Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Başbakan Erdoğan hafta sonu konuşmalarında Türkiye'ye mesajlar veriyor:
     - Bırakın herkes inandığı gibi yaşasın... Ülkemizde inanç hürriyeti ulaşması gereken noktaya ulaşacaktır...
     Cami sayısının okul sayısını geçtiği bu ülkede herkes inandığı gibi yaşayamıyor mu? Yaşıyor. Peki Tayyip Bey ne demek istiyor? O belli ki kamu alanının sıkmabaşa kapalı olmasından söz ediyor... Kamudaki türban yasağını delmenin zeminini hazırlıyor... (Bu çevrelerde kapalı kapılar ardında da türban takanların sayısının hızla arttığı ve bu gidişle sorunun kendiliğinden çözüleceği konuşuluyor, ileri dönük hesaplar yapılıyor)...
     Ekonomi harap... İşsizlik almış yürümüş... Devlet işçisine zam veremiyor.
     AKP hükümeti bu şartlarda üretimi nasıl artırırız, eğitimde, sağlıkta ve benzer alanlarda nasıl iyileşme sağlar, ekonomide nasıl ileri gideriz diye kafa patlatmak yerine türbanla, imam hatiplerle, imam kadrolarıyla meşgul.
     Bu ülke bu kafayla bilimde, sanatta, teknolojide, sanayide, çağdaş düşüncede, ekonomide ileri mi gider? Geri mi?
     
     Dışişleri Bakanı Gül, "AB Türkiye'yi kaçırırsa oturup ağlasın" demiş. Evet mutlaka ağlayacaklardır. Ama sevinçten...
     Maliye Bakanlığı, varlıklı Araplara dönük "SUKUK İCARA" adıyla hisse senedi çıkaracakmış. Şuna "sucuk ızgara" falan deseler daha kolay anlaşılırdı...
     
     
     Milletvekilleri ve Meclis personeli bugünlerde tatlı bir "beleş" heyecanı içindeler... Nasıl mı? Aycell firmasının bir yetkilisi anlatıyor.
     "Firmamız, reklam amacıyla milletvekillerine birer fotoğraf çeken Nokia cep telefonu hediye ediyor... Buna ilaveten de her birine ücretsiz konuşacakları beşer sabit hat tahsis etme kararı aldı. Meclis personeline telefon yok ama kadrolu olanlara iki, kadrosuz olanlara bir ücretsiz hat veriliyor..."
     Hediyelik Nokia'ların fiyatı 800 milyon civarında... Bu avantanın halka maliyeti "yarım trilyon" lira...
     
     
     Son bir ay içinde üç kez başımıza aynı olay geldi... Taksici arkadaş gündüz vakti yüzde 50 zamlı gece tarifesi uyguluyor...
     Son olarak önceki gün bizi gazeteye getiren "34 TCV 46" plakalı aracın taksimetresi yüzde 50 fazla yazdı. Eğer her zaman gidip geldiğimiz mesafe olmasa anlamayacağız, yüzde 50 zamlı ücreti tıkır tıkır ödeyeceğiz. Kazığı yutmayınca taksici mazeret olarak "Abi gece tarifesine atlamış bazen yapıyor bunu" dedi. Palavra... Anlaşılan, kimi taksiciler bu şekilde müşteriyi haraca kesiyor... Konuyu Trafik Müdürlüğü'nün dikkatine sunalım... İlgilenirler mi?
     
     Deniz Som Atatürk'ün Şişli'deki evini yazdı dünkü Cumhuriyet'te...
     Yazıda şu bölüm dikkatimizi çekti...
     Cumhuriyet'in ilanından sonra yurtdışına sürgüne gönderilecek olan Refi Cevat Ulunay, Mustafa Kemal Paşa'yı Şişli'deki evinde ziyaret eden ilk gazetecidir. Ulunay, 4 Şubat 1919'da yaptığı söyleşiyi Alemdar Gazetesi'ne yazmış. Yazamadıklarını Sadi Borak'a anlatmış.
     Gazeteye döndüğünde, arkadaşları ne konuştuklarını soruyor... Ulunay;
     "Şu sıralarda Anadolu'ya geçilir, orada teşkilat kurulur, milli mukavemet harekete geçirilirse Fransız'ı da, İngiliz'i de, İtalyan'ı da memleketten kovar, vatan istiklaline kavuşur, millet de esaretten kurtulurmuş. Anladınız mı arkadaşlar. Bu deli değil, zırdeliymiş" diyor...
     Yıllar sonra Sadi Borak, Ulunay'a yanıldığı için pişman olup olmadığını soruyor... Ulunay, "Hayır, ben haklıydım, herkes benim gibi düşünüyordu, O günlerde böyle düşünen tek adam oydu" diyor...
     
     Emlak, beyaz eşya, bedelli askerlik, mahkeme kefaletleri ve hatta işportada bile Türk Lirası kullanılmazken; paralarımız neden yırtık pırtık ve kir içinde?..
     Konser
     Değerli sanatçı Mehveş Emeç'in geçen cuma akşamı Açık Hava Tiyatrosu'ndaki konserinin başlama saati 21.00 idi... Sanatçılar 20 dakika gecikmeyle sahneye geldi. Konser 21.30'da başladı. Seyirciler bir küçücük özür beklediler... Beklediler...