Konrad Adenauer Vakfı’nın önceki gün düzenlediği konferansın konusu "Almanya ve Türkiye’de İslam ve İslamcılık" idi... Konuşmacı Almanya’nın Göttingen Üniversitesi profesörlerinden Suriye asıllı Alman, Bassam Tibi...
Profesör Tibi Almanya’dan Türkiye’ye ilginç çizgiler çekti...
- Avrupa’da yaşayan Müslümanlar, İslamcılar nedeniyle Avrupa ile bütünleşme sorunu yaşıyor, dedi...
Almanya’dan Türkiye’ye İslamcı düşünce ithal edildiğini söyledi... (Kadere bakınız, ihraç değil ithal...)
Tibi, AB üyeliğimiz için yol gösterdi:
- Türkiye’nin AB üyeliği için sadece Avrupalı politikacılar üzerinde baskı yapması yetmez, Avrupa halklarını da ikna etmelisiniz.. Avrupalılar özellikle İslamcı yapılanma ve göçten çekinmektedir...
Söz geldi Avrupa’daki imamların önemine.. Bassam Tibi dedi ki:
- Almanya’da 2400 cami var fakat Avrupa ile entegrasyonu kabul eden, isteyen bir tek imam yok. Milli Görüş’ün imamları dışında Diyanet İşleri’nin gönderdiği imamlar da Avrupalı gibi düşünmüyor... Avrupa ile bütünleşmeyi desteklemiyor. Onlar da camilerde Müslümanlara "Avrupalı olma, aksi halde dinini kaybedersin" şeklinde propaganda yapıyor...
Görüldüğü gibi... İşimiz zor...
Savaş sizin istediğiniz zaman başlar ama sizin istediğiniz zaman bitmez.
Durumu Deniz Baykal açıkladı... - Biz milletvekillerimizden dokunulmazlığın sınırlandırılmasına olumlu oy vermeleri yönünde noter tasdikli belge aldık, dedi...
Okurumuz soruyor:
- Sayın Baykal Genel Başkan olarak milletvekillerinin sözünü yeterli bulmamış ki böyle bir belge almış. Biz vatandaş olarak nasıl güveneceğiz bu vekillere?
Soruyu yanıtlamak tabii ki Deniz Baykal’a düşer...
Kadın Genel Başkan Tansu Çiller,"Kadınların halinden kadınlar anlar" sloganıyla pembe oyların peşine düştü. Seçim vaatleri arasında, "Aile içi şiddet ve işyeri tacizine ceza"dan "süt izni"ne uzanan pek çok madde var... Ya olmayan mı?
DYP listelerinde kadın adaylar!
Toplam 84 seçim bölgesinin tam 54’ünde kadın hiç yok...
Geri kalan 30 bölgede, birinci sırada 3, ikinci sırada 3, üçüncü sırada 3 kadın aday var. Seçilme şansı olanların sayısı ise 5’i aşmıyor...
Tansu Hanım, kadınların halinden anlıyor mu dersiniz?
Bakü - Ceyhan Petrol Boru Hattı’nın temeli atıldı... Bir bayram havası esiyor... Nedir? Boru Hattı Türkiye’ye yılda 200 milyon dolar gelir sağlayacakmış... Nedir 200 milyon dolar? Hortumcuların götürdüğü paranın yüzde 1’i... Boru hattının geliriyle hortumcuların zararını ödemeye kalkışsanız 100 sene sürecek..
Bugün Sakarya’da ENKA Holding’in inşa ettiği gaz santralları hizmete açılıyor. ENKA’nın inşa ettiği üç santral Türkiye’nin elektriğini yüzde 30 oranında artırıyor. Maliyeti mi? 2 milyar dolar.. Yani... Hortumcuların götürdüğü paranın onda biri... Hortumcular yemese Türkiye o parayla mevcut tüm elektrik santrallarının üç katı kapasite yaratabilirdi.
20 banka hortumcusunun götürdüğü paranın büyüklüğü akıllara durgunluk veriyor.
Prof. Öztin Akgüç dünkü yazısını şöyle bitirmiş:
- Konu birkaç banka sahibinin ya da yöneticisinin bir süre tutuklu kalması ile geçiştirilemez. Halkın parasının bu tıynette, hiçbir etik değeri olmayan bu tür kişilerden kurtarılması gerekir...
Ne var ki hortumcular güçlü, parası çalınan halk güçsüz...
Yaklaşık 20 milyar dolar vurgundan pay alan siyasetçi, işadamı, banka yönetim kurulu üyeleri, banka sahipleri, hukuk camiası, profesörler, medya mensupları, hortumcu ve kredi batakçılarının oluşturduğu "Organize çete"ye karşı birkaç milletvekili ve basın mensubunun gücü elbette yetmiyor...
BDDK zararları, alınan teminatları, geri dönmeyen kredileri, takipteki alacaklarla ilgili davaları, icra takiplerini, ödeme planlarını sanal ortamda yayınlasa kamuoyu kendi parasını takip eder, BDDK’yı destekler...
BDDK saydamlaşmalı, buharlanan paraların hesabını sanal ortamda halka vermelidir. Halk bu hesabı istemelidir. Çalınan bizim paramız...