Diyarbakır kazasıyla ilgili olarak havacılığı iyi bilen dostlardan mesajlar aldık... Elektronik mühendisi Hüseyin Savcı, Etimesgut Havaalanı’na Thales firması adına ILS cihazı yerleştirmekte olduklarını ve fiyatının 1 milyon dolar değil sadece 327 bin dolar olduğunu bildirdi.
Sivil havacılıkta uzman iki isim... Korhan Abay ve Doç. Sümer Yamaner birbirine çok benzer iki not gönderdiler. Özetlersek:
"Medya kaza sebebi olarak ILS cihazı yokluğunu diline doladı... Oysa kule ve kokpit konuşmalarıyla, uçuş bilgilerini içeren veriler deşifre edilip değerlendirilmeden, tüm iddialar birer varsayımdan öte değer ifade etmez. Uzmanlarımızın(!) kazanın nedeni olarak ilan ettikleri ILS cihazı, oldukça pahalı bir sistem olup Avrupa’nın birçok sivil havaalanlarında bile yoktur. Mesela yaz aylarında milyonlarca turistin indiği Mikonos, Santorini, Midilli gibi havaalanlarında yoktur. Günlük iniş kalkış sayısı 8 olan Diyarbakır için büyük lükstür. Kurallara tam uyulduğu takdirde VOR yaklaşması da NDB yaklaşması ILS kadar güvenlidir... Kesin tespit için soruşturma sonucu beklenmelidir.
Güç süreklidir ama gücün kazandığı zaferlerin ömrü çok kısa olur.
Abraham Lincoln
ABD’ye hükümet tarafından üs ve limanlarda inceleme izni verildi... İnceleme izni hükümetçe verilebilir. Ancak "kullandırma" izninin TBMM onayı ile verilmesi gerekir. Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın "Üs ve limanlar için TBMM kararı zorunlu" görüşünü dün zikretmiştik.
ABD’nin BM kararını beklemeden Irak’a saldıracağı, bu saldırı öncesinde üs ve limanları kullanmak için bastıracağı dün biraz daha kesinleşti. Hükümet giderek daha çok baskı altında kalacak. O yüzden konu bir an önce TBMM’de ele alınmalı, Türkiye’nin tavrı belirlenmeli...
Savaş çok kısa sürecek... Irak 8 - 10 günde düşecek...
Amerika Türkiye’yi yanına çekmek için bu tür haberler gönderiyor.
Şimdi sormaz mısınız?
10 günde teslim bayrağını çekecek bir ülke nasıl oluyor da 10 bin kilometre ötedeki Amerika’yı tehdit ediyor?
Bütün bu sorular boşuna aslında... ABD mantık, hukuk, vicdan gibi kavramlarla ilgisini kesti... Saldıracak... Irak’ı üçe bölecek. Bölgeye felaket taşıyacak.
Tavrımızı ona göre alalım...
Bir zamanlar bir reklam vardı: "Durduramıyor onu kimse" diye...
AKP’nin laik cumhuriyetçi düzeni aşındırma hevesini de durdurmak mümkün değil galiba... TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi, CHP milletvekili Prof. Mehmet Tomanbay telefonda aktarıyor:
- Üyesi olduğum Milli Eğitim Alt Komisyonu’ndaki ilk toplantılarda türban affı gündemdeydi, onu tartışıyorduk. Ama şimdi görüyoruz ki türban affı asıl amaçlarını gizleyen bir perdeymiş, çok daha vahim aflar çıkarma noktasına geldiler.
- Ne gibi aflar?
- Atatürk’e hakaret ve Cumhuriyet’in temel niteliklerine aykırı hareket suçlarından dolayı üniversitelerden atılmış hoca ve öğrencileri de af kapsamına almak istiyorlar. Geçen gün bunu öngören bir taslakla karşımıza çıktılar. CHP’li üyeler olarak kendilerine çok sert tepki gösterdik, böyle bir şeyi ne bizim ne toplumun asla kabul etmeyeceğimizi söyledik.
- Sonuç ne oldu peki?
- Efendim, bu suçlar ideolojik suçlarmış, kendileri de ideolojik suç kavramına karşıymışlar. Çarşamba günü yeniden toplanacağız. Eğer bu suçların affında yine de direnirlerse elbet biz de direneceğiz...
Sayın Saddam Hüseyin,
Nazik mesajınız için teşekkür ederim. Biliyorsunuz, beni vuran şahıs tutuklandı.
Oysa sizi vuracak şahıs için
öyle bir şey söz konusu değil.
Bilmem farkı fark ettiniz mi... Selamlar...
Dansöz Asena
CHP milletvekili Onur Öymen’in otomobili geçenlerde İstanbul’da çalındı. Bir benzin istasyonuna giren şoför, içeride hesabı öderken hırsızlar arabayı alıp kaçtılar. Polis aracı 15 gün sonra Bursa’da buldu. Sonucu Onur Bey’den dinliyoruz.
- Hırsızlar, arabada ne varsa alıp götürmüşler. Ama asıl üzüldüğüm, dostlara göndermek üzere bagaja koyduğum 30 - 40 kadar "Silahsız Savaş" adlı kitabımın da çalınmış olması...
Hırsızların kitap çalmış olması yine de umut verici bir gelişme sayılabilir mi?