Fazilet Partili Nazlı Ilıcak'ın FP'li liderlerin de katıldığı evindeki davetlerde konuklara şarap ikram etmesi "ideolojik" tartışmalara yolaçtı... Kimi FP'liler Ilıcak'ı eleştirir gibi oldu. Kimileri biz onun tercihine karışmayız, dedi. Falan filan... Tartışma elbet yeni değil. Dinlerin doğuşundan bu yana gündemde. İçmeyenler içenleri günaha girmekle suçlar. İçenler içmeyenleri Tanrı adına konuşmakla... iki yüzlülükle... Alkol sağlığa zararlıdır. Ama içenlerin de bir mantığı vardır. Onları Ömer Hayyam temsil eder. Bakınız İranlı matematikçi ve Saray astronomu Ömer Hayyam (1048 - 1122) nasıl anlatır kendini, yüzyıllar öncesinden bugüne...
      ... Bizim şarap içmemiz ne keyfimizden / ne dine, edebe aykırı gitmemizden / bir an geçmek istiyoruz kendimizden / içip içip şarhoş olmamız bu yüzden.
      ... Sen içmiyorsan, içenleri kınama bari / bırak aldatmacayı, ikiyüzlülükleri / şarap içmem diye övünüyorsun ama / yediğin haltlar yanında şarap nedir ki?
      ... Ben içerim, ama sarhoşluk etmem / kadehten başka şeye el uzatmam / şaraba taparmışım, evet, taparım / ama senin gibi kendime tapmam.
      ... Dünyada akla değer veren yok madem / aklı az olanın parası çok madem / getir şu şarabı, alsın aklımızı / belki böyle beğenir bizi el alem!
      ... Adam olduysan hesap ver kendine / getirdiğin ne, götüreceğin ne? / şarap içersem ölürüm, diyorsun / içsen de öleceksin, içmesen de!
      ...Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş/ Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş/ Şu durmadan kurulup dağılan evrende/ Bir nefestir alacağın, o da boştur boş...
      ...Bu uçsuz bucaksız dünya içinde bil ki/ Mutlu yaşamak iki türlü insana vergi/ Biri iyinin kötünün aslını bilir/ Öteki ne dünyayı bilir, ne kendini
      Dünya Kupası heyecanıyla başı dönmüş fanatik Fransız futbolseverler, "Futbol seksten daha iyidir, daha çok keyif verir" diyorlarmış.
      Bu tezi inanılır kılmak için de makul gibi görünen birtakım sebepler sıralamışlar. Mesela:
      * Futbolu profesyonelce yapmak yasaldır. Ya seksi?..
      * Futbolda son vuruşları ağır çekimle yeniden izleme şansınız vardır.
      * Futbolda performansınızı sürekli izleyen, daha iyi olabilmeniz için "anında" fikir üreten bir teknik adamınız vardır.
      * Anne ve babanız, topu filelerle buluşturduğunuzda (bu işten hiç anlamamalarına rağmen) sevinç çığlıkları atar. Ya ötekinde?..
      * Sahada koştukça açılırsınız.
      * Yorulsanız bile çıkar, yerinizi yeni oyuncuya bırakabilirsiniz. Ama sekste?..
      * Her hafta sonu başka bir takımla maç edebilir, hatta yararlı olacağını düşünüyorsanız bazı kulüplere özel maç bile teklif edebilirsiniz.
      Yamyamlar yiyecek insan bulamayınca komşu ülkeye bir satınalma heyeti göndermişler. O ülkede yemeklik adam bolmuş. Ancak yemekliklerin bazısı 20 dolara satılırken bakmışlar bazılarının üzerinde 2 dolarlık etiket var. Satınalma heyeti bu fiyat farkının sebebini sormuş. Demişler ki:
     Â- 2 dolara sattıklarımız politikacılardır
      - Neden politikacılar daha ucuz...
     Â- Çünkü temizlemesi zor...
      Türkiye'de en çok satan dergi hangisidir? Aktüel veya Tempo mu? Yoksa sosyete dergileri mi? Hiçbiri... Öğrendik ki, Türkiye'de en çok satan dergi TÜBİTAK'ın yayınladığı "Bilim ve Teknik" tir... Bilimsel konuları işleyen bu derginin her sayısı ortalama 60 bin satmaktadır. Yine öğrendik ki, TÜBİTAK'ın eğitsel başarısı bununla kalmıyor. Yayınladığı kitaplar da benzer bir patlama gösteriyor. "Bizde kitap satmıyor azizim" muhabbeti sürerken... TÜBİTAK, beş yıldır peynir ekmek gibi "bilim kitabı" satıyor. Kurumun Popüler Bilim Kitapları serisinden çıkan 80'i aşkın kitabın toplam tirajı 1 milyon 200 bine ulaşıyor...
     ÂHayatın Kökleri, Bir Matematikçinin Savunması, Genç Bilim adamına Öğütler, Büyük Bilimsel Deneyler, Bir Mühendisin Dünyası, Gezegenler Kılavuzu, Vücudumuz Nasıl Çalışır, BuluÅŸ Nasıl Yapılır gibi baskı üstüne baskı yapan kitaplardan sonra... son olarak Prof. Ekrem Akurgal'ın "Anadolu Kültür Tarihi" adlı kitabı da (1 ayda) 5 bin satışa ulaÅŸtı.
     ÂBirinci hamur kağıda pırıl pırıl basılmış "500 bin", "1 milyon", bilemediniz, "1,5 milyon" gibi inanılmaz fiyatlarla piyasaya sunduÄŸu kitaplarla TUBÄ°TAK, 1940'larda Hasan Ali Yücel'in yönettiÄŸi eÄŸitim seferberliÄŸini andırır onurlu görevi üstleniyor. TUBÄ°TAK Yayınları Genel Yönetmeni Zafer Karaca telefonda:
      - Herkes bu kalitede kitabı "bu fiyata" nasıl satabildiğimizi soruyor. Devlet desteği sayesinde bu kadar ucuz satabildiğimizi ima ediyorlar. Oysa bir kuruş devlet sübvansiyonu kullanmadık. İşin sırrı, baskı aşamasından itibaren hesabı çok iyi yapmamızda... Sürekli çalıştığımız için matbaalardan çok düşük baskı fiyatları alabiliyoruz. Sonuçta kaliteli ürünü ucuza malediyor, ucuza satıyoruz. Bu işe şaşırmış gibi görünen yayıncı arkadaşlar, aslında kısa sürede fahiş kƒr peşinde olanlardır.
      - Etkin bir reklam çalışmanız da yok galiba...
      - Yok... Çünkü sanıldığının tersine, Türkiye'de gerçekten okuyan, bu tür yayınları arayan ve nerede bulabileceğini bilen geniş bir kitle var. Olanaklarımızı reklama ayıracağımıza, maliyete yansıtıp kitabın fiyatını daha da düşürmeye çalışıyoruz. Sonuçta okurla ilişkimiz güven temelinde gelişiyor. Üzerlerine olmadık fiyatlar koyup sonra etiket üzerine etiket yapıştırarak kitap satamazsınız. Son yayınladığımız Ekrem Akurgal'ın 1,5 milyon etiketli kitabı, diğer yayınevlerinin 5 - 6 milyon liralık kitaplarıyla aynı kalitede. Demek ki istendi mi ucuz ve kaliteli kitap basıp satmak mümkün.
Yazara E-Posta: masik@milliyet.com.tr