Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih AŞIK

Tekel'den sorumlu Devlet Bakanı Eyüp Aşık'ı (akrabalığımız yoktur) önceki gece "Teke tek" programında izledik. Samsun'un isim hakkından başka Tekel 2000 sigarasının ve Tokat fabrikasının da satılacağını müjdeledi!
BAT (British American Tobacco) firmasının Akhisar fabrikasına 250 milyon dolar yatıracağını, bunun 120 milyon dolarının yüzde 48 hisseye sahip TEKEL tarafından karşılanacağını anlattı. Samsun'un isim hakkı içinse TEKEL 100 milyon dolar alacaktı...
Tekel eski Genel Müdürü Özkan Özer, bu kuruluşun elinde zengin mülkler bulunduğunu, bunlardan birinin satışının dahi BAT'ın katkısına gerek bırakmayacağını anlattı.
Nitekim Bakan da satılacak likör fabrikasına 100 milyon dolar değer biçti.
Tek Gıda İş Sendikası Başkanı Orhan Balta, yeni inşa edilen Samsun sigara fabrikasına 100 milyon mark harcandığını, Akhisar'ın aynı paraya biteceğini savundu.
Balta'ya göre Akhisar'ın devreye girmesiyle İzmir ve Adana başta olmak üzere 4 sigara fabrikasına kilit vurulacaktı.
Bakan 4 fabrikanın kapatılacağı iddiasını yalanlamadı. Ancak işçiler işsiz bırakılmayacaktı. (Fabrikalar kapandıktan sonra işçiler Bakan'ı bulurlarsa dertlerini anlatırlar tabii!..)
ANAP'ın Tekel satışlarına sendika karşı, işçiler karşı, eski Genel Müdür Özer karşı, CHP karşı, aydınlar karşı.. Bu noktada Bakan Aşık'ın çok ilginç bir savunması oldu:
"Bir devlet adamı kamuoyu baskısı yüzünden kararından dönmez" dedi.
Devlet adamıyla diktatörü karıştırdı. Bizi de meraklandırdı: Neden acaba bu tür hayati ve kritik kararlar seçim öncesinde dile getirilmez, seçim programlarına alınmaz da, böyle oldu bittiye getirilir?... Bu da mı devlet adamlığının gereği?..
Bakan bu satışta dürüst davrandığını devlet adamı değil de kasaba politikacısına yakışır şekilde anlattı:
- BAT'la anlaşmayı 15 gün sonra yapacağız. Bir başka firma çıkar da ben 101 milyon dolar veriyorum, derse ona sorarız...
Satılacak olan sanki apartman dairesi... Bir başka firma gelecek, 15 günde piyasa araştırması, fizibilite vs.. yapacak; fiyat verecek...
Bu satış bizi ikna etmedi. Bakan'ın da böyle bir derdi yok zaten. Kimseyi ikna edemeyeceğini biliyor. Ona göre "devlet adamı"nın böyle bir derdi yok. Sat gitsin...
Özellikle ANAP'ın politikaları sonucu devlet iç ve dış borca boğuldu. Tek çare "hazır"ları satmaya kaldı.
ANAP'lı devlet adamları (!) enflasyonu düşürmeyi, gelir adaletini sağlamayı falan beceremiyorlar. Tek becerdikleri "satış..."
Hadi bakalım kolay gelsin!..

Genelkurmay'da dün izlediğimiz brifingde, geleceğin subayının nitelikleri arasında " Cumhuriyet rejimine ve onun kanunlarına sadık... Atatürk ilkelerine gönülden bağlı... dogma, hurafe ve bilimsel olmayan herşeyi reddeden" özelliği de sayılıyor. Deniz Som arkadaşımız soruyor:
- Geçmişte tarikatlar askeri okullara öğrenci sokmayı bir strateji olarak belirlemişti. Hala böyle bir sorun var mı? Ne gibi önlem alıyorsunuz?
Tümgeneral Erol Özkasnak 'ın yanıtı:
- Bildiğiniz gibi zaman zaman yaptığımız tasfiyelerle bu tipteki Silahlı Kuvvetler mensuplarının Ordu ile ilişiğini kesiyoruz... Askeri okullara öğrenci alırken de bu tür adayları kendi yöntemlerimizle saptayıp ayıklıyoruz...
Acaba bu tip adaylar hangi yöntemlerle saptanıyor:
Her soruya çok net yanıt veren Tümgeneral Özkasnak bu defa ketum davranıyor:
- İzin verirseniz bu konudaki yöntemlerimizi açıklamıyayım... Yoksa öğrenir karşı önlemler alırlar...
Salon gülümsüyor.

Yaklaşık 40 gazeteci... Önce Genelkuray Başkanlığı'nın Orbay salonunda... Sonra Mızıka Astsubay Okulu'nda... Brifingten geçiyoruz...
Konu "Bir subay nasıl yetişir?"
Bir miktar biliyoruz... Gençliğimizde Kuleli ve Harp okularında okuyan arkadaşlarımızın derslerine şöyle bir göz atmıştık... Teste dayalı, biraz basmakalıp, hazırcı bir sistemdi... Olsa olsa bu sistemi biraz daha geliştirmişlerdir, diye düşünüyoruz.
Ancak brifing ilerledikçe hiç beklemediğimiz bir tabloyla karşılaşıyoruz... Herkes biraz şok oluyor. Gnelkurmay'ın askeri eğitimde bir devrim yaptığını görüyoruz çünkü hep birlikte.
Çağın karmaşık teknolojisini kavrayacak... Uygulayacak... Bir subay modeli yetiştirmeye dönük bir sistem başlatılmış... Ezberciliği reddeden... Bilgiye ulaşmayı, onu kullanmayı ve yeni bilgiler üretmeyi beceren bir kafa yapısı... Sorgulamaya, tartışmaya, analitik düşünmeye alıştırılmış hatta şartlandırılmış bir insan modeli...
Gazetecileri bilgilendiren Eğitim Okulları Komutanı Tuğgeneral Volkan Kaplamacı, çok yetkin bir eğitim uzmanı portresi çiziyor... Temel amacın "Öğrenmeyi öğrenmek" olduğunu anlatıyor.
Gazetecileri bir diplomat nezaketi içinde ağırlayan Tümgeneral Erol Özkasnak:
- Subay problem çözmek zorundadır,
diyor, bugün eğittiğimiz gençler 2030 yıllarında komutayı ele alacaklardır. Onları en karmaşık problemleri çözecek niteliğe ulaştırmak için çalışıyoruz...
Uygulanan sistem öğrenciyi bilgi hammalı yapmayan... Dayanıklı bilgiyle dayanıksız bilgiyi ayırdeden... Edinilen bilgileri beyinde güncel geçerliğine göre sıralayan bir özelliğe sahip...
Hemen yanımdaki Yazgülü Aldoğan:
- Ben çocuğumu hiç düşümeden askeri okula verebilirim, diyor...
Bir başka soru özetle şöyle:
- Emir demiri keser mantığına dayanan askeri sistem ile sorgulamayı öngören böyle bir sistem nasıl bağdaşır? Sorgulayan subay, emirlere kesin itaatte zorlanmaz mı?
Tümgeneral Erol Özkasnak:
- Tam tersine,
diyor, bu sistem sorumluluklarını bilen, kendini sorgulayan ve sonuçta yönetim sistemiyle daha iyi bütünleşen bir öğrenci modeli yaratıyor.
Sistemle birlikte kütüphaneden yararlanan öğrenci sayısı yüzde 120 artmış.
Peki bizim sivil eğitim ne durumda. Böyle bir sistemi sivil okullara taşımanın imkanı var mı?
- Milli Eğitim'de iyi niyetli, donanımlı uzmanlar var, diyor Tuğgeneral Volkan Kaplamacı, ancak sivil okullar bu sistemi uygulayamaz...
- Neden?
- Çünkü sivil okullarda sınıflar 50 - 60 kişilik... Bizde sınıflar 20 - 24 kişilik. Ve U düzeninde. Sistem ancak böyle bir düzende uygulanabilir.
- Bu durumda önümüzdeki yıllarda iki farklı insan tipi ortaya çıkmayacak mı? Birisi askeri okullarda çağın gereklerine göre yetişmiş... Diğeri sivil okullarda ezberci sistem içinde köreltilmiş iki tip...
Askerler bu soruya yanıt vermekten kaçınıyor. Çünkü yanıt belli...


Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr