Bir büyük gazete ABD’den alınan - verilen tavizleri maddeleştirmiş. 8 konuda ödün almışız, 4 konuda ödün vermişiz. Neticede bir koyup iki almış oluyoruz. Tabii bu iyimser bakış. Diğer bakış için sözü CHP İstanbul milletvekili Onur Öymen’ e bırakıyoruz.
- Amerikalılardan, Kuzey Irak’ta kesinlikle Kürt devleti kurmayacaklarına dair garanti almışız. Bunu kar sayıyoruz. Hiç düşünmez miyiz? Bir devlet, bütününe sahip olacağı bir ülkenin topraklarında ikinci bir devlet kurar mı? Kurulmasına izin verir mi? Diyeceğim, Amerika’nın Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurması diye bir şey zaten söz konusu değil. Ama söz konusu olmayan bu ihtimal ikide bir masaya getiriliyor ve karşılığında Amerika’ya yeni yeni ödünler verip duruyoruz. Akıl alacak şey değil."
CHP lideri Deniz Baykal da dünkü basın toplantısında Türkiye’nin doğrularını ortaya koydu... İnsani yardım adı altında askeri malzeme sevk edildiği söylentilerine karşı Baykal dedi ki:
- Türkiye bu bölgeye her türlü insani katkıyı, desteği verecektir, ancak Türkiye’yi bu askeri harekâtın bir parçası haline dönüştürmek yanlıştır. Şu anda bizim kara coğrafyamızı askeri harekâta yönelik olarak bir yabancı ülkenin kullanmasına olanak verecek bir Meclis kararı yoktur. ABD’nin bizim coğrafyamızı kullanarak bölgeye yardımı söz konusu olmamalıdır...
Amerikan askerleri geliyor diye Abanoz’u boyayanların torunları yazar olmuş haberimiz yok.
Tayyip Erdoğan’ın tüm dünyada okunan Wall Street Journal’e yazdığı yazı şu satırlarla bitiyor:
"We further hope and pray that the brave young men and women return home with the lowest possible casualties..." Yani...
"Kahraman çocuklarınızın anavatana en az kayıpla dönmesini umuyor ve dua ediyoruz..."
Katoliklerin ruhani lideri Papa 2. Paul bile savaşın bitmesi ve masum kanı dökülmemesi için dua ederken "Müslüman Demokrat" Erdoğan’ın sadece Amerikalı askerler için dua etmesine ne buyurulur?
ABD Dışişleri Bakanı Powell, "Türkiye Irak’a model olacak" demiş.
Anlaşıldı...
Irak da IMF’nin gözetiminde hortumlanıp soyulacak...
Maliye Bakanı Unakıtan, "Cafcaflı lafa gerek yok, ayağı yorgana göre uzatmak lazım" demiş.
Yorgan dediği de mendil büyüklüğünde bir şey...
Çok sayıda edebiyatçı ve yazar örgütü "uluslararası hukuku hiçe sayarak Irak’a insanlık dışı bir saldırı düzenleyen Amerika ve İngiltere’yi protesto etme" kararı aldı. Yazarlar bugün bir basın toplantısıyla "Amerikan ve İngiliz mallarına boykot" çağrısı yapacaklar. İyi güzel... Ancak onlarca isim arasında Orhan Pamuk, Ahmet Altan, Murathan Mungan gibi "en çok satanöların adlarını göremedik... Oysa Güneydoğu’daki savaşın durdurulması için pek çok bildiriye imza atmışlardı.
ABD’yi kınamaktan neden kaçınıyorlar acaba?
Hükümet ormanlarla ilgili anayasa değişikliğini meslek odaları dahil tüm sivil toplum kuruluşlarının gözünden kaçırarak kotarmaya çalışıyor. Bugün de bünyesinde on binlerce orman mühendisi, ziraat mühendisi, çevre mühendisi vs. barındıran Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’nin raporuna göz atalım. TMMOB diyor ki:
- Anayasal düzenlemeler sonunda 25 milyar doları bulacak bir gelir elde edileceğini söyleyen iktidar bu iddiasıyla kamuoyunu yanıltmaktadır. Anımsanacağı gibi 1997’de orman köylülerine satışı yapılan 6.700 hektar karşılığında 14.9 trilyon gelir elde edilmiştir. Bu satışın ortalama metrekare geliri bir doların altındadır. Bu yeni düzenleme ile ilgili olarak verilen bilgilere göre, satışa sunulacak alan 470 bin hektardır. Yani beklenen gelir 5 dolar / m2 olmaktadır. Dolayısıyla, beklenen gelir abartılmaktadır. Kaldı ki, diğer özelleştirme gelirlerinde olduğu gibi, yapılacak harcamaların da hesaba katılmadığı görülmektedir...
Bu durumda, yapılmak istenen değişikliğin az sayıda kişiye işgal ettikleri orman arazilerinin satışı olduğuna ilişkin bir kanıttır.
***
Bu düzenlemeyi dört gözle bekleyenlerin arasında; orman arazileri içinde Beykoz’da, Ömerli Barajı koruma alanı içinde, sahillerde kaçak villaları konduran, küçük villa parsellerini ormandan kattığı alanlarla genişletip çiftliğe dönüştürenler; orman işgalcisi vakıf üniversiteleri; ülkenin sahillerindeki orman alanlarını kiralama yolu ile sözde yap-işletdevret modeli ile turistik tesisleri yapanlar bulunmaktadır.
Anayasanın 169 ve 170. maddelerini değiştirme girişimleri öngörüldüğü gibi gerçekleştirildiğinde; orman alanlarımızın arazi vurguncularının yağmasına açılacağı ve ekolojik, ekonomik ve toplumsal yönden son derece sakıncalı sonuçlara yol açılacağı açıktır.