Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Hilal, Dergah, Cami, Şura, Selamet, Akıncılar, Hicaz, Cihat, Cuma, Tevhid, Vaiz, Hakyol, Fazilet, Oruç, Sahur, İftar, Eyyabi, Hafız, Dervişler, Kelam, Akabe, Mücahit, Ribat, Nebi, Uhut, Biat, Aksa, Mina, Ensar, Üveyz, Kabil, Akit, Türban, Ezan, Miraç, Refah, Namaz, Hilal, Said - i Nursi, Mehmet Zait Kotku, Abdülhamit...
Ne mi bunlar? Efendim bunlar cadde ve sokak isimleri... Hayır, hayır, ne Mekke, ne Medine ne de Kabil'deki cadde ve sokakların isimleri... Bunlar Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük ili İstanbul'un en büyük ilçelerinden Ümraniye'deki kimi cadde ve sokak isimleri... Ümraniye Belediyesi'nin Fazilet Partili Başkanı Mehmet Bingöl ve arkadaşlarının eseri....
İşçi Partisi Sol Güçbirliği Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ünal Erdoğan ve Ümraniye Belediye Başkan adayı Hayrettin Çağlar, geçen hafta düzenledikleri basın toplantısında sordular:
- Bu isimler sokak direklerine çakılırken Cumhuriyet'in kaymakamları, savcıları neredeydiler?
- Bu isimler belediyenin ilgili kurullarında kabul edilirken, özellikle kendilerini sol olarak niteleyen partilerimizin belediye meclis üyeleri neredeydiler?
Sorular hala yanıt bekliyor. Muhatapların verebilecekleri yanıtları varsa bizi de arayabilirler... Aracılık ederiz...

Huzurevi iyi de...

Karı koca, bakımı hayli zor hale gelen annelerini bir huzurevine teslim etmişler...
Çok pahalı ancak aynı ölçüde özenli bir huzureviymiş bu...
Bakıcılar bir ara kadının yana doğru kaykıldığını farketmişler.
Yerlerinden fırlayıp düzeltmişler kadını...
Kadın biraz sonra sola doğru yatar gibi olmuş...
Aynı anda fırlayıp düzeltmişler...
Dikkat kesilmiş bakıcılar. Kadın ne zaman bir tarafa doğru eğilir gibi olsa koşup düzeltiyorlar. Birkaç gün sonra çocukları yaşlı kadını ziyarete gelmişler. Hal hatır sormuşlar:
- Çok memnunum buradan çok iyi bakılıyorum, demiş yaşlı kadın, ancak bir derdim var.
- Nedir?
- Pırt yapmama izin vermiyorlar...

Çıplak

Sibel Can mahkemede:
- Hakim bey çıplak fotoğrafım yok, demiş...
Bence "çırılçıplak fotoğrafım yok", demeliydi.
Şamdan, Pasha, Gala'da yayınlananlar tesettürlü fotoğraflar mı oluyor?
Mine

Sergen'in sorunu!

Milli takımda dinamo gibi çalışan Sergen, Fenerbahçe'ye gelince neden duruyor?..
Sivas'taki bir kıraathanede, pazar günkü malum maçın hemen arkasından bir grup vatandaş bu önemli konuyu tartışma masasına yatırdı...
Saatler süren hararetli tartışmada en çok kabul gören yorum şu oldu:
- Milli Takım'da iyi oynayan Sergen Fener'de dökülüyor, çünkü bu takımda "dil" sorunu yaşıyor!..

***
"İşler sarpa sarıyor" sözünün artık "işler sırpa sarıyor" şeklinde kullanılmasını öneriyorum!..
***


Gülçin'e...

Gazeteciler ikiye ayrılırlar.
Gazeteciyken yaşama veda edenler.
Yaşarken gazeteciliğe veda edenler.
Gülçin Telci birinci sınıftandı...
Sürekli doğruyu arayan... Dürüstlükten ödün vermeyen... Kalemini satmayan... Meslektaşlarına her an yardıma hazır... Bir mert kadın...
Saygıyla anıyoruz...

Cesur Kürek

Birkaç oy uğruna her türlü değeri ateşe vermeye hazır politikacıların at oynattığı bir ülkede çok önemli bir haber sayılmayabilir. Ama biz yine de aşağıya alalım...
Orman Mühendisleri Odası, Tansu Çiller'i ve partisi DYP'yi Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş'a şikayet etmiş... Sebebi Tansu Çiller'in 29 Mart 1999 günü Bolu'da yaptığı konuşma.. O konuşmada ne mi demiş Çiller?..
"Ormanların işletilmesinin ve yönetiminin köylüye devredileceğini, kızılağaç ve kestane ormanlarının orman rejiminin dışına çıkarılarak dağıtılacağını"
söylemiş; buna karşı "Kırat'ın halkımız tarafından yemlenmesini" istemiş... Orman Mühendisleri Odası bu konuşmanın bantını Vural Savaş'a teslim etmeye hazırlanırken Anayasa'nın 169'uncu maddesini hatırlatıyor:
"...Ormanların tahribine yol açan siyasi propaganda yapılamaz."
Yem derdine düşen Kırat'ın Anayasa'yı falan görecek hali yok. Birilerinin hatırlatması lazım...

Liderlerin ömrü

Amerikalı şair Emily Dickinson'un bir şiirinde şöyle bir dize geçer:
"My life closed twice before its close"
Çevirisi:
"Ömrüm son bulmadan iki kez son buldu"
İzin verirseniz... Bu dizeyi bizim siyasi liderlere ithaf etmek istiyoruz... Mümkün olursa bestelenip seçim meydanlarında okunmalı...
Halka umut vermeyen... İnandırıcılığını yitirmiş.. Yolsuzluktan sabıkalı... Birbirini Yüce Divan'a göndermeye çalışmış... Sonra kendisinden korkup aklamış... Yeni düşünce üretemeyen, gelecekle ilgili bir vizyonu, konsepti, programı bulunmayan... Çünkü ve zaten...
"Ömürleri son bulmadan siyasi hayatları birkaç kez son bulmuş" olan bizim liderlere (En başta Çiller ve Yılmaz'a) böyle bir şarkı yakışır... Belki böyle bir şarkı halkı da uyandırır, pili bitmiş liderlerin ülkeye vakit kaybettirmesinin bir biçimde önüne geçilir. Ne dersiniz?


***
Kutan, "Çiller benim ağızımla konuşuyor" demiş.
Sanki muhterem kendi ağızıyla konuşuyormuş gibi...
***




Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr