İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı iki genç mahkumla ilgili olarak Adalet Bakanı'na kimi sorular sormuştu. Yanıtları "Adalet Bakanı Prof. Selçuk Öztek" imzalı olarak geldi. Önce Akarcalı'nın sorularına göz atalım:
"Sayın Bakan,
İzmir'de Barış Yıldırım ve Ümit Kanlı adında 23 yaşında iki genç, duvara yazı yazmak ve bir banka otomatını yakmakla suçlandılar. Otomatı yakmaktan beraat ettiler, ama üç yıldır Buca Cezaevi'nde yatmaktalar. Ümit Kanlı, cezaevi baskınında belinden yaralanmış, ancak tomografi çekilmesi lazımken izin verilmiyormuş. Barış Yıldırım ise Buca'da kulağından rahatsızlanıp yürüme dengesini kaybetmiş...
1. Bu iki gencin davalarını yeniden gördürmek imkanı var mıdır?
2. Bu iki gencin rahatsızlıkları doğru mudur?
3. Doğruysa neden tedavi edilmediklerini araştırıp sorumlular hakkında soruşturma başlatmayı düşünür müsünüz?
***
Bu sorulara gelen yanıtlar konusunda da Bülent Akarcalı bize şu notu geçmiş:
...Ben Milletvekili olarak, İzmir'de cezaevindeki iki gencin durmunu Adalet Bakanlığı'na sordum.
Gelen cevaplar ayrıntılı. Ancak cevapları Bakan'a gönderenler cezaevi müdürlerinin kendisi.
Yani... Ben Bakanlık'tan cezaevi müdürlerinin muhtemel bir kusurlarını araştırmalarını isterken, Bakanlık o müdürlerin bizzat kendilerine "Siz bunları yaptınız mı?" diye soruyor, onlar da "Hayır böyle birşey yok" diye cevaplıyorlar ve bu da resmi Bakanlık cevabı oluyor.
***
Adalet Bakanlığı cezaevi müdürlerince mi yönetiliyor? Öyle olmaması gerek ama durum onu gösteriyor.
Cihan Demirci'den LAFORİZMA
Doğu Perinçek, cezaevindeki kötü koşullar nedeniyle hastalanmış...
Ee hata sende Perinçek, mafya babası olsaydın krallar gibi yaşardın içeride!..
Benzine yeni zam geldi...
Yahu şu hükümet memura biraz benzin muamelesi yapsa fena olmaz...
Küskün Meclisi
Kenan Tunç küskünler kulisinden bildiriyor.
Seçim öncesi listelerde yer bulamayan küskünler, büyük bir seferberlik sonunda meclisi toplantıya çağırdı. Küskün milletvekillerimiz ısrarla Meclisi seçimleri erteletmek için toplamadıklarını vurguluyorlar. Peki bu işi neden yapıyorlar? İşte muhtemel sebepler:
a) Yeni dönemde meclise giremeyecek olan milletvekilleri meclisi diğer vekil arkadaşlarıyla vedalaşmak için topladılar...
b) Yeni dönemde milletvekilliğine veda edecek olan milletvekillerinin çoğu bugüne dek hiç kürsüye çıkmamış olan zatlar. Bu muhteremler arkalarından, "Yıllarca milletvekilliği yaptılar da bir kürsüye çıkıp konuşmadılar" dedirtmemek için meclisi topluyorlar. Hepsi kürsüye çıkıp konuşacaklar. Memleket meselelerini anlatacaklar.
c) Meclisimizin küskün milletvekilleri aslında liste dışı kalmalarına değil avantadan üç ay maaş almalarına küstüler. Meclis toplandığında bu üç aylık maaşı reddedecekler.
d) Aslında ortada küskün milletvekili falan yok. Bir kısım medya olayı buralara kadar getirdi. Bütün mevzu meclis koridorlarında bir altın saatin bulunmuş olması. Dürüstlüğü su götürmeyen milletvekillerimiz söz konusu saatin sahibini bulabilmek için meclisi topluyorlar.
e) Burada bütün mesele yemek. Yanlış anlaşılmasın mesele memleketin nimetlerini yemek değil, meclis yemekhanesinden vekillere çok ucuza dağıtılan yemek. Vatandaş ekmeği bu denli pahalıya alırken, birinci sınıf yemek bu kadar ucuza yenir mi? Amaçları bu muhteremlerin giderayak bir hizmet yapmak. Küskünler yemeğe zam yapılması için meclisi topluyorlar. Yerseniz.
Fenerbahçe Futbol Sorumlusu Ali Yıldırım hakemlerden yakınmış...
Eee... Ali, Ali'ye baka baka kararır...
Rüya tabirleri...
Kırklareli'nden
Şemsi:- Rüyamda ben de liderlerin seçim kampanyalarına katılıyorum...
İlk gezi
Mesut Yılmaz'la... Söğüt'e gidiyoruz...
Otobüste
Mesut Bey'e soruyorum:
- Neden Söğüt'ten başladınız?..Yanıt:
- Osmanlı Devleti burada kurulduğu için...
Dudak büküyorum:
- Genel ve yerel seçimlerin Osmanlı Devleti'yle ilişkisi ne?..Ters ters suratıma bakıyor
Yılmaz:
- Bizim, kökleri Hanedan'a dayanan bir parti olduğumuzu bilmiyor musun, diyor,
kuruluşumuzun ve gelişmemizin tamamen Osmanlı felsefesiyle gerçekleştiğini... Yağcıların, dalkavukların, şarlatanların hep ANAP döneminde türediğinin farkında değil misin?..
Özür diliyorum:
- Haklısınız Efendim, unutmuşum... diyorum...
Söğüt şirin bir kasaba... Daha önceki iktidarlar devleti söğüşlemekten vakit bulamadıkları için bu kasabayla fazla ilgilenmemişler... Kendi doğallığında yaşayıp gidiyor insanlar...
Buna rağmen miting alanı hayli kalabalık.. Otobüsün üzerinde bulunan Levent Kırca durumu şöyle yorumluyor:
"Söğüt'de de amma işsiz varmış ha..."
Ve ANAP lideri kürsüye çıkıyor... Lakin vatandaşlarden tepki yok... Morali bozulan
Mesut Bey hafifçe kulağıma eğilerek:
- Neden tezahürat yapmadılar Şemsi? diye soruyor...
- Sessiz çoğunluk oldukları içindir beyim... diyorum,
sizin teorinizi destekliyorlar...
Kısa kesiyor
Yılmaz:
- Sevgili Söğütlüler, bugün hep beraber sözleşme yapacağız... Sözünü tutmayana nah şuradan şuraya gitmek nasip olmasın. Aha ben buraya imzamı atıyorum, siz de atar mısınız lütfen."
Görevliler sözleşme kağıtlarını alandakilere dağıtırken sessiz çoğunluk sessiz biçimde
"Neremiii, neremii" şarkısını söylemeye başlıyor. Uyanıyorum...
YORUMU: Sana yol görünüyor
Şemsi...Kutan, "Başımızı açamayacağız" demiş.
Muhteremler milletin başına iş açmanını bir yolunu buluyorlar her zaman.
Kenan TunçYazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr