Hafta sonunda Washington ve Londra’da ABD’nin Irak saldırısına karşı gösteriler yapıldı. Londra’da yapılan 350 bin kişinin katıldığı gösterinin bu neslin gördüğü en büyük kitle hareketi olduğunu bildirdi ajanslar. Katılanlar "Savaşı durdurun" diye slogan attılar. Gösterinin ön saflarında yer alan Londra Belediye Başkanı Ken Livingston:
- Bütün bunlar petrol için... Bunu anlamayacak kadar aptal insan yok İngiltere’de, diye bağırdı mikrofondan...
Savaşta en büyük felaketi yaşayacak ikinci ülke olması muhtemel Türkiye’de ise "savaşa hayır" diye bildiri dağıtan insanlar gözaltına alınıp mahkemeye sevk ediliyor. Duruşmalar sürüyor.
Başbakan Ecevit geçen hafta STV televizyonunda yayımlanan konuşmasında:
- ABD’nin harekata katılmasına gerek görmemesi halinde bile Irak’a bir askeri harekat Türkiye’ye büyük zarar verecektir, dedi...
Başbakan’ın mesajı açıktı:
"Türkiye özgür ve bağımsız bir ülke değildir. Amerika gerek görürse savaşa katılacak, gerek görmezse katılmayacaktır"
Atatürk’ün partisi CHP’nin genel başkanlığından gelen kişinin ve Atatürk Türkiyesi’nin aldığı şekil içler acısıdır. Koltuk karşılığı Amerikan hizmetkârlığına soyunmuş politikacı nesli bakın Türkiye’yi nerelere getirdi...
Tarihin en anlamlı sözü:
"Bu seçim, tarihin en anlamsız seçimi..."
CNR Fuar Merkezi’nde geçen hafta açılan Takım Tezgahları Fuarı’nı (TATEF 2002) duyurmuştuk... Fuarın başarısı ekonomi ve sanayideki ilerlemenin de göstergesi olacaktı. Dün ilk sonuçları aldık. Hem fuar yönetimi hem Makina İmalatçıları Birliği gibi meslek örgütleri fuarın iki yıl önceki ve daha önceki tüm fuarlardan daha canlı geçtiğini bildirdiler. Yerli yabancı 500’e yakın firma katıldı fuara... 1400’ü yabancı 54 bin kişi gezdi. Sektörün, yıllık siparişinin yüzde 40’ı 5 günlük fuar süresince gerçekleşti. İstikbal bu sektörün yani makine yapan makineler sektörünün gelişmesinde...
Gazeteler anket yayımlıyor.. Halk da gazeteyi eline alıp anketi okuyor, inanıyor. Bizde anket kuruluşları yüzde 90 yanılıyor olsa da, anketler genelde yaptıranın lehine sonuçlar verse de, okur belli ölçüde etkileniyor.
Anket yayımlamanın adabı, ilkesi vardır.. Örneğin Le Monde gazetesi anket sonucu yayımlarken şu unsurları belirtir:
1) Anketi gerçekleştiren kuruluşun adı 2) Anketi sipariş ve finanse eden şirket ya da kurumun adı 3) Anketin gerçekleştirildiği tarih 4) Sorgulanan kişilerin sayısı... Bu veriler biraz olsun anketin yanıltıcılığını önler. Bize henüz bu terbiye gelmedi. Bekleniyor...
Recep Tayyip Erdoğan, Hürriyet yazarlarıyla görüşürken söz milletvekili adayı yapılan yolsuzluk sanıklarına geliyor... Erdoğan önce:
- Öyle bir şey yok, diyor...
Emin Çölaşan, yanında getirdiği gazete kupürlerini çıkarıp:
- "İdris Naim Şahin, AKBİL davasından yargılanıyor, İstanbul 3. Bölge 5. sıradan..." diye isim saymaya başlayınca, Erdoğan, tam dönüş yaparak savunmaya geçiyor:
- Her yönüyle güvenirim kendisine, istediği kadar yargılansın.
Ardından sıra öteki isimlere gelince, bu defa da kestirip atıyor:
- Bunların hepsi iftiradır. Ben hepsini her zaman göğsümü gere gere savunurum.
Savunan kim? Aynı davaların baş sanığı! Yani kendisi.
Peki Tayyip Erdoğan’ın arkadaşlarına iftira atanlar kimler?
Bilboard, AKBİL, İGDAŞ, Albayraklar başta olmak üzere 10’u aşkın davada suç duyurusunu yapan Mülkiye müfettişleri, hesap uzmanları ve savcılar...
Başı sıkıştığında Danıştay veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne koşan Tayyip Erdoğan kendi lehine davalarda hukuka güveniyor, aleyhindeki davalarda ise kararı bizzat veriyor; İftira... Tanrı Türkiye’yi korusun.
Küskünlerin son zamanlarda koltuğa sıkı sıkıya yapıştıkları göz önüne alınınca TBMM’nin koltuklarının değiştirilmesi kaçınılmaz görülüyor...
İşte yeni koltukların özellikleri...
a) Asla yapışmaz döşemeden yapılmalıdır...
b) Vekilin koltuğa oturup yapışması ihtimaline karşılık döşemenin altına otomatik tekme mekanizması kurulmalı ve bu mekanizmayla vekil koltuktan atılmalıdır.
c) Koltuk sert olmalı ve oturan birkaç saat oturduğunda rahatsız olup kalkmalı... Koltuk alışkanlık yapmamalı... (Mustafa Taş)