Vatandaş, altında mayosu, ayağında şıpıdık terlikleri, havuz görevlisine yanaşarak sormuş:
- İzin verirseniz havuza işemek istiyorum.
Görevli, hiç düşünmeden reddetmiş isteği:
- Kesinlikle olmaz.
- İyi ama, demiş, şu arkadaş demin, hem de tramplenin tepesinden işedi, ona ses çıkarmadınız...
- O sizin gibi izin istemedi ki!
Bu çok bilinen fıkrayı niye mi anlattık? Efendim, geçen gün Türk Kadınlar Birliği, Cumhuriyet Kadınları Derneği ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği yöneticileri, Ankara Valiliği'ne başvurarak "Laik Cumhuriyet Mitingi" yapmak için izin istediler ama anında ret yanıtı aldılar. Oysa aynı Valilik, geçtiğimiz pazar günü Mehmet Ağar taraftarlarının Hipodrom alanında miting yapmalarına ses çıkarmamıştı. Dernek yöneticileri bu farklı tutumun nedenini sorsaydılar, Ankara Valiliği'nin vereceği yanıt herhalde yukarıdaki fıkradaki gibi olacaktı:
- Onlar sizin gibi izin istemediler ki!
Uzun'dan kısaca...
Hayrettin Uzun geçen yasama döneminin en renkli milletvekillerinden biriydi... ANAP'tan istifa ettikten sonra DYP'den Kocaeli Belediye Başkan adayı oldu. Seçim kampanyasında en çok
"Beni seçerseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, seçmezseniz bana iyilik etmiş olursunuz!" lafını kullandı. İzmitli seçmenler, kendisini çok sevdiklerinden olacak, ona iyilik etmeyi yeğlediler ve seçimi kaybetti. Dün eski bir milletvekili olarak Meclis kulisindeydi... Bir gazeteci kendisine
"DSP ile MHP koalisyon yaparsa ne olur?.." diye sordu,
Uzun'un yanıtı çok kısa oldu:
- Ne olacak? Tabii ki, nasyonal - sosyalist koalisyon olur!.. Örgütlenelim...
Aşağıdaki ilan, İngiliz gazetelerinden birinde yayımlandı. Aynen şöyle:
"Örgütlenme, özgür düşünceyi sınırlayan, birey özgürlüğüne vurulmuş en büyük darbedir.Örgütlenmeye karşı olanlar! Gelin, örgütlenelim! "
Çinliler de yani..!
Çinliler günlerdir Belgrad'daki Çin Büyükelçiliği'nin bombalanmasını protesto için gösteri yapıyor. Amerika'yı kınıyor. Washington'u sarsıyor.
Acaba biraz Türkiye'yi örnek alamazlar mı?
Amerikan savaş gemileri (savaşta değil üstelik tatbikat sonrasında)
Muavenet muhribimizi batırdılar. 5 denizciyi öldürüp 13'ünü yaraladılar. Gıkımız çıktı mı..!
ABD'ye karşı bu kadar milliyetçilik ayıp değil mi!
***
Başarıyı en kötü biçimde kullanmak onunla övünmektir.
Goethe
***
***
Bir tehlike anında gemiden uzaklaşan fareler, geminin batmamasını bir türlü affedemezler.
W. Brudzinski
***
Misil...
Öneri
İbrahim Dumanay'dan:
"İran'da yapılan gösterilere misilleme olarak; Sivil Toplum Örgütleri öncülüğünde İran'daki çarşaflı kadınlara özgürlük mitingi teklif ediyorum..."Aklınız nerede?
Türkün aklı başına sonradan gelir, diye bir söz vardır... Ama ne kadar sonradan?.. Bunda bir kesinlik yok. Birkaç dakika mı, birkaç gün mü, birkaç hafta mı?
Öyle görünmekte ki, siyaset sahnesinde akıllar başa birkaç hafta, hatta birkaç ay sonradan geliyor...
Mesut ve
Bülent beyler bunun pırıltılı örneklerini veriyor.
Mesut Bey, Yüce Divan'a gitmesi gerektiğini birkaç ay sonra akıl etti.
Dün de iki hafta gecikmeyle türban konusunda doğru yolu bulmuştu. Diyordu ki Hürriyet'in manşetine çıkan sözlerinde:
"Türbanlı yemin devletin temel ilkelerini delmeye yönelik bir hareket. Dolayısıyla Meclis'te böyle bir olaya geçit vermeyiz. O gece provokasyona neden sessiz kaldım? Bize Genel Kurul'a gelmeyeceği söylenmişti. O nedenle hazırlıksız yakalandık..."Ne kadar inandırıcı değil mi?
Bülent Bey'e gelince... DSP lideri kendiliğinden bir formül icad etti:
"Bir milletvekili Meclis'in diğer bölümlerine türbanıyla gelebilir. Ancak Genel Kurul'a girip yemin edemez..." Bülent Bey'in açtığı kapıdan ilk olarak MHP milletvekili
Nesrin Ünal geçti... Meclis'te türbansız yemin ettiği halde partisinin grup toplantısına türbanla girdi.
Ve neden sonra
Bülent Bey'in aklı başına geldi.
DSP, şimdi türbanla ilgili yapılacak tüzük değişikliğinin Meclis'in tüm alanlarını kapsaması gerektiği üzerinde duruyormuş.
MHP ile ANAP ise bu öneriye karşıymış.
Gelin de ayıklayın pirincin taşını.
Telefondaki okurumuz
"türbana yarım izin"in varacağı bir başka noktayı anımsatıyor:
- Biliyorsunuz üniversiteye girişte başı açık fotoğraf isteniyor. Kimi üniversiteler kapıda kontrol yapıyor. Üniversite öğrencileri, Bülent
Bey'in verdiği fetvayı örnek göstererek, türbanlı resim vermekte ısrar edebilecekleri gibi sınıflar hariç üniversitenin her yanında türbanlı dolaşmayı da hak olarak ileri sürebilirler.
Olur mu olur... Kurallar bir kez delindi mi, o delik bir daha kapanmaz, aksine büyür. Liderliğin ilk şartı
"doğru zamanda doğru kararı verebilmek"tir. Bizimkilerin ise
"doğru zamanda yanlış karar, yanlış zamanda doğru karar" vermek gibi bir özellikleri var. Türkiye'nin kaderi...
***
Bunların derdi başlarını açıp açmamak değil, milletin başına iş açmak.
***
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr