Siyasetten futbola, iş hayatından devlet hayatına, her alanda daha iyi lider beklentisi içinde yaşarken... Acaba kendi kafamızda "lider" kavramını yerli yerine oturttuk mu? Kimdir lider?..
John Maxwell, "İçinizdeki Lideri Geliştirmek" (Beyaz Yayınları) adlı kitabında liderlik ve yöneticilik kavramlarının sık sık karıştırıldığını anlatıyor. Ve lider tanımının netleşmesine katkıda bulunuyor:
- Başkalarının daha iyi çalışmasına yardımcı olan kişi yöneticidir.
- Çalışacak daha iyi insanları oluşturan kişi liderdir...
İnsanlar yönetilmek değil yönlendirilmek isterler, diyor Maxwell ve ekliyor:
- Eğer birini yönetmek istiyorsanız kendinizi yönetin...
Ve başarıları sınıflandırıyor:
* İşin nasıl yapılacağını bilmek uzmanın başarısıdır...
* Başkalarına nasıl yapacaklarını göstermek öğretmenin başarısıdır.
* Başkaları tarafından yapılan işleri denetlemek ve tamamlandığına emin olmak yöneticinin başarısıdır.
* Başkalarını daha iyi çalışmak için esinlendirmek liderin başarısıdır...
Kitabı lider olmak ya da lider seçimi konusunda kendisini geliştirmek isteyenlerin ilgisine sunarız.
Kurultay manzarası
Delegeler, salonda posterinin dolaştırılmasına bile tahammül edemiyor; posterinin şahsında (!) kendisini protesto ediyor... Salondaki yandaşları ağızlarını açıp bir defacık da olsa lehine tezahürat yapamıyor, adını ağzına alamıyor... Yeniden Genel Başkanlık hesapları yapan
Deniz Bey seçimlerin verdiği ama anlamazlıktan geldiği mesajı dün yukardaki manzara karşısında nihayet algıladı. Değil yeniden aday olmak Kurultay salonuna bile gelemedi.
Seçmenin verdiği mesajı algılayıp seçimin ertesi günü istifa etse... Kurultay'da yeniden aday olmak için heveslenerek ayak oyunlarına başvurmasa... Dün en azından Kurultay salonunda eski genel başkan olarak bulunma hakkını elde edecekti
Deniz Bey. Yine yanlış yaptı. Seçmenin mesajını anlamazlıktan geldiği gibi CHP örgütünün eğilimini de önceden saptayamadı. Yenilgiler doğru kararlar için başlangıçtır. Ama tabii ders alınırsa... Yoksa yanlışlar içinde yuvarlanır gidersiniz...
Uyanık kızlar
Amerika'da bir kız lisesinin müdiresi, okulun açılmasını izleyen günlerde sınıfları dolaşıp kız öğrencilere öğütler veriyor. Sınıflardan birinde şöyle diyor:
- Çocuklar, erkeklerle ilişkilerinize çok dikkat edin. Arkadaşlık ve flört edebilirsiniz. Ancak daha ileri gitmeyin. Bir saatlik zevk, ömür boyu mutsuz olmanıza yol açabilir.Kızlardan biri el kaldırıyor:
- Hocam, bir saat sürdürmek için neler yapıyorsunuz?..Dostluk deyince...
Bu hafta Dostluk Haftası...
Ömer Hayyam'dan bir dörtlük ile kutlayalım:
En doğrusu, dosta düşmana iyilik etmen;
İyilik seven kötülük edemez zaten.
Dostuna kötülük ettin mi düşmanın olur,
Düşmanınsa dostun olur iyilik edersen.
Dokuz noktada yaşam
Boston Flarmoni Orkestrası'nın
"filozof" şefi
Benjamin Zander'in İstanbul'da verdiği konferanstan söz etmiştik dün... Ünlü İngiliz oyuncu - müzisyen
Danny Kaye'in televizyonlarda izlediğimiz
"ufaklık"lara yönelik eğitsel performanslarını andırır biçimde (ama bu defa "büyüklere!") piyano başında hayat dersleri veren
Benjamin Zander, ilginç bir de oyun öğretti izleyenlere:
"Dokuz nokta oyunu..."
Sahnedeki panonun üzerinde, bir "kare" oluşturacak şekilde 9 ayrı nokta işaretledi önce... Ve sordu:
- Kaleminizi hiç kaldırmadan dört çizgi çekeceksiniz. Ama öyle yapacaksınız ki, çizgi bütün noktalardan geçecek...Bir profesör arkadaşına da sormuş bunu
Zander... Gün boyu uğraşmış profesör... Ama becerememiş...
- Aslında gayet basitti, deyip çözümünü de anlattı:
- Çizgileri çekerken "kutunun dışına" çıkacaksınız. Yani şöyle:
Gördünüz mü, istenirse oluyormuş... "Dört çizgi" istenirse "dokuz ayrı noktadan" geçebiliyormuş... Ama ben
"bu noktaların hepsinden geçecek dört çizgi çekmenizi" isterken
"noktalarla çerçevelenmiş kutunun dışına da çıkabilirsiniz" demedim. O yüzden belki de günler boyu uğraşacak, ama beceremeyecektiniz... Sizi belli bir varsayımın içine hapsettim yani... Hayat da böyle işte... Bizi belli bir kutunun içine hapsetmişler. Düşüncelerimiz ve ufkumuz onunla sınırlı kalıyor. O yüzden... Birtakım peşin varsayımlarla düşünmeyi bırakıp
"kutuların dışına" çıkalım... Herşeye uygulayın bunu. Ve hep
"kutunun dışına taşarak" düşünün... Öyle egzantrik şeyler yaparak, sözgelimi saç uzatıp küpe takarak yapamazsınız bunu... Ancak sorgulayarak, düşünce üreterek yapabilirsiniz...
***
İnsanoğlu...
İnsanlar hayatlarındaki en önemli insanların onlar hakkında düşündükleri gibi olmaya meyillidirler.
***
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr