Meraklı bilgiler... tatlı şeyleri de daha tatlı kılar. Zerdali ile kayısının ilk olarak Çin'de, Han sülalesinin ilk dönemlerinde yetiştirildiğini; Büyük Kral Kaniska'nın aldığı Çinli tutsakların bunları Hindistan'a soktuğunu, zerdali ile kayısının oradan da İran'a yayılarak İsa'dan sonra birinci yüzyılda Roma İmparatorluğu'na ulaştığını; kayısı erken olgunlaşan bir meyve olduğu için "apricot" (kayısı, zerdali) kelimesinin "precocious" (erken gelişmiş) kelimesi ile aynı Latince kökten geldiğini; "apricot" kelimesinin başındaki "A" harfinin yanlışlıkla bir etimoloji hatası olarak eklendiğini öğrendiğimden beri kayısı ve zerdaliden daha çok zevk alıyorum. Bütün bu bildiklerim bu meyveyi benim için daha lezzetli hale getiriyor.
(Bertrand Russell)
400 dolar için...
Yeni evli bir çift olan
Bill ile
Margaret banyo yapmak için tesadüfen aynı anda soyunmuşlar... Bayan
Margaret nezaket göstermiş; sırasını eşine vermiş... O sırada kapı çalınmış... Bayan
Margaret havluya sarınarak örtünmüş, gidip kapıyı açmış. Karşısında komşuları
John duruyor. Komşu
John genç kadını selamladıktan sonra 200 dolarlık bir çek yazmış... Peşinden muzipçe:
- Eğer havluyu göğsünden biraz aşağı indirirsen bu çeki sana vereceğim, diye sırıtmış.
Genç kadın bir an tereddüt etmiş. Ama paraya dayanamayıp havluyu birkaç santim aşağı indirmiş. Çeki almış.
John 200 dolarlık bir çek daha yazmış:
- Margaret, demiş,
havluyu tamamen indirirsen bu da senin olacak.
Genç kadın şöyle bir etrafa bakmış. Kimseler yok. Para tatlı... Havluyu üzerinden düşürmüş... Birkaç saniye öyle kaldıktan sonra toparlanmış. İkinci çeki de almış.
Bayan Margaret sonuçtan memnun geri dönerken kocası da banyodan çıkmış:
- Kimdi karıcığım gelen?
- Komşumuz John, demiş genç kadın...
- Haa, demiş adam, bana 400 dolar borcu vardı ondan söz etti mi?
***
Şu Afganistan acaba bizden "Şeriat göçmeni" almaz mı?..
***
Büyük kaşif...
Bir Fransız iddia etmiş:
- Asrımızın en büyük kaşifi, ampulu bulan
Edison değildir.
- Peki ya kimdir?- Ağa Han... Hintliler cennete gitmek için paralarını suya atarlardı.
Ağa Han
"Bana veriniz" dedi. O günden beri İsmailiye mezhebinden olan Hintliler paralarını
Ağa Han'a veriyorlar. Keşif buna derler.
Ne dersiniz?
Necmettin Erbakan da zamanımızın büyük kaşiflerinden değil mi?.. Kasada 148 kilo altın, üstüne üstlük milyonlarca oy...
***
Savcı'ya not...
Okunu hedefin ötesine atan okçu, okunu hedefe ulaştıramayan okçudan daha başarılı sayılmaz.
Montaigne***
Bağdat kervanı
Pahalı eşyayla yüklü kervan İstanbul'dan yola çıkıp Bağdat'a gidecek. Güçlü kuvvetli bir muhafız gerek. Aranmış taranmış; zebellah gibi bir zenci bulunmuş. Tek başına kırk kişiyi haklayacak kadar güçlü kuvvetli olduğu şöyle ilk bakışta anlaşılıyormuş. Kervancının içi rahatlamış. Kervan yola düzülmüş... Birkaç gün sonra korkulan başa gelmiş. Yağmacı eşkıya kervanın yolunu kesmiş. Başlamışlar develerde ne var ne yok talan etmeye. Kervancının gözü zenci muhafıza ilişmiş. Adam bir köşede sessiz sedasız yağmayı seyrediyor. Develerin yükü boşalmış. Talancılar zebellah zenciye yönelmiş. Yere yatırıp üzerine varmışlar. Başlamışlar sırayla tecavüz etmeye. Bir, iki, üç, dört... Tam 40 kişi sırayla üzerinden geçmiş. O ana kadar kuzu kuzu yerde yatan zenci, 40'ıncı tecavüzden sonra birden cellallenmiş. Fırlamış ayağa. Atlamış talancıların üzerine. Tek başına 40 talancıyı tepelemiş. Analarından doğduğuna pişman etmiş. Mallar geri alınmış. Tekrar develere yüklenmiş. Kervan başkaca bir vukuat olmadan Bağdat'a varmış. Yükler indirilmiş. Yeni yükler bindirilmiş. Kervancı çağırmış zenciyi yanına...
- Seninle hesabı kesiyoruz ahbap, demiş,
yeni bir muhafız bulduk, yola onunla devam edeceğiz...
- Neden o, demiş, zebellah zenci, 40 kişiyi tek başıma tepeleyip bütün malları geri aldım, daha ne yapaydım?..
- Malları almasına aldın, demiş Kervancı, ama biz her seferinde seni becerecek 40 kişiyi nereden bulacağız...
***
Bizim laik cumhuriyetin tahammül sınırı da biraz yukardaki zenciye benziyor.
Yıllardır laik cumhuriyetin orasından burasından delinmesine seyirci kalındı.
12 Eylül generalleri destek karşılığı dinci kesime taviz verdi. Sağ siyasetçiler din istismarında birbiriyle yarıştı.
Refah Partisi birinci parti olunca, türban önce üniversite sonra Meclis kapısına dayanınca akıllar başa geldi.
Tam geldi mi? O da kuşkulu...
***
Şimdi gündemde FP'nin kapatılması var. Ne işe yarar? Hiç.. Biri kapatılır öteki açılır... Oyların bir kısmı MHP'ye kayar. Gerisi yeni partide toplanır. Yağma ve talan düzeni sürdükçe Allah'tan başka herşeyden umut kesmiş fakir yığınlar yine o partinin peşine takılır. Düzeni halk lehine değiştirmedikçe "Cumhuriyet'e başkaldırı" başka biçimlere dönüşerek sürer.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr