Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Turizmciler yangın... Türkiye'ye gelmeye niyetli turist sayısı yılbaşını izleyen haftalarda geçen yıla oranla yüzde 30 fazlalık gösterirken... Öcalan olayından sonra rezervasyonlarda yüzde 60'a yakın iptal gerçekleşmiş...
Kimileri "İmajımızı düzeltelim" önerisi yapıyor. Bunun için Turizm Bakanlığı'nın 100 - 200 milyon dolar para ayırmasını öneriyor.
İmajımızı düzeltimiz düzeltmesine de... Bu iş yalnızca reklam filmiyle olur mu?.. Son yıllarda Batı televizyonları ve basınına hangi haberleri gönderiyoruz bir hatırlayalım:
Çeteler.. Eroin kaçakçıları... Sokaklarda polis tarafından acımasızca dövülen gençler... Bir sessiz toplantı hakkına bile sahip olmayan Cumartesi anneleri vb. gruplar... Yazdığı yazı yüzünden hapis cezasına çarptırılan gazeteciler... Ülkenin zirvelerini saran yolsuzluk ve skandallar... Turiste yönelik kazıklar...
İmajımızı bozmak için o kadar çaba gösterdik ki... Bu işin reklam filmleriyle düzeleceği yok... Önce kendimizi düzeltsek... İmajımız kendiliğinden düzelecek...
Kötü malzemeye yapılan iyi tanıtıma "imaj" değil "makyaj" denir.
Elalemi kandırmaya çalışmak yerine... Kendimizi düzeltsek...

Ya idealist genç?

Üniversitelerde araştırma görevlilerine topu topu 150 milyon lira maaş verildiğini, bu göreve genelde başarısız öğrencilerin talip olduğunu, parlak öğrencilerin artık üniversiteye rağbet etmediğini yazmıştık.
Kimi araştırma görevlileri yazının kimi bölümlerine alınmış... Söyledikleri:
- Evet maaşın düşüklüğü büyük sorundur... Araştırma görevlilerine insan gibi yaşayacak, bilgisayar kullanacak, yayınları izleyecek düzeyde maaş verilmesi şarttır. Ancak bu göreve sadece başka yerde iş bulamamış mezunların itibar ettiği doğru değildir. Pek çok başarılı ve aynı zamanda idealist öğrenci her türlü yoksulluğu göze alarak bu görevi seçmişlerdir. Bunların hakkı yenmemelidir...
Elbette... Onları genellemenin dışında tutuyoruz...

İsa izliyor!..

Hırsız, gece girdiği köşkün karanlık salonunda el yordamıyla çalacağı eşyaları yokluyormuş. Elini tam bir şamdana uzatmış ki, bir ses;
- Ey hırsız! diye seslenmiş, dikkat et, İsa seni izliyor!
Şamdanı bırakmış, bu kez bir vazoya uzanmış... Ama yine aynı ses:
- Dikkat et, İsa seni izliyor!..
Hırsız bakmış ki, elini nereye atsa aynı ses... El fenerini yakıp sesin geldiği yere doğru tutmuş... O da ne?.. Kendisini uyaran, minik bir papağan...
-Amaaannn canım demiş, kendi kendine, alt tarafı küçücük bir papağan, ne olur ki?
Hırsızın bu sözünü duyan papağan yanıt vermiş:
-Evet, ben küçük bir papağanım ama İsa büyük bir doberman, ona göre!

Aymazlık yarışı

Gazeteler Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün hazırladığı Fethullah Gülen raporunu yayımlıyor... Bu rapordan birkaç satır sunalım:
...Fethullah Gülen'in bu hususta bir hayli yol aldığını inkar etmek mümkün değildir. Son zamanlarda ordu, polis ve MİT teşkilatları arasına sızma faaliyetlerine ağırlık verdiği bilinmektedir. Zira Işık kışlalarında özenle yetiştirilen ışık süvarileri, ağabeyleri tarafından yönlendirilerek bu birimler için açılacak imtihanlara özenle hazırlanarak sızma faaliyetleri içerisine girdikleri alınan bilgilerdendir. Sızmalarda Emniyet Teşkilatı'nın en çok İstihbarat, Bilgi İşlem, Personel birimleri hedef yapılmıştır.
...Önlem alınmakta gecikildiği takdirde tarih sayfaları arasında kalan Babailer İsyanı'nda Şeyh Bedrettin ve Şeyh Said'e kadar uzanan din görünümlü isyanların belki de en ciddi, en sinsi, en kapsamlı ve en tehlikelisi olabileceğini işaret etmek yanıltıcı bir tahmin olmayacaktır."
***
Düşününüz ki ülkenin geleceği için böylesine büyük bir tehlike olarak nitelenen Fethullah Gülen örgütlenmesi düne kadar devlet büyüklerinin kanatları altındaydı. Siyasetçiler Fethullah Gülen'in elini öpmek için yarışıyor, devlet büyükleri ayağına giderek ondan plaket almayı gurur vesilesi sayıyordu.
Şimdi aynı devletin istihbarat birimleri çok tehlikeli bir örgütlenmeden söz ediyor, "İş işten geçmek üzeredir" diyor.
Günaydın..
Devleti ve siyaseti yönetenlerin bu kadar aymaz olduğu bir ülkenin huzur, refah ve mutluluğa doğru ilerlemesi olası mı?

*Görgüsüzce kullanım yüzünden, cep telefonları sürekli "başkalarınca" dinlenmiyor mu zaten?..
Cihan Demirci

Köprülü türbesi

Tanzimat'ı ilan eden Mustafa Reşit Paşa'nın türbesinden bir fotoğraf koymuştuk geçenlerde.. Bahçesi mezbelelikten farksızdı... Birkaç yüz metre öteden bir görüntü bu defa: Köprülü Mehmet Paşa'nın Divanyolu'ndaki türbesi... Tavan demirleri kabrin üstüne devrilmiş, sütunlarında derin yarıklar, paramparça parmaklıklar... Zamanında Osmanlı mülkünün dört yanında cami, medrese, han ve hamamlar yaptırmış Köprülü, şimdi cilalı "700'üncü yıl" nutuklarından habersiz; yukarda fotoğrafını gördüğünüz "yıkıntı"da yatıyor...



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr