Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Fotoğrafta polis tarafından yaka paça götürülen insanlar... Altında şu haber:
"Maçka Parkı'nda İstanbul Üniversitesi Öğrencileri Koordinasyonu'ndan bir grup öğrencinin basın açıklaması olaylı geçti. Polis, gözaltında yaşamını yitiren Sendikacı Süleyman Yeter'in eşi Ayşe Yeter'in de aralarında bulunduğu 30 kişiyi yaka paça gözaltına aldı..."
Öyle bir demokraside yaşıyoruz ki... Bir parkta toplanıp basın açıklaması yapmak dahi dayaklık ve karakolluk suç sayılıyor...
Şu günlerde Falih Rıfkı'nın İngiltere notlarını okuyoruz... 1933'de yazdığı kitabın bir yerinde diyor ki Falih Rıfkı:
- Ben bu kitabı bastırırken Londra üstüne "aç"lar yürüdü... Hükümet iki gün önce nümayişçiler için Hide Park'ı kendi eliyle hazırladı ve kendine sövdürmek için 10 tane daha kürsü kurdu...
Demokraside huzur insanların söz söyleme ve deşarj olma hakkını genişleterek sağlanır. İngiliz bunu 60 yıl öncesinden biliyor. Biz hala öğrenemedik. Ülkedeki modelin adı sorulunca "demokrasi" diyoruz üstelik sıkılmadan...

Psikopat kimdir?

Ruh hekimleri psikopatları kısaca şöyle tanımlar:
- Psikopatlar zeki ama sorumsuz kişilerdir. Her türlü suçu işler, yalanı söylerler. Ancak içlerindeki savunma mekanizmasıyla kendilerini haklı olduklarına inandırır, fevkalade inandırıcı tonda çok güvenli beyanlarla karşılarındakini de inandırmaya çalışırlar. Yalan söylemekte o kadar başarılıdırlar ki, eğer boş bulunur ya da geçmişlerini unutursanız onlara inanmanız işten bile değildir...
Her gece bir ekranda boy gösteren laf ebesi bir siyasi lider bu tanıma ne çok uyuyor değil mi?

Futseks

"Futbol" ve "seks"in benzer yönleri üzerine minik bir liste yayımlamıştık. Muzip bir okurumuz listeye ekler yapıp göndermiş...
Onları da kaydedelim:
* İkisinde de deplasman korkusu yaşanır.
* İkisinde de skor önemlidir.
* İkisi de şifreli kanaldan yayınlanır.
* İkisini de duş paklar.
* İkisinde de frikik vardır.
* İkisinin de profesyoneli köşe olur.
* İkisinde de belli bir yaştan sonra jübile yapılır.
* İkisinde de motivasyon neticeyi etkiler.
* İkisi de ısınma hareketleri gerektirir.
* İkisinde de sakatlık riski vardır.

Nabız öyküsü...

Her seçim öncesi olduğu gbi bu seçimde de gazeteciler il il dolaşarak nabız tutuyor... Söz "nabız tutmak"tan açılınca Orhan Tokatlı ağabeyimizin hikayesini anlatmak farz oluyor... Bir gün demişti ki:
- Sen ünlü nabız tutma öyküsünü bilir misin?
- Nasıldı o?
- Anlatayım... Efendim 1957 seçimlerinde gazeteciler Kırşehir'de halkın nabzını tutup durumu gazetelerine yazıyorlar. Sevgili Erol Ülgen arkadaşımız orada nabız tutan ilk gazetecilerden. Kırşehir de malum Osman Bölükbaşı'nın kalesi... Üç milletvekilliğinin üçünü de Bölükbaşı'nın Millet Partisi'nin kazanması bekleniyor. Ama Erol Ülgen tersini yazıyor:
"Burada yaptığım incelemeler sonucu o kanıya vardım ki, üç sandalyenin üçünü de CHP kazanacak..."
Haydaaaa... Bu yazı bütün gazeteleri alarma geçiriyor. En baba muhabirler derhal Kırşehir'e postalanıyor.
Güngör Yerdeş, Vatan gazetesi adına Kırşehir'e gelip ilin nabzını tutuyor. Bakıyor ki, değişen birşey yok... Şöyle yazıyor:
"Geçen seçimde olduğu gibi bu defa da üç sandalyenin tümünü Millet Partisi'nin alması kesin görünüyor.."
Peki daha önce bir başka gazeteci neden "Üç sandalyenin üçünü de CHP kazanır" demiş?.. Vatan o dönemin en ciddi gazetesi. Bunu da izah etmek lazım. Yerdeş izah ediyor:
"Burada benden önce nabız tutan bir meslektaş CHP'nin üç milletvekili çıkaracağını yazdı. Nedenini düşündüm. Sanıyorum o meslektaş nabız zannedip bir başka şey tuttu..."

'Seçmece...'

Yine böyle bir seçim öncesiymiş... Neyzen Tevfik'e sormuşlar:
- Ne var, ne oluyor?
- Hiiç, demiş, sülük değiştiriyoruz...
Rahmetli Neyzen bugün yaşıyor olsaydı:
- Küskün değiştiriyoruz, da diyebilirdi...
***
Kayseri köylerinden birinde geçmiş muhtarlık seçimlerinden biri... İhtiyar Heyeti'ne yedek üye seçilen köylü, sonuçlar belli olur olmaz etraftaki arkadaşlarına dönmüş:
- Eee arkadaşlar, demiş, biraz öncesine kadar ben de sizin gibi biriydim...



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr