23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı... Cumhuriyet Türkiyesi'nin ilk milli bayramıdır... Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1337 (1921) tarihinde kabul ettiği 112 sayılı yasasıyla "TBMM'nin ilk yevm - i küşadı (açılış günü) olan 23 Nisan günü" nü milli bayram olarak ilan etti. Böylece ulusun egemenliğine kayıtsız şartsız sahip çıktığı gün, önemine uygun bir şekilde onurlandırılmış oldu. 1925 yılına gelene kadar yeni Türkiye'nin tek bir bayramı vardı: "23 Nisan Bayramı"... O yıl (1925) Cumhuriyet'in ilanı bu bayrama eklendi.
23 Nisan Türkiye'nin ilk bayramı olduğu gibi Dünya'daki tek Çocuk Bayramı...
Bu önemli bayramın çocukları birkaç dakikalığına yüksek(!) koltuklara oturtmanın ötesinde anlamlar taşıdığını gözden kaçırmayalım.
Ben daha çocuğum
Şiiri Ankara Büyük Kolej 6/A öğrencisi
Kartal Çelikay yazmış.
"Ben daha çocuğum" başlıklı şiir şöyle:
* * *
Ben daha çocuğum
Etrafımdaki her şey toz pembe olmalı.
Tabiat yemyeşil, gök masmavi,
dünyam barış içinde olmalı.
Ben sıcacık yatağımda uyurken
başka çocuklar sokakta yatmamalı.
* * *
Ben daha çocuğum
Bana ne koltuklarını paylaşamayan amcalardan
Bana ne oy uğruna birbirleriyle uğraşanlardan
Benim dünyamda bunlar olmamalı
Benim dünyam hep tozpembe kalmalı.
* * *
Ben daha çocuğum
Kavgayla değil sevgiyle büyümek istiyorum
Herkesi sevdiğimi söylemek istiyorum
ama söyleyemiyorum.
Kelimeler boğazımda düğümleniyor kahroluyorum.
Ve çocukları düşünmeyen büyükleri hiç sevmiyorum.
23 NİSAN BÜYÜKLERİN GÖNLÜNDE OLMALI!..
Bir istifa olayı
Eski milletvekili ve gazeteci
Cüneyt Canver, Flash TV'de sabahları
"Cüneyt Canver'le Sabah Haberleri" adlı programı hazırlayıp sunuyordu. Programda konuklarla birlikte güncel sorunlar irdeleniyordu.
Önceki sabah yapılan programda söz FP'li türbanlı milletvekiline geldi.
Cüneyt Canver konuyu irdelerken dedi ki:
- Geçen seçimde
Leyla Zana Meclis'te Kürtçe yemin etti, ortalık birbirine girdi. Bir milletvekili Türkçe yemin etmedikçe milletvekili sıfatını kazanamıyordu. Şimdi türbanlı milletvekili gelecek, türbanla yemin etmek isteyecek, ettirmeyecekler, büyük olaylar çıkacak. Bu hanım TBMM'ye sorun çözmeye mi geliyor, bizzat sorun olmayı mı geliyor?
Ertesi gün Flash TV'nin Genel Yayın Yönetmeni
Ferhan Şaylıman telefonla
Cüneyt Canver'i aradı:
- Efendim patronun size bir mesajı var...- Nedir?
- Leyla Zana ile türbanlıları aynı kefeye koymamanızı istiyor...Canver bir an düşündükten sonra dedi ki:
- Ben spiker değilim. Elbet düşüncelerimi de söyleyeceğim... Patronun doğrultusunda düşüncelerimi değiştiremem... Bunu aynen patrona söylemenizi rica ediyorum.Ve
Canver dün sabah son programı yaptıktan sonra görevinden istifa etti... Yaptığımız telefon konuşmasında dedi ki:
- Patronlar iki kardeş. Bu kardeşlerden biri ilk gün bana "Rica ederim halk için doğruları söyleyin, daha keskin olun"
demişti. Diğeri ise doğruları söylediğimde bana müdahale etti. İstifamın sebebi benim düşüncelerimden çok patronlar arasında düşünce farklılığıdır. Böyle garip bir durum var ortada...
***
Tansu başbakan, Mesut da Cumhurbaşkanı olacakmış!..
İyi hoş da ben Napolyon Bonapart olarak buna izin verecek miyim bakalım!..
***
ÖDP'nin sayımı!
Siyasal yaşamın en genç partisi ÖDP, ülke genelinde 270 bin civarında oy (Malatya, Erzincan ve Niğde'de de 4 ayrı belde belediye başkanlığı) alarak çıktı seçimden...
"İki seçim bir arada yapılıyor, iki ayrı masraftan kurtulduk!" diye sevinecek kadar züğürt (ve açık sözlü) bu genç insanların 1 aylık seçim kampanyasının ardından elde ettiği sonuç başarı mı, başarısızlık mı?.. Genel Başkan
Ufuk Uras soruya şu yanıtı veriyor telefonda:
- Bu bizim ilk seçimimiz. Zaten
"kaç kişi" olduğumuzu merak ediyorduk. 1 aylık seçim kampanyası sonunda yüzde 1 oy aldık. 12 ay kampanya yapsaydık ne alırdık, siz tahmin edin.
- Seçim öncesi ne kadar oy bekliyordunuz, sonuç hayal kırıklığı oldu mu?- 1 milyon dolayında (yani yüzde 3) oy bekliyorduk. Sonuçta gerçek potansiyelimizin, kapsama alanımızın altında kaldık. Büyük ölçüde DSP rüzgarı ve yanı sıra da CHP'nin barajı geçememe tehlikesi nedeniyle önemli miktarda emanet oy oralara aktı. Ama yaptığımız kampanyayla topluma kendimizi büyük ölçüde tanıtmış olduk. Solun toplumsal meşruiyeti açısından önemli bir gelişmeydi bu. Biz daha yolun başındayız.
"Armut piş ağızıma düş" siyasette pek olmuyor. Sempatinin oya tahvil edilmesi için zamana ihtiyacımız var.
- İstifa etmek gibi bir düşünceniz var mı?- Hayır, bu bizim zaten ilk seçimimiz. Ayrıca başka partilere özgü ölçütlerle değerlendirme yapmak durumunda değiliz. Çünkü
"genel başkana dayalı" bir politik kültüre sahip değiliz. Parti politikalarımızı kolektif akıl belirliyor. Başarı veya başarısızlıkta herkesin ortak sorumluluğu var.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr