Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Erzurumludan aşk çeşitlemeleri...
Dur ben Kerem olim sen Aslı
Sonumuz ele bitsin yaslı
Nostaljik aşk neyse oni yaşıyah
Ele sevah ki gara sevda olah
Araplara benziyah gapkara olah
Gara aşk neyse oni yaşıyah
Yalan söylemiyah hep dogru diyah
Beraber oturah beraber yiyah
Realist aşk neyse oni yaşıyah
Birbirimize türkü söyliyah mızıldiyah
El ele tarlalarda bostanlarda gezah
Romantik aşk neyse oni yaşıyah
Kediyi gudigi (köpek) sen diye sevim
Sende horozi culugi (hindi) ben diye sev
Sembolik aşk neyse oni yaşıyah
Gel el ele tutuşip gendimizi elektirige verah
Zangir zangir titriyah, ölmiyah
Elektronik aşk neyse oni yaşıyah
Ahırlarda komlarda buluşah
Tezek galahlarının (yığın) dibinde oturah
Otantik aşk neyse oni yaşiyah
Sen beni sevirsen bilirem, ben de seni
Ele puştlukları birahah hakket sevah
Adam gibi sevah sevdayi yaşiyah...

Erdal Atabek’in "Beyaz Balina’yı Sevmek" adlı kitabından alınma şu satırlar yandaki satırların tamamlayıcısıdır...
"... Kendimizi değil kendimizin dışındakini de sevmek... Sadece bizim olanı değil bizim olmayanı da sevmek. Sadece bize benzeyeni değil bize benzemeyeni de sevmek. Sadece bizden olanı değil bizden olmayanı da da sevmek... Belki de asıl öğrenmemiz gereken buydu
Eğer bunu bilseydik aramızdaki nefret duvarlarının yerini birbirine sevgiyle uzanmış eller alırdı..."

Hedefe kestirmeden giden yol en tehlikeli yoldur. Çünkü o kurşunların gittiği yoldur.



Erkeklerle köpeklerin ortak yanı odur ki...
Elektrikli süpürge çalışmaya başlayınca ikisi de toz olur...



Devir değişti.. Uzaklar yakın yakınlar uzak oldu... Ankaralı bir dostumuz geçtiği notta diyor ki:
Geçenlerde Ankara’ya gelirken Taksim’deki Varan terminalinden bilet aldım 34 milyon lira ödedim.. Biraz ilerdeki Has Turizm’in önünde bir arkadaşa tesadüf ettim. Otobüsle Sofya’ya gidiyormuş. Meraklanıp biletine baktım; 32 milyon liraydı... Ankara’dan ucuz... Avrupa çok yaklaştı...

Evren bir bütündür. Herkes ve her şey birbirine bağlıdır ve mecburdur. Birinin başarısı ya da yanlışı, tüm evrenin (yani sistemin) başarısı ya da yanlışı demektir. Bir bedenin hücreleri gibi, bilgiyi ve akışı vermek, aktarmak, iletmek ve paylaşmak zorundayız. Böylece artar, coşar ve zenginleşiriz.
***
İnsanlar... Saklayıp biriktirdikçe ve sahip oldukça hem kendi stres ve yükleri artar, hem de onların ortak ürünleri olan tarihin ve dünyanın yetersiz, kısır ve verimsiz kalmasına neden olurlar.
Karl Marx bu gerçeği şu çarpıcı sözlerle dile getiriyor:
"Ne kadar azsan, yaşamını ne kadar az görkemli kurmuşsan, o kadar çoksun demektir ve görkemsiz yaşamın da o denli büyüktür."
Dinsel metinlerde "komşun aç iken, tok yatma" denir ve insanların mallarını birbirleriyle paylaşmaları, "vermeleri" öğütlenir. Bu gerçek artık, bilimsel olarak da kanıtlanıyor gibi. Çünkü bizlerin kendimizi ve birbirimizi bir rakip ya da düşman gibi değil, bir kardeş gibi görmemiz gerek. Yoksa kendimiz için en iyiyi ve doğruyu yaptığımızı sanırken, hep beraber yok olmaya doğru gidiyoruz. Doğa kirleniyor, doğal kaynaklar tükeniyor, savaşların ardı arkası kesilmiyor, açlıktan ölenler bitmiyor... Yaşayamaz hale geliyoruz.
Sahip olmacı ve ayrılıkçı anlayış, bizi kendi içimize kapatıyor ve çevreden izole ediyor. Saklanıyoruz, gizleniyoruz, kendi dışımızdaki her şey, bize rakip ve düşman gibi...
...Gerçek özgürlük insanın evrensel plan içindeki yerini bulması, bütün içindeki önemini ve görevini kavrayarak o evrensel müzik içinde titreşmeye katılması, kendi notasını en iyi biçimde icra ederek evren müziğini daha zengin ve mükemmel hale getirmeye çalışmasıdır.."
(Erich Fromm’un "Marx’ın İnsan Anlayışı" adlı kitabından...)

Irak’ta savaşa girersek ABD zararımızı karşılayacakmış.
Peki kârımız ne olacak?