaş.
Dünkü gazetelerde iki ayrı haber...İlki;
"Adana'da, hücre evine baskın yapıyoruz diye masum temizlik işçisi Murat Bektaş' ı öldüren 'çat kapıcı' 4 polis 6 ay ceza aldı. Cezalar tecil edildi."
İkincisi;
"Ecevit' e yazarkasa fırlatan Ahmet Çakmak' ın, 'Elimi kolumu sallayarak geçtim' ifadesi üzerine olay günü görev yapan 11 polis açığa alındı."
Yani...Sade vatandaşı durup dururken öldüren polisler göreve devam...
Başbakan'ın 25 metre ötesine yazarkasa atılmasında ihmali olan polisler açığa...
"Yaşasın Adalet" diyoruz (!)
Mesut Yılmaz, 1999 yılındaki Moskova gezisi sırasında çekilen ve karma fasıl heyetini andıran o ünlü fotoğrafla ilgili olarak Ertuğrul Özkök'e açıklama yaparken:
- Ben o gezide Gazprom yetkilileriyle görüşmedim, demiş, görüştüğü Çernomirdin'in "Evimiz Rusya" Partisi Genel Başkanı olduğunu kaydederek onunla bu sıfatla görüştüğünü eklemişti.
Hürriyet'in Moskova Temsilcisi Nurdan Hacıoğlu'nun dün Ertuğrul Özkök'ün sütununda yayınlanan açıklaması Mesut Bey'i açık açık yalanlıyordu... Hacıoğlu notunda:
"Mesut Yılmaz'la görüştüğü gün Çernomirdin Gazprom Yönetim Kurulu Başkanıydı" diyor ve "zaten görüşme de Gazprom'a ait bir binada yapıldı" diye ekliyordu.
Mesut Yılmaz bir kez daha yalancı duruma düştü.
Bu arada Mavi Akım'ın akıbeti ne oluyor diye merak ederseniz...
Projenin Türkiye ayağını yürüten Turan Hizinedaroğlu'na dün telefonla bunu sorduk... Yanıt şöyle oldu:
- Biz Ankara - Samsun büyük ölçüde tamamladık. Karadeniz altına döşenecek borular Japonya ve İngiltere'den peyderpey geliyor. Deniz altına boruyu döşecek dev "Saipem 7000" gemisi Ağustos ayında bölgeye gelecek ve 3,5 ay içinde boru döşeme işlemini tamamlayacak. Yıl sonunda Rusya kaynaklı doğal gaz mavi akım hattından Ankara'ya ulaşacak...
Bakalım yıl sonunda "mavi akım"ın Ankara'ya ulaşması dolayısıyla yapılacak törende Mesut Bey de hazır bulunacak mı?
RTÜK’e yapılan şikayetlerden biri:
"Akşamüstü işten döndüğümüz saatlerde yayınlanan diziler yüzümden eşlerimiz bize yemek hazırlamıyor, bunların saatlerini değiştirin"
(RTÜK Dergisinden)