Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Doçent İsmail Yusubov, Nasrettin Hoca fıkralarını matematik, bilim ve siyaset açısından incelemiş... Yazısı Bilim ve Ütopya Dergisi'nin son sayısında yayımlandı...
     Ele alınan kimi fıkraları ilk kez duyduk... Onları aktaralım... Kıssadan hisseyi sizlere bırakalım:
     
     Hocanın pazardan bir karga satın aldığını görenler sebebini sormuşlar:
     - Kitaplardan duydum ki karga 300 sene yaşıyabiliyormuş, bunun doğruluğunu araştırmak için, demiş...
     
     Hoca gücünün yıllardır hiç değişmediğini söylüyormuş. İspat et, demişler:
     - Bizim avluda siyah bir taş duruyor. Onu gençliğimde de kaldıramazdım şimdi de kaldıramıyorum, işte ispatı...
     
     Hangi burçta doğduğunu soranlara Hoca "Keçi burcunda" dermiş. Herhalde "Oğlak burcu" demek istiyorsun diyenlere:
     - Evet ben doğanda oğlaktı, şimdiyse o da büyüyerek keçi olmuş...
     
     Hoca pazarda bir karga ile dolaşıyormuş. Ne yaptığını sormuşlar. "Avlanıyorum" demiş. Biraz sonra salıverdiği karga gidip bir mandanın sırtına konmuş, üzerindeki parazitleri gagalamaya başlamış. Hoca da mandanın boynuna bir ip dolamış eve doğru çekmeye başlamış. Hayrola, demişler:
     - Kuşumun avladığı avı eve götürüyorum demiş.
     
     Ölümden korkmak, insanın bilmediği şeyi bildiğini sanmasıdır.
     

     
     Rahmetli General Sıtkı Ulay "Giderayak" adlı anı kitabında Atatürk'e ilişkin şu anıyı nakleder...
     "Mısır'daki görevim esnasında bir yabancı dükkândan alışveriş ederken dükkân sahibi Türk olduğumu anlayınca bana:
     - Atatürk Türk müdür? diye sordu. Ben de gülerek:
     - Bundan şüphen mi var? deyince yaşlı dükkâncı:
     - Ben Türklerden bu kadar akıllı, ileri görüşlü bir adam çıkacağına doğrusu inanmıyordum, dedi...
     
     İmar Bankası da battı. Neyse ki bu kez faturayı ödeyecek vatandaşın bir tesellisi var: 3 Kasım seçimlerinden önce miting meydanlarında bedava sandviç yiyip konser izlemişti.
     

     
     AKP yönetiminin ülkeyi demokratlaştırmaya niyeti olsa ne yapardı?
     - Yüzde 35 oyla TBMM'nin yüzde 65'ini işgal edemeyiz, diyerek istifa ederdi.
     İstifa etmeden önce siyasi partiler ve seçim yasalarını değiştirir, yeni seçimin demokrat bir ortamda yapılmasını sağlardı.
     AKP uyum yasalarıyla demokrasinin değil şeriatın önündeki engelleri kaldırıyor gibi geliyor bize... Demokrasinin önünü açmanın formülü yukarda...
     
     Bu ülkede felaket olmasına gerek yok, felaket yokken bile her şey zaten felaket.
     
     Bu haftayı olaysız geçirdiniz mi? Şu sırada rahat koltuğunuzda gazetenizi mi okuyorsunuz? Şanslısınız... Buyrun görün bu hafta kimlerin başına neler gelmiş, neden gelmiş, nasıl gelmiş...
•  İstanbul Beşiktaş'ta, taksi şoförü Yasin Böber, iki polisin kendisini dövdüğünü ileri sürdü. Bir ayağı kırık halde hastaneye kaldırılan Böber'e 45 gün iş göremez raporu verildi. Böber'i dövdüğü iddia edilen polisler, "Biz hiç kimseyi dövmedik. O arkadaşı karakola götürmek istedik, gitmemek için kendisini yerlere attı, ayağı o sırada kırılmış olabilir" diyerek suçlamayı reddettiler.
•  Eskişehir'de 33 yaşındaki Yener Arslan, üzerine çiş yapan arkadaşı Ali Ekber Soyözen'i, "üzerime işeme, bak sonra fena olur" diyerek uyardı. Soyözen uyarıyı dinlemeyince gerçekten de fena oldu, Ali Ekber Soyözen, Yener Arslan'dan yediği bıçak darbeleriyle oracıkta öldü.
•  İstanbul Küçükçekmece'de Ahmet Avcı adlı yurttaş boşanmak isteyen eşini adliyenin kapısında pompalı tüfekle vurdu. Yargıcın, "Karını neden vurdun oğlum?" sorusuna Ahmet Avcı'nın yanıtı, "Ben ne yaptıysam sevgimden yaptım hâkim bey!" oldu.
•  Finike'de pansiyon işleten Adem Bandır ve kardeşi İsmail Bandır ile K.Ö. arasında, pansiyonda çalışacak oryantal yüzünden tartışma çıktı. Tartışma kısa zamanda kavgaya dönüştü. İkiye bir kalan K.Ö., mecburen! silahını çekti, Adem Bandır'ı öldürdü, İsmail Bandır'ı yaraladı, şimdi cezaevinde cezasını çekiyor.
•  ODTÜ öğrencisi Şenol Gürkan'a işkence yapmak suçundan 9 meslektaşıyla birlikte yargılanan komiser yardımcısı Murat Dedeoğlu'nun, 1991 yılında yine bir üniversite öğrencisi Birtan Altınbaş'ı işkence yaparak öldürmekten mahkûm olan başkomiser İbrahim Dedeoğlu'nun oğlu olduğu ortaya çıktı. Olay emniyet teşkilatında bir hayli can sıktı.