Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Sağlık Bakanı Osman Durmuş işe hızlı girişti. Kemik İliği Bankası'nın kurulması amacıyla yürütülen kampanyayı gündemine alarak, Banka kurucularını "zan" altında bırakan ciddi bir ithamla ortaya çıktı:
- Kapı kapı dolaşıp para arıyorlar. Bu bana Titan olayını hatırlatıyor!
Valilik ve İstanbul Tıp Fakültesi Vakfı'nın denetiminde yürüyen kampanyadan sorumlu doktorlar, "Titan" benzetmesine önceki gün yanıt verdiler. Tüm hesapların açık olduğunu, toplanan ve harcanan paranın yeminli mali müşavirlerce denetlendiğini ifade ettiler. Konunun diğer ayrıntıları üzerine kampanya sözcülerinden Zeynep Şener'le konuşuyoruz:
- "40 bin kan örneğinin sonucu belli olduysa neden açıklanmıyor? Türkiye'de tek lösemi hastası Oktar Babuna mı?" diye soruyor Sağlık Bakanı...
- Evet, 40 bin kan örneğinin test sonucu Kemik İliği Bankası'ndaki data kayıtlarına girdi. Çapa Tıp Fakültesi'ne gelip görmek mümkün. Yani bunların "açıklanmaması" gibi bir durum söz konusu değil. Bakan Bey'in yanlış bilgilendirildiği ortada. Bu bir Oktar Babuna kampanyası değil ki.. Şu anda Babuna dışında ilik nakline muhtaç 56 ayrı hasta için de bu çerçevede uygun ilik arayışı sürüyor. Sistem şöyle işleyecek: Diyelim ki Muş'ta kemik nakline ihtiyaç duyan bir lösemi hastası var. Doktoru tetkikler sonucunda "nakil" gerektiğine karar verirse hastasına diyecek ki; "Çapa'da bir Kemik İliği Bankası var. Doku grubunuza bir bakalım, doku tiplemenizi oraya bildirelim, Data Bank'tan düzenli olarak taransın..." Neticede bu olanaktan her hasta yurttaş faydalanma imkanına hem de ücretsiz olarak sahip...
- Peki genetik şifrelerimizi "yaban ellere" göz göre göre teslim etmenin stratejik sakıncasıyla ilgili söylenenler?..
- Bir an için komplo teorilerine inanıp yabancıların böylesi stratejik araştırmalar yapmayı kafaya koyduğunu varsayalım. Kemik İliği Bankası için toplanan 160 bin kan örneğine ihtiyaçları yok ki.. Dünyanın dört yanında milyonlarca Türk var. 2 milyonu Almanya'da yaşıyor. Rusya'da "Türk" ırkından 50 milyona yakın insan var. Bu insanlar kaza, doğum, ameliyat, tetkik vs. maksadıyla testler yaptırıyor oralarda. Ayrıca doğum esnasında elde edilen "plasenta"ları kozmetik sanayiinde kullanılmak üzere yurtdışına ihraç ediyoruz. "Plasenta"lar da genetik yapıyı ele veriyor. Yani böyle bir araştırma yapılacaksa zaten bol miktarda materyal var yabancıların elinde...

Takdir edilmeyi beklemeden namuslu olamayanların namusuna inanmam.
Gogol

Hayata başlamak...

Eşinden boşanmış... Aynı günlerde ortağı olduğu şirket krize girmiş. Herşey üst üste gelmiş. Varlıklı ve mutlu bir ingiliz yurttaşı olan Richard Wilkins bir gecede kendini beş parasız ve yapayalnız buluvermiş.
- Gerçek zenginliği işte o noktadan sonra yakalamaya başladım, diyor.
Nasıl mı? Hayatın anlamını kendi dünyasına yerleştirerek, yeni bir hayat bakışı oluşturarak.
- Bugün eskisinden daha zenginim, diyor Wilkins, para ve malla değil duygularımla daha zenginim. Anladım ki, sizi etkileyen şeyleri değiştirmeyi her zaman başaramazsınız. Ama onların sizin üzerinizdeki etkisini değiştirebilirsiniz. Bunu başardığınız anda gerçek zenginliği ve mutluluğu yakalamışsınız demektir.
Richard Wilkins
İngiltere'de piyasaya çıkan "Mental Tonic" (Zihin Açıcı) adlı kitabında yaşam felsefesinden süzdüğü ilkeleri sıralıyor. İşte onlardan birkaçı:
* Gerçek değişim kimi eski şeyleri farklı görmeye başlamaktır.
* Pencerenizin camı kirliyse dışarı çıkıp manzarayı parlatmanız boşunadır.
* Eğer siz kendinizi sevmiyorsanız başkası neden sevsin.
* Ana babanız doğumunuzdan sorumludur, yaşamınızdan değil.
* Eğer kendinize yön arıyorsanız yolunu kaybetmiş birine sormayın.
* Dostluk, ayrı oldukları zaman insanları birlikte tutar.
* Fedakarlık çiçeğin köküdür.
* Geçmişi bir kitap gibi kullanın, eviniz gibi değil.
* Birçok insan hayatının büyük bölümünü olduğundan farklı görünebilmek için heba eder.
* İlerlemenizin önündeki en büyük engel kendinize güvensizliğinizdir.
* Acı, mutluluğa göre daha çok şarkı bestelemiştir.
* Her davranışında başkalarının onayını arayan kimseler hayatın birçok güzelliğini ıskalar.
* Satıhta hazine bulamazsınız.
* Kahkaha ruhun dansıdır.
* Mucize, enerjinizi korkularınızı değil rüyalarınıza verdiğiniz zaman başlar.
* Karşısınızdakini dinliyor musunuz, yoksa konuşmak için sıra mı bekliyorsunuz?
* İkiyüzlülük sadece sahibi tarafından görülemez.
* Hayatınızı bir para kazanma denemesi olarak kullanmayın.
* Cennete gitmenin iki yolu vardır
1) Gerçekten öldüğünüz zaman
2) Gerçekten yaşadığınız zaman
* Gerçek zenginlik vaktinizi insanlara vermektir, para karşılığı satmak değil.
* Müziği notaların arasındaki sessizlik yaratır.

Mutluluk makineye benzer. Ne kadar basit olursa o kadar az bozulur.
Agah İzzet Yazgaç

Pyre davası...

Avukat Adil G. Çelik, mesleğinin "tarihçesini" çıkarmış... "Tarihte Savunma ve Meslek Kuralları" adlı kitaptan çağlar öncesine dair bir anekdot...
...Eski Yunan'da güzelliğiyle herkesi büyüleyen, toplumsal kurallara pek aldırmayan rahat bir kadındır Pyre... Fahişe suçlamasıyla mahkemeye çıkarılır... Savunmasını avukat Hyperides üstlenir. Hyperides, müvekkilinin aslında fahişe olmadığını, eşsiz güzelliği nedeniyle insanların ona ulaşmak istediklerini, ulaşamayanların onu fahişe olarak suçladıklarını söyleyerek savunmaktadır Pyre'yi..
Hyperides, duruşmanın karar aşamasında son savunmayı yaparken müvekkilinin güzelliğini göstermek ve hakimleri etki altını almak amacıyla müvekkilinin göğüslerini örten tülü aniden yırtmış, Pyre'nin üst kısmı çırılçıplak kalakalmış... Pyre'nin güzelliği etkisinde kalan hakimler sanığın beraatine karar vermişler...

Ecevit Gülen'den hiç kuşku duymamış!..
Rahşan Hanım, Bülent Bey'i bu konuda uyarmayı unutmuş herhalde!..
Cihan DEMİRCİ

Memur adaylarına...

Akbaba dergisinde 23 Ocak 1924'te "Memurların Bir Aylık Hayatı" başlığıyla yayımlanan yukardaki karikatürü okurumuz Hasan Türker iletti... O günlerde milletvekillerinin hayat pahalılığı gerekçesiyle maaşlarına 100 lira zam istemeleri üzerine çizilmiş. En üstte memurların "ay başı" hali görülüyor. İkinci kare: "Ay ortası.." En altta da "ay sonu..."
- Görüyorsunuz,
diyor Hasan Bey, memurun hali hep bildiğimiz gibi... Önümüzdeki günlerde yapılacak "Devlet Memurluğu Sınavı"na girmeyi tasarlayanlar bir kez daha düşünsün...



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr