Leman dergisinin bu haftaki sayısında Nihat Genç enfes tahliller yapıyor ve yazısının bir yerinde bakınız ne diyor:
     Â"...Nasreddin Hoca'ya bir adam, bindiÄŸin dalı kesiyorsun, der. Hoca da keser, düşer. Sonra adamın peÅŸinden gider, sen benim daldan düşeceÄŸimi bildin o halde ne zaman öleceÄŸimi de bilirsin.
      Hocanın tavrı, öyle derin bir aptallık ki, kendisine çok basit bir uyarıda bulunan adamı, neredeyse, peygamber gibi görmeye başlıyor.
      Bu dipsiz aptallık içinde pek yakında "trafik levhalarına" tapınmaya başlayabiliriz, Vay anasını be, yüz metre sonra yol eğimli dedi, öyle çıktı, helal olsun. Bu levha artık benim öleceğimi de bilir..."
      Nihat Genç yakında trafik levhalarına tapınan yurttaşlar görmekten kuşkulanadursun... Eğer levha doğruysa bunun bile olumlu sayılması gerekmez mi? Toplumu 70 yıl geriye götüren The Rahmetli'yi kurtarıcı olarak ananlar, düz yol gösterip toplumu uçuruma götüren trafik levhasına tapınmıyorlar mı?..
      Toplumca adeta haplanmış gibiyiz... En küçüğü, en önemsizi bir başka ülkede yaşansa, 7'den 70'e herkesi ayağa kaldıracak, sokaklara dökecek, ortalığı savaş alanına döndürecek skandallar, bizde değil insan, yaprak bile kıpırdatmıyor. Örneğin polis, işkenceci arkadaşları mahkum oldu diye mahkeme salonunu birbirine katıyor, avukatları, gazetecileri, dinleyicileri dövüyor, ama İçişleri Bakanı'ndan tık yok... Ülkenin Başbakanı, devleti soyup soğana çeviren şirketlerin patronlarıyla bayram tatili yapıyor, yat sefalarına çıkıyor, mık yok... Ekonomiden sorumlu bakan işini gücünü bırakıyor, işadamlarının özel uçaklarıyla yurtdışında iş takipçiliği yapıyor, hiç kimse çıkıp da, ne oluyor arkadaş, diye sormuyor. Kısacası, üzerimizde bir ölü toprağı ki, sormayın gitsin.
      Peki biz neden böyle olduk, hiç düşündünüz mü? "Düşünür Gazeteci" Fahrettin Fidan sizin yerinize de düşünmüş ve 62 milyonu bu denli uyuşturan "hap"ların neler olduğunu bulmuş. Buyrun...
     ÂMesudin: Kafa karıştırmakta, zihin bulandırmakta birebirdir. Kullanıldığında önce zihin bulanır, hemen ardından vücut...Ä°nsan ne konuÅŸtuÄŸunu, ne yaptığını bilemez hale gelir. DuruÅŸ mahzunlaşır, bakış melulleÅŸir, konuÅŸma ağırlaşır. Tek tek basaraktan, bade süzerekten konuÅŸtuÄŸunda ise dün ak dediÄŸine bugün kara demeye baÅŸlar. Deniz üzerinde, lüks bir yatta, Nurolin ile tatbik edildiÄŸinde daha çabuk sonuç alınır.
     ÂSülomin: "Ä°ktidarsız kalma" ya da "iktidarı kaybetme" korkusu baÅŸlamış hastalara hararetle tavsiye edilir. Bu haptan bir kerecik bile yutan artık iflah olmaz, iktidarı kaybetmemek ya da kaybetmiÅŸse yeniden ele geçirmek için yapmayacağı ÅŸey kalmaz.
     ÂDenizpirin :Küçük hesaplar peÅŸinde olan, küçük düşünen, "küçük iktidar" sorunu bulunan küçük vizyonlu hastalara tavsiye edilir. Denizpirin tedavisi gerektiren hastalar genellikle dış görünüşe bakar, kafayı saça takar. Hasta, hastalık süresince kendisine baÄŸlanan bütün umutları yavaÅŸ yavaÅŸ söndürür, soldurur, yakınlarına saç - baÅŸ yoldurur.
     ÂEconol: Kafa karıştırmakta, zihin bulandırmakta Mesudin'den daha etkili bir ilaçtır. Kullanan insanın saÄŸ tarafını abat, sol tarafını berbat eder. Yan etkisi "tik"tir, bu ilaca mahkum olmuÅŸ hastanın iÅŸi bitiktir.
     ÂÇillerin: Genellikle babadan kıza ırsi olarak geçen kleptomani vak'alarında kullanılır. Ä°lacın iyi sonuç vermesi için hastanın gayrimenkul görmez bir yere kapatılması ÅŸarttır. Hastanın baÅŸ dönmesine yakalanmaması için yabancı dövizlerden uzak tutulması da yararlı olur.
      Başbakan Mesut Yılmaz, kendisine Budapeşte'de yumruk atan Veysel Özerdem'i affetti. Sonucun bu olacağını geçen ay bildirmiştik. Daha önce bu konuda bizi bilgilendiren ANAP milletvekilini aradık dün:
     Â- Susurluk'un örtülmesi için son rötuÅŸlar da tamamlandı, dedi...
      Ve olup bitenle ilgili tahminini nakletti:
     Â- Benim tahminime göre Susurluk çetesinden Mesut Bey ve kardeÅŸine yönelik bir ÅŸantaj söz konusuydu. Mesut Bey BudapeÅŸte'ye bu ÅŸantajı ortadan kaldırmak için gitti. Ancak orada bir anlaÅŸmazlık çıktı ve Mesut Bey yumruklandı.
     ÂSonra ne oldu? Sonrasını da CHP'li Adnan Keskin'den dinlemiÅŸtik:
     Â- Sonra DYP'liler bu olayın arkasını araÅŸtırmak üzere BudapeÅŸte'ye heyet göndermeye kalkıştılar. Mesut Bey bunu duyunca paniÄŸe kapıldı. BudapeÅŸte'ye üç ANAP milletvekilini gönderdi. Orada pazarlık ve anlaÅŸma yapıldı. Mesut Bey birtakım ÅŸeylerin örtülmesi karşılığı Veysel Özerdim'i affetti.
      Bu pazarlığın temelinde hangi karanlık işler ve ilişkiler var? Tam bilinmiyor. Yukardakiler çoğunlukla tahmin. Gerçek olan tek şey ise... Bu olayın başlıbaşına bir skandal olduğu... Seçim bülbülü CHP, Başbakan'ı bir açıklamaya davet etse de şu işin aslını öğrensek... İyi olmaz mı?..
      68'lilerin Samsun - Ankara'ya yürüyüşünde dünkü durak Merzifon'du... Yürüyüşçüleri karşılayan ve onlara pide ikram eden Merzifon'un CHP'li Belediye Başkanı Hüseyin Ünsal dedi ki:
     Â- Tam bağımsız Türkiye isteyen üç genci idam edenler askerlik yapmayanların altına bakan koltuÄŸu sürdüler...
      Liberal, kapitalist olamayacak kadar fakir, komünist olamayacak kadar zengin olan adamdır.
     ÂAnonim
      Toplumu takip eden kişi toplumdan daha hızlı ilerleyemez; yalnız yürüyen adam daha önce başkasının ayak basmadığı yerlerde bulabilir kendini...
     ÂAlan Ashley
Yazara E-Posta: M.Asik@milliyet.com.tr